9 - Vazgeçiş

483 43 4
                                    

Multimedia: Kitabın tanıtım videosu 

Altı ay sonra

Eren'in kapılmam için yaptığı minik hava hortumunu söndürdükten sonra bir saniye bile arkama bakmadan koşuyorum, bütün gücümle. Salonun ortasında durduğumda kapının kapanmasını sağlıyor ve kapıya doğru dönüyor, gözlerimi kapatıyorum. Bunları yaparken artık gözlerimi kapatmamaya başlamam gerektiğini kendime hatırlatıyorum. Odadaki içinde su olan her şeyi düşünüyorum; tüm o suların önümde, havada birikmesini. Odaklanıyorum ve sadece bunu düşünüyorum, birkaç salise sonra gözlerimi açtığımda önümdeki büyük su topuna merhaba diyorum. Giderek bu işte iyileştiğim aklıma gelince hafiften gülümsüyorum. Kapının kolu aşağıya indiğinde gülümsemeyi bırakıp işime devam ediyorum. Büyük su topunun ilerleyerek kapıyı açan Eren'e çarpmasını düşünüyorum. Kapı açılınca topu ilerletiyor ve hızla Eren'e vurmasını sağlıyorum. Kapatmış olduğum gözlerimi Eren'in halini görmek için açmadan hemen önce tiz bir çığlık duyuyorum, Açelya'nın çığlığını. Gözlerimi açtığında sırılsıklam üstünü görüyor ve ne yapabileceğimi düşünüyorum, bu durumdan nasıl kurtulabileceğimi. Açelya'nın gözlerine bakmaktan çekindiğim için başka yerlere bakarken arkada kalmış, sırıtan Eren'i görüyorum. Bunun hain arkadaşımın bana oynadığı bir oyun olduğunu anlamam uzun sürmüyor. Kendi başı da yanacak, haberi yok.

Eren öne gelip benim yanıma düştüğünde bunu Açelya'nın yaptığını anlıyorum. Biraz önce gülen Eren, somurtarak ayağa kalktığında Açelya'ya bakıyorum, bakmamış olmayı diliyorum. Birkaç defa derin nefesler alıp veriyor, sakinleşmeye çalışıyor. Dişlerini sıktığında anlıyorum ki mahvolacağız.

"Siz iki aptal," diyor önce bana sonra Eren'e bakarak. "en az kendiniz kadar aptal olan oyununuza bir daha beni alet ederseniz sonu hiç iyi olmayacak. Ne senin alfa olman," diyor işaret parmağıyla beni gösterirken. Ardından parmağını Eren'e çeviriyor. "ne de senin yıllardır arkadaşım olman umurumda olmaz; canınızı yakarım." Yeşilleri tekrar beni bulduğunda hafiften titrediğimi hissedebiliyorum. Pekala, tehdidi kulağa gülünç geliyor olabilir fakat gözlerine baktığımda bu değişiyor. Bizi öldürmek istermiş gibi bakıyor, acı çektirerek öldürmek istermiş gibi.

"Açelya?" Aramıza giren Teoman ile bakışmamız son buluyor, rahat bir nefes alıyorum. Fakat Teoman, hem benim hem Eren'in önüne geçemeyeceğindendir sanırım, benim önümde durduğu için Eren boşta kalıyor; Açelya'nın hedefi haline geliyor.

"İzin verirsen Deniz'i alabilir miyim?" Teoman'ın kolunun arkasından başımı çıkarıp Açelya'ya bakıyorum.

"Tabii, al; götür onu buradan. Bak kapı orada." Diyor arkasında kalan kapıyı göstererek. "Akşama kadar da getirme onu buraya. Eren ile birlikte olduklarında kıyamet sebebi oluyorlar!" Kendimi sıkmamış olmam sonucu dudaklarımın arasından bir kıkırdama kaçıyor, hiç olmadık zamanda. İyi bir şey değil bu. Dolaylı yoldan kıyamet sebebi olduğum söylendiğinde gülmek, 'arsız' olarak nitelendirilebilecek bir gülüş. Kötü alışkanlıklarımdan biri bu, altı ay boyunca yaşadığım bu evde kazandığım kötü alışkanlıklarımdan biri.

"Bak bir de gülüyor; elimden bir kaza çıkmadan götür onu buradan Teoman!" Teoman başını aşağı yukarı sallayıp onu onayladıktan hemen sonra yürümeye başlıyor, ben de onu takip ediyorum Açelya'ya daha fazla bakmayı keserek. Birkaç adım atıp Teoman'ın yanına vardığımda arkada birini unutmuş olduğumu fark ediyorum: Eren. Adımlarımı atmaya devam ederken arkamı dönüp Eren'e bakıyorum ve mahcup bir şekilde, özür dilercesine gülümsemeden hemen önce arkasını döndüğünde o bakışı yakalıyorum gözlerinden, 'yine beni bırakıp gidiyorsun' bakışını. Şu anda yapacak bir şeyim olmadığı için önüme dönüp yürüyorum. Ne zaman bir olay olsa ve ben bir şekilde Teoman sayesinde ortadan sıvışıp onu orada bıraktığım için kızgın. Her seferinde bütün azarlamaları onun işitmesini sağladığım için kızgın. Bu ikimizin ilişkisi için değişmeyen bir şey. Eren bu, şimdi sinirlenip beş dakika sonra eski gülen haline geri dönen kişi.

İlk ➰ ~Alfa Serisi 1~ #Wattys2015Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin