"Ben Bedlam" dedi ve elini uzattı. Bir eline bir yüzüne baktım. Eli havada kalınca cebine soktu.
" Anlamadım " dedim. Bedlam diye isim mi vardı? Çok tuhaf hala adama bakıyordum ki elini kaldırıp gözümün önünde sağ ve sol hareketi ile iki yana salladı.
"Adım Koray ama bana Bedlam derler" ne demeye sırıtıyordu, çattık ya!
"Bedlam diye isim olamazdı zaten yani galiba" dedim. Kendimde cesaret bulsam ağzının ortasına bir tane yapıştırmak istiyordum.
"Ee kocanı içeri almayacak mısın? Az daha dursam ağaca dönebilirim." Dedi ve adamlara anlamadığım bir şey söyledi ve adamlar çıkmaya başladı.
"K-kocam mı? Sen kocam mısın? Nasıl kocamsın?" Dedim evet rezil olmuştum, aferim bana.
İçeri geçip kanepeye oturdu cevap bile vermedi aman ağzı falan kırılır mazallah
" Bir şey içer misin "dedim ve kaçamak bakışlarla anneme bakıyordum esila odaya çıkarılmıştı sanırım şoktan hiç bir şey anlamamıştım.
"Kahve alayım madem çok ısrar ediyorsun" bana bakmadı bile evi gözleri ile tarıyordu resmen mutfağa geçtim ve kahve makinesini açıp bardağı ceşmesinin altına koydum.
Kapı açıldı ve içerden babamın konuşma sesi geldi. Kahvenin olduğunu belli eden tık sesini duymamla bardağı tepsiye koyup yanına su koydum. Hazır kahve sayılmazdı ya içmezse de bir şey olmaz deyip geciştirdim.
"Kızı satın aldım artık ne zaman eve götüreceğim Ferdi" dedi Bedlam denen adam ve kahve tepsisi ellerimden kaydı ayağımın dibine düştü.
Ayağımın acısı bile umrumda değil di şuan satılmıştım, bir mal gibi tanımadığım birisine satılmıştım.
Tüm gözler bana döndü, "N-ne siz ne satmasından bahsediyorsunuz? Baba?" Yine gözlerim dolmuştu ve tırnaklarımı avuç içime geçirdim.
Algılama yetkimi kaybetmiş gibiydim konuşuyorlardı ama anlamıyordum. Odama gitmek için döndüm ve iki adım attım ki biri koluma yapıştı, az daha sıksa bileğim kopacaktı sanki.
Elimi çekmeye yeltendim daha fazla sıkınca ağzımdan bir inilti kaçtı ve ona doğru döndüm gözlerindeki öfke ürkmeme sebeb oldu.
Dibime kadar girdi ve ben geri çekilmeye çalışırken, belimden tutup beni aramızda milim bile olmayacak şekilde tuttu.
Canım acımıştı gözümden yaş eksik olmazken başını boyun hizama getirip "eşyalarını topla bugün burda değil bizim evimizde kalacağız" dedi ve yüzüme bakıp gülümsedi " ha bu arada evliliğimiz kağıt üzerinde olacak imza atacaksın ve bitecek boşuna düğün nişan çıkmasın başıma anladın mı ?" Ve beni bıraktı korkak görünmekten nefret ediyordum ama dizlerim ve ellerim buna izin vermiyordu.
"Şimdi git bekliyorum" dedi ve tek olan kanepeye oturdu, odama zar zor çıktım nasıl çıktım onu bile anlamadım.
Küçükken prensesi olduğum, beni seven adama ne olmuştu ikisi aynı adam olamazdı asla.
Çığlık attım ve çalışma masamın üstüne ne var ne yoksa yere fırlattım kimisi kırıldı kimisi etrafa saçıldı. Sakin olmam gerekiyordu ama olamıyordum, yapamıyordum.
Kapıyı kilitledim ve yüzüme soğuk suyu çarptım ardından odamın kapısı açıldı ve "aç şu kapıyı "diye bağırdı babamı bile görmek istemiyordum.
"Git burdan, Seni sevdiğim için kendime lanet okudum ben baba. Ben sana her yaklaştığımda sen benden kaçtın. Sen ölürken yanında kimse olmayacak ama sana yalnızlık bile fazla. Sen değmezsin. Sen benim babam değilsin benim babam 12 yaşımdayken öldü benim babam çok iyiydi o beni seviyordu sen çok kötüsün" diye bağırdım belkide haykırdım. Bunları söylemek boğazıma bir yumru oturttu. Yere çöküp kollarımı kendime sardım.
Bana ne kadar kötü davrandıysa bile görmezden gelip sevmeye devam etmiştim, ama bu çok fazlaydı. Bir çukurdan çıkıp bataklığa batmıştım.
Selammmm🫶❤️ Yeni bir bölüm ile karşınızdayım.
Oylamayı unutmayın, Yorumlarınızı bekliyorum.
Bedlam(koray) hakkında ne düşünüyorsunuz?
Keyifli okumalar dilerim sağlıcakla ve kitapla kalınn.