2

13 5 1
                                    

-Poyraz-

Alp sinir bozukluğuyla evine gitti, ben ise birkaç kişinin kaldığı barı toplamaya başladım. Kapanış bu gün bendeydi. Bir kaç dakika sonra herkes çıkmış sadece ben, sessiz, boş bar kalmıştı. Kapanışı yaptıktan sonra dışarı çıktım. Tam dükkanın kapısını kilitlerken ne göreyim. Yerde biralar içinde baygın gibi yatan o dövüşçü kız. Aslında böyle gayette sakin ve tatlı durmasına rağmen sinirlenince de ayrı bir karizması oluyor. NE DİYORUM ULAN BEN!

Kafamı iki yana sallayıp kendime geldim. Kız başına onu o şekilde sokakta bırakamazdım. Kızı hafifçe dürtükledim ve evinin adresini öğrenmeye çalıştım ama o her seferinde aynı şeyi söyledi.

''Benim evim gördüğün şu sokaklar.'' 

Vicdanlı bir insan olduğum için kızı orada bırakamazdım. Bu nedenle kızı kucağıma aldım ve bir taksi çağırdım. Kız kucağımda tatlı tatlı uyuyordu. Ahh... Az önce beni dövmüş olan kıza tatlı mı diyorum ben ya?! Bir an bırakmayı düşünmedim değil. Ama dediğim gibi ben vicdansız değilim. Taksiden indiğim gibi eve doğru yöneldim. Kız da düşmemek için kollarını boynuma sarmıştı. O incecik kollarla  nasıl bu kadar sert vuruyordu bilemiyorum. Sadece çaresiz bir kıza yardım ediyorum. Başka bir şey yok! Eve geldiğimde uyumaya devam ediyordu. Ya o kadar içecek ne vardı be kadın!?  Neyse beni ilgilendirmez. Onu yatağa bırakacağım ve uyanmasını bekleyeceğim. Onu yavaşça yatağa bıraktım. Salona geçtim. Beklemeliyim...

-Oylum-

Ahh neredeyim lan ben? Midem bulanıyor. Yumuşak bir yataktaydım. Benim evim sokaklardı, burası başka birinin evi. Korku ve merak karışık bir duyguydu bu hissettiğim. Kalkıp incelemeye başladım. Burası sıradan bir odaydı. Yavaş bir şekilde kapıya yöneldim. Odadan çıktım. O da ne karşımda barmen çocuk duruyordu. Y-yoksa beni kaçırmış mıydı? Her ihtimale karşı elbisemin gizli cebinden küçük çakıyı çıkarmak iyi olacak.  Çakıyı çıkardığım gibi benden bir adım uzaklaştı ve bana:

''Sakin ol.'' dedi.

''Ya sen hayırdır kardeş!?'' dedim.

''Sen o kadar içmişsin ki bizim barın önünde uyuya kalmışsın. Sana evini sordum sokaklalar dedin. Benim de bir vicdanım olduğu için seni evime getirdim.

''Tamam gidiyorum.'' -Aslında biraz utanmıştım-

''Nereye?''

''Sokağa. Yani evime.''

''Aslında sana adını sormadım bir de bir şey teklif etmek istiyorum.''

''Adım Oylum. Ne istiyorsun?''

''İstersen bizim barda çalışabilirsin.''

''Bilemiyorum.''

''Hadi ama bir cevap ver.''

''Aslında neden olmasın hiç olmazsa bedava bira içerim.''

''Hm peki zaman beni affettin mi?''

''Seni yalaka çalışmıyorum o aptal barınızda!''

Ve dışarı çıktım...

Ahh salakla işim olmaz. Gidiyorum ben. Peki nereye gideceğim? Kafamda bilinmez sorular...

-Alp-

Bu gün bu işi bitireceğim. Ya olacak, ya olacak. Samimiyetsiz bir şekilde bara doğru yürüdüm. Alp yeni açıyordu. Biraz geç açıyor. İyi, dükkanı açma görevi onda erkenden hallederim. Nurullah abiye selam çakıp içeri girdim. Poyraz'a doğru yürüdüm.

''Bu sefer gerçekten içelim mi?'' dedim.

''Olur Alpoşş...''

''Lan Alpoş deyip durma, bizim bu âlemde ağırlığımız var bizim.''

''Tamam Alpoş abi kızma.''

''Sus lan gebeleş!''

Bir anda gözlerim sağ taraftaki masaya kaydı ve dünkü kızı gördüm. O salağın burada ne işi vardı? Neyse, hiçbir şeyin planımı berbat etmesine izin veremem. Bir bira içeceğiz ve onun içkisinde ise onu ölüme sürükleyecek bir ilaç olacak. İşi oracıkta bitecek. 

Poyrazın içkileri getirmesiyle odağımı hemen bardaktaki içkiye çevirdim. O arkasını dönüp buzları getirene kadar içine ilacı atmıştım bile. O geldi, buzlar döküldü, bardaklar tokuşturuldu, artık içkiler yudumlanmaya hazırlardı. Dudaklarımı ısırarak stresin zirvesindeyken o geri zekâlı kız geldi. 

''Ne yapıyorsun lan sen?'' dememe kalmadı minik çakısını çıkardı ve karnıma sapladı. O hissettiğim şey de neydi intikam alamama duygusu mu, yoksa bıçağın karnımda yarattığı göçüğün sızlaması mı?

*****************

Yeni bölüm. Yorum yapmayı unutmayın....

Siziz seviyorum. Lütfen beni yayın!!!!!!!

Katiline Sarıl (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin