"Annie eğer iki dakika içinde aşağı inmezsen sensiz gideceğime yemin ediyorum!"
Merdivenlerin başında durup bıkkınlıkla yukarı bağırdım. Hain abim tam evden çıkacakken gelip eşini yukarı kaçırmıştı. Tam yarım saattir Annie'nin evden çıkmak için geri aşağı inmesini bekliyordum. Vücudumun ağırlığını bir bacağımdan diğer bacağıma verdim. Duvardaki saate bakarken gözlerimi devirdim.
"Bunu unutmayacağım kaltak!"
Sinirle arkamı dönüp evden çıktım. Bugün mezuniyet balosu için Annie ile elbise bakmaya gidecektik. Beni bu partiye ikna edende elbise isteyen de Annie'di. Şimdi abimin koynundan çıkıp gelmemesi canımı sıktı. Ne elbise almak istiyordum ne de o lanet partiye gitmek! Çünkü eşli bir partiydi!
Ayağımı yerdeki taşa hızla vurup önümde takla atarak yuvarlanmasını sağladım. Nereye gideceğimi bile bilmiyordum. Tanrı aşkına bir eşim bile yokken elbise alıyordum! Şu an önümdeki taş Annie veya Samuel olsaydı benden epey bir dayak yemişlerdi!
Kaldırımdan yola atlayıp karşıya geçtim. Az ilerdeki otobüs durağına gidip oturdum. İki hafta benim için işkence gibi geçmişti. Hergün insanların ve kurtların arkamdan konuştukları dedikoduları dinlemek zorunda kaldım. Alfa hala ortalıkta yoktu. Gururumdan kimseye hiç birşey demiyordum. Ama kurdum artık her sabah beni mızmızlanmasıyla uyandırıyor ve tüm gece uykusuz kalmama neden oluyordu. Rahatlaması için defalarca dönüştüm ama fayda etmedi.Onun kokusunu alamıyorduk. Bu günden güne beni zorlamaya başlamıştı.
Ona hala kızgındım! Lanet olsun benden bu kadar çabuk vazgeçeceğini düşünmemiştim! Üstelik ona kızmakta haklıydım! O ise beni tek başıma bırakıyordu. Kasabaya giden otobüs gelip önüme durdu. Kapısını açan şöfor ile bir süre bakıştım.
"Gelecek misin yoksa hobi olarak boş zamanlarında duraklarda zaman mı geçiriyorsun?"
"Şu anda tüm eğlencem bu gibi görünüyor."
Şöfor omzunu silkip önüne döndü. Ben binip kartımı okuturken tenha otobüste cam kenarına geçip oturdum. Akıp giden yola bakarken telefonumu cebimden çıkarıp Annie'ye mesaj attım.
"Eve geldiğimde seni görmezsem size gelip tüm saçlarını tek tek yolarım! Ne kadar geç gelirsem geleyim beni bekleyeceksin sürtük !"
Telefonu cebime tekrar sokarken aynadan şöforle yeniden göz göze geldik. Ters bakışlarıma şöyle bir bakıp yeniden omuz silkti. Bunun derdi ne be!
Kasabada indiğimde her zaman ki kalabalıkla burun buruna geldim. Mağazalara girip elbise bakmayı düşünmüyordum. Bende cadde boyunca yürümeye karar verdim. İnsanlar ve kurtlar acele ile gitmek istedikleri yerlere yetişmeye çalışıyorlardı. Karşımdaki sakin sokak beni cezbederken kalabalık caddeden ayrılıp sokağa girdim. Binalara karşılıklı olarak grafiti çizilmiş sokağa farklı bir hava katmıştı. Fakülte bu alana çok yakındı bu yüzden kafeler ve öğrenciler için kitapçılar sokaklarda sıralanmıştı. Ben grafitileri inceleyip hoşuma gidenlerin fotoğraflarını Annie'ye göstermek için çekerken arkamdan isminin seslenilmesi ile o yöne döndüm.
Jackson omzunda bir bilgisayar çantası takarken yüzündeki siyah çerçeveli gözlüklerle süpermanin gizli yaşantısındaki hali gibi görünüyordu. Işıldayan gülümsemesi ile bana yaklaşıp sarılırken hala aynı pozisyonda duruyordum.
"Merhaba. Seni burada görmeyi beklemiyordum."
Elimdeki telefonu yukarı kaldırıp gösterdim.
"Grafiti çekiyordum."
Jackson tuhaf bir ifade takınıp gülümserken elimi geri aşağı indirdim.
"Anladım. Yani buraya kadar grafiti çekmek için geldiysen owen meydanında daha güzellerinin olduğunu söylemeliyim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alfa'nın Savaşı ( 1. Kitap )
Hombres LoboYeni yetişkinlik dönemine giren Bella ile Alfa eşinin mühürlenmesi sanılanın aksine mükemmel olmamıştı. Peki neydi bunun nedeni? (Kitabın bazı bölümlerinde +18 sahneler olacaktır. )