3

9 2 0
                                    

Şey geri geldim 1 ay olmuş bir boşluk bulup yazim dedim. Neysee uzatmayacağımmm..

*****

 
     Sabahın köründe çalan alarmımla uyandım. Alarmı kapatım geri uyumaya devam ettim. Beş dakika sonra tekrar çaldı, tekrar kapadım. Her beş dakikada bir alarm çalıyordu. Sinirden kafayı yiyecektim. Her sabah aynı olay...

  Sabah uyanamadığım için 5 dakika aralıklarla bir sürü alarm kurardım. Kendimi biliyorum çünkü. Bir alarmla nah uyanırım ben.
  Ben alarmlarla debelenirken bir anda bir ilham geldi. Yataktan fırladım. Dün tanıştığım muazza yakışıklı, aşırı çekisi, tam bir watty boy olan ve sokakta gezdiğini sandığım ama karakolda çalışan sivil polis Vural'ım -imkansız crushım- sayesinde gelen ilhamı kafamdan uçmadan çizim masama gittim. Hemen boş, üstünde çizili model olan bir kağıt aldım. Üstüne aklımdaki tasarımın bir taslağını çizip yanına notlar aldım. Bu tasarımı asla imkansiz crushım ile gittiğim bir davette giymek için tasarlamıyorum. Asla dün gece kurduğum senaryoyla alakalı değil.

  Taslak hazır olduğunda söyle bir baktım. Off mükemmel deliricem. Bu muhteşem ötesi yetenek nereden geliyor. Maşallah.
Telefonumu elime alıp saate baktım. Gerçekten sabahın körüydü. Bugün dersim var mı onu bile bilmiyorum. Telefonun kilidini açıp aylık ders programına baktım. Bugün ders vardı hemde 15 dakika sonra!
  Hemen hızlıca dolabımı açtım. "Ya lanet olsun valizde kalmış her şey." diye söylendim kendi kendime. Hemen valizimi açıp kıyafetlerimi çıkardım. Uzun kollu siyah bir tişört çıkardım hemen. Üstüme onu geçirikten sonra valizden altına giymek için asker kamuflajlı bir kargo pantolon giydim. İmkansız crushım belki görür diye giymedim.

Yani derse geç kalıyorum neden hala öyle düşüneyim ki. eheheh...

Çanta olarak omuzdan asmalı içine ders için gerekli kağıtları, kalemleri vs koyabileceğim siyah bir çanta aldım ve eşyalarımı yerleştirdim. Neyse ki okul evime aşırı yakındı. Bilerek öyle bir ev kiralamıştım. Ayağıma spor ayakkabılarımı giyip evden çıktım. Üniversitenin kapısından içeri girip atölyeye ilerledim hızlıca. Tam saatinde vardığımı kolidordaki saatlerden anladım. İçim rahattı.

  Atölyeye girdim. Neden kimse yoktu? Saate tekrar bakmak için telefonun ekranını açtım. gözüme tarih takıldı.

Yemin ederim ben gerizekalıyım. DERS BİR HAFTA SONRA BUGÜN SENİ APTAL.

Kafamın içinde yaşadığım sinir kriziyle birlikte atölyeden çıktım. Aynı zamanda kendi kendime söyleniyordum -ne kadar mal olduğum hakkında-

Kolidorda sinirli adımlarla kendime kıza kıza çıkışa doğru ilerliyordum. Elimde telefona bakarken aniden Bir yere çarptım kafamı. Daha doğrusu çarpmadım baya baya yapıştım. Sonradan yere düştüm. ÇArptığım şeyi birisi sanmıştım. "OHA AYI ÖNÜNE BAKSANA" diye bağırdım sinirle.

Bir kahkaha sesi yükseldi arkamdan. Ve tanıdık bir ses.
"Yalnız sana çarpan cam kapıydı. Pardon, sen ona çarptın." dedi.

Allah'ım yeri yarda içine gireyim.
BİR DAKİKA O BenİM İMKANSIZ CRUSH MI?!?!?!?!?

Arkama doğru döndüğümde ilk önce ayakkabılarını gördüm başımı kaldığınca da yardım etmek için bana uzattığı elini sonra ise yüzünü gördüm. Utançtan delirecektim. Daha dün gördüğüm adama saniyesinde aşık olduğum, tanıştığım zamandan daha 24 saat geçmeden rezil olmak nasıl bir yetenek merak ediyorum.
"Oha beyaz atlı prensim." dedim içimden. Yani ben içimden dediğimi sanıyordum.

Dudaklarını birbrine bastırıp gülmemeye çalışarak "Bir şey mi dedin?" dediğinde anladım fısıltıyla söylediğimi.
İkinci rezil oluşum. OFF Ben bu gidişle net evde kalıcam.

....

Heheheh 2 3 güne yine bölüm yazarım. Bir kaç bölüm stoklayayım. Neyse umarım bekleyen o bir kaç kişi mumyalaşmamıştır. Ben kaçtımmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmm

Birde yeni kapak nasılll

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 29, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Otogar Cinayeti (Tiktoktaki Aşkolar İçin)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin