Bölüm 4 ( Sır)

248 22 3
                                    

Regina'nın Anlatımından

Tristan dediklerimi görmezden gelerek :
- Dünyada çok az garip şey kaldı, özellikle bizler için. Senin gibi bir leydide bu gariplikler arasından sayılır, dedi.

Ben tek kaşımı kaldırıp :
- Nasıl benim gibi bir leydi ? Dedim.

Tristan iki elimide omzuna koydu ve iki elinide belime sarıp aramızdaki mesafeleri kısalttı. Kimsenin duyamayacağına emin olduktan sonra :
- Gelmiş geçmiş en eski cadı topluluğuna mensupsun ve annen Roxana Walter, Walter Klanı'nın tek varisi ve sende ondan sonrakisin. Soyun seninle bittiği söyleniyor. Bir efsaneye göre babanın vampir olduğunu ve annenin kara büyüyle seni doğurduğu söyleniyor, dedi.

Kafamdan aşağı kaynar sular dökülmüş gibi hissediyorum. Ama sonra kendimi topladım ve benden cevap bekleyen Tristan'a yaklaşıp :
- Dediğin gibi sadece bir efsane, dedim. Ardından ondan kurtulmak için ayrılmaya çalıştım ama ben giderken tekrar beni koluna doğru sardı ve :
- Öyle bile olsa bileğindeki bazı özellikleri mühürleyen bileklik efsanenin gerçekliğini kanıtlıyacak kadar beni şüpheye düşürüyor, dedi. Çok öfkeliyim o ise benimle eğleniyor.

Oyun oynamayı bırakıp :
- Bunları nerden biliyorsun ! Dedim.

Tristan :
- Biz gelmiş geçmiş en eski, en güçlü ve en tehlikeli topluluğuz. Bu bilgileri öğrenebilicek bir sürü cadı var ve özellikle kahin olanları, dedi göz kırpıp.

Telaşa kapılmamak elde değil. Finn'e göz ucuyla baktım o da kaşlarını çatmış bize bakıyordu benim tedirgin olduğumu görünce. Tristan kulağıma daha da yaklaştı. Nefesini boynumda hissediyordum :
- Korkma bunu kimseye söyleme niyetinde değilim. Tabi eğer...

Öfkeyle tısladım :
- Tabi eğer ne !

Tristan :
- Yarın benimle akşam yemeği yersen görmezden gelirim tüm sırlarını, dedi.

Sasece bir akşam yemeğimi. Şüpheyle ona baktım. Ama dans bitince elimi öptü bende hafif bir reverans yaptım. Elimi tutarken bizimkilerin yanına yaklaşıyorduk ama bir havlama sesiyle girişe döndük. Oh My God !

Tuhaf giyinen hatta eskort olduğunu bile düşündüğüm kızları kollarına takan Klaus ve Lucien buradaydı.

Lucien alayla :
-  Ne güzel etkinlik burası. Tanrım, Elijah'larla dolu bir oda burası, dedi.

Klaus'ta gülerek :
- Bir keresinde ben de aynen böyle bir kabus görmüştüm, dedi. Kızlarla ileri geri sallanıyorlardı. Tanrım sarhoşlar.

Tristan hiç etkilenmemiş gibi bakıyordu. Ama tek sıkıntı hala elimi tutmasıydı. Lucien yanındaki kadına :
- Git de bize bir içki kap canım, kendine de bir tane alabilirsin, dedi.

Kız giderken Klaus'ta gülerek :
- Bir tane bana lütfen, bir tane de ona.. diye kızları sayıyordu.

Gülmemek için kendimi zor tutuyorum. Tristan :
- Özür dilerim cevabını bekliycem ama şimdi müsadenle, dedi.

Ve elimi bırakıp onlara doğru gitti. Niye bekliyim ki bende Klausların yanına gittim.

Tristan, Klaus'un önünde durup :
- Çekilsen iyi edersin. Burada hoş karşılanmıyorsun, dedi.

Klaus çocukça elleirni çırptı ve kızlara dönüp :
- Tamam. Buraya davetli değilmişiz, dedi ve gülerek bir şampanya aldı.

Ardından Tristan'a yaklaşıp :
- Küçük dostlarının önünde seni ağlatmadan çekilsen iyi edersin, dedi gülerek.

Tristan'da onu umursamadan sırıttı ve :
- Yoldaşların konusunda endişeliyim. Önünüze parlak olmayan bir direkte gelebilirler, dedi.

Lucien alayla bir ses çıkardı ve :
- Egzotik dansçılar olduğunuzu ima ediyor. Bu riyakarlık ve aşağılayıcı bir itham, dedi kızlara.

Saklı MikaelsonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin