6 - En iyi

601 67 12
                                    

Sabah erken ve uykumu almış bir şekilde kalkıyorum. Bir süre burada olacağıma göre evin kurallarına da uymam gerekiyor. Bu yüzden önce komodine koyduğum, dün Eren'in nasıl kullanacağımı öğrettiği kablosuz kulaklığı ve saati alıyorum. Saat ve kulaklığın ayarını dün Eren yaptığı için bugün bana sadece ikisinin bağlantısını yapmak kalıyor. Kulaklığı açıp kulağıma takıyorum öncelikle. Ardından saati sol bileğime takıp sağ başparmağımı okutuyorum. Kulaklıktan "Giriş başarılı." Cümlesini duyduğumda Eren'i uyandırmamak adına olabildiğince sessiz bir şekilde odadan çıkıyorum.

Evin hiçbir yerinden ses gelmiyor, sanırım uyanık olan bir tek ben varım. Kimseyi rahatsız etmemek için odadaki sessizliğimle yukarı kata çıkıyorum. Saatle cam boruyu aşağı indirdiğimde Eren'le dün yaptıklarımızı hatırlayarak bunları tek başıma yapmaya çalışıyorum, başarılı da oluyorum. Dün yapılan her şeyin aynısını yaparak ekrana kendi bilgilerimin çıkmasına izin veriyorum. İşte tıkanıyorum burada. Her gün ne yapacağımın burada yazdığını biliyorum, nereden öğreneceğimizi değil. Ekranı inceliyorum, bir şey bulmak adına. Kenardaki 'günlük program' yazan kutucuğu gördüğümde doğru olmasını umut ederek tıklıyorum, doğru oluyor. Ekranda ne yapacağımı okurken günümün sadece eğitimle geçeceğini fark ediyorum. Kahvaltıdan hemen sonra Açelya ile yeteneklerim hakkında çalışacağım, üç buçuk saat boyunca. Ardından ufak bir mola verip Teoman'la çalışacağım. Ne çalışacağım yazmıyor, kutudaki şey büyük harflerle yazılmış bir 'THEODOR'. Neden herkesin ona Teoman demesine rağmen burada Theodor yazdığına aldırmıyorum. Çıkış yapıyor ve aşağıya iniyorum.

Aşağıya indiğimde sesleri duyabiliyorum, diğerleri de uyanmış olmalı. Saatin dokuza yaklaştığını fark ettiğimde aşağıyı, mutfağı, hedef alarak yürüyorum. Mutfağa yaklaştıkça sesler artıyor. İçeriye girdiğimde herkesi masanın etrafındaki sandalyelere oturmuş, konuşup gülerken görüyorum. Beni ilk fark eden tam karşıda olup gülerken başını kaldırmış olan Atlas oluyor.

"Günaydın, biz de seni bekliyorduk." Dediğinde birçok yüz bana doğru dönüyor. Eren yanındaki boş sandalyeyi gösterdiğinde gidip oraya oturuyorum. Kahvaltı sakin geçiyor, benim açımdan. Diğerleri sürekli gülerken ben sadece yemeğimi yiyip sessizliğimi koruyorum. Sadece yemeğime odaklandığım için ilk bitiren de ben oluyorum. Ardından yaptığım tek şey Açelya'nın artık çalışmamız gerektiğini söyleyerek beni masadan kaldırmasını beklemek. Uzun bir süre diğerlerinin gülüşmelerini izliyorum. Dün uyumadan önce buraya alıştığımı düşünmüştüm. Yanıldığımı fark ediyorum, kendimi bir yabancı gibi hissediyorum bu insanlara karşı. Uzun bir süre oturduktan sonra Açelya'nın sesini işitiyorum.

"Üzgünüm ama burayı toplamayı size bırakıyorum, bizim çalışmamız lazım." Açelya ayağa kalktığında ben de kalkmak için hamle yapıyorum fakat kolumu tutan bir el tekrar oturmamı sağlıyor, Eren'in eli. Ona bakıp ne yapacağını bekliyorum.

"Yapabileceğine inanıyorum." Diyorum destek verircesine. Hafifçe gülümsüyorum.

"Şimdi git ve inancımı boşa çıkarma." Başımı aşağı yukarı sallayıp onu onayladığımda elini kolumdan çekiyor, kalkıyorum. Kalktığımı gören Açelya yürümeye başladığında tam arkasındayım, onu izliyorum.

"Bugün benim odamda çalışabiliriz, diğerleri bizi rahatsız etmeyecek." Diyor merdivenleri çıkarken. Eren ve benim kaldığımız odanın yanındaki odada Melisa ve Açelya'nın kaldığını biliyorum, o odaya giriyoruz. Odaları, Eren ve benim odamla tıpatıp aynı. Kapının hemen sol tarafında kalan duvara yaslanıp ne yapacağını bekliyorum. Açık olan kapıdan bir sandalye ve bir masa sürüklenerek giriyor fakat hiç ses çıkarmıyor. Masa ve sandalye, yatakla dolap arasındaki boşlukta yerini aldığında Açelya sandalyeyi gösteriyor.

İlk ➰ ~Alfa Serisi 1~ #Wattys2015Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin