twenty eıght

234 40 16
                                    

Jungkook ve Taehyung'a sıkı sıkı sarılmış onları Yoongi ile birlikte yolcu etmiştik. Yoongi sırf arkadaşlarım gelecek diye bir sürü yiyecek yapmış ve onlar için uğraştığı da çok belli olmuştu. Her zaman kampüste gördüğü kişilerdi ve sanki ailemle tanışıyormuş gibi özen göstermesi az buçukta olsa arkadaşlarımın hoşuna gitmemiş değildi.

Tekrar içeriye döndüğümde masanın üzerindeki tabakları toplayan sevgilime yardım etmek amaçlı bende bir kaç tane tabak almış ve birlikte mutfağa taşımıştık.

"Bu kadar uğraşmana  gerek yoktu," diyerek tabakları tezgaha koydum ve kalçamı tezgaha yaslayarak ona döndüm. O ise bir kaç adımda yanıma gelmiş ve beni çoktan tezgahla arasına sıkıştırmıştı. "İkiside sadece yakın bir arkadaşım." Diyerek fısıldadım bu sefer bana kurduğu yakınlık ve temasla.

"Öyle deme ikisinide çok sevdiğini biliyorum ve eminim ki ikiside ailenden birer parça," burnunu burnuma sürttüğünde gözlerimi kapadım ve dudaklarımda oluşan gülümsemeyle parmaklarımı kollarına çıkartıp oraya tutundum. "O yüzden ikisine de kendimi kabul ettirmem gerektiğini düşündüm."

"Hmm.." diye mırıldandım mayışmış gibi. "İyi yapmışsın." Diyerek devam ettiğimde ise bu sefer dudaklarına uzanıyor ve benim dudaklarıma nazaran daha ince olan dudaklarını öpmeye koyuluyordum. O ise çok geçmeden bana ayak uyduruyor ve ikimizide derin olmayan fakat bir o kadar da derin hissettiren bir öpüşmenin içinde buluyorduk.

Ellerim kollarından yukarıya doğru sürterek çıkarmış ve boynunun iki yanından aşağıya doğru sarkacak şekilde çaprazlamıştım. Onun elleri ise belime kaymış ve giydiğim gömleğin içerisine kayarak çıplak tenimi okşamıştı. Dudaklarım arasından kaçan nefesimle üst dudağını ısırmış ve onu daha çok kendime çekmiştim ki belimin iki yanını sıkıca kavrayarak dudaklarımızı ayırmış ve beni tekte, hiç zorlanmadan havaya kaldırarak tezgahın boşta kalan kısmına oturtmuştu.

Yüzümde kocaman gülümsemeyle onu tekrar kendime çektim ve çok geçmeden yeniden birleştirdim dolgunluklarımızı. Onu öpmek çok farklı bir şeydi, sanki okuduğum kitaptaki o güzel sahnelerden birini yaşıyordum ve kendimi gerçekten bu hayatı yaşıyormuş gibi hissediyordum. Yoongi bana her açıdan farklı hissettiriyordu. Bu yüzden onunla yaşadığım her şeyi zihnimde tutmak ve hepsini sanki o an yaşıyormuş gibi heyecanlanarak hatırlamak istiyordum.

Kafamı sağa doğru çevirip ona daha rahat karşılık vermek için kalçamı biraz daha yanaştırdım ona doğru. O ise dudaklarımın arasına dilini gönderiyor ve üst damağımı zevkle emerek dilini dilime çarpıtıyordu. Bunun adrenaliyle hızla ondan uzaklaştığımda nefes nefes kalmış bir şekilde alnımı alnına yasladım ve bir süre sonra ise koca bir kahkaha attım.

"Tanrım!" Diyordum bir yandan da. "Her şeyde bu kadar mükemmel olamazsın, hayır," diyerek itiraz ettim ve kafamı iki yana doğru salladım. "İzin vermiyorum. Sen her şeyde bu kadar iyiyken herkes sana aşık oluyor." Sonra ise hatırladığım şeyle dudak büzdüm ve gözlerini görebilmek için ondan biraz uzaklaştım. "Ne yapmalıyım? Seni cebime mi saklasam? Ya da şey mi yapsak sen her gün maske, gözlük ve şapka ile gezsen?" Tek kaşımı kaldırıp sorgular bir şekilde ona baktığımda bu sefer kahkaha atma sırası ondaymış gibi güldü ve kafasını arkaya doğru attı bu sefer pürüzsüz boynu açığa çıkınca ona doğru eğildim ve dayanamadan boynuna da öpücük kondurdum. Bu sırada ise, "neden gülüyorsun? Ciddi bir şey söylüyorum burada," diyerek söyleniyordum ona.

"O zaman bunları birlikte yapmaya ne dersin? Çünkü üniversitede her bölümdeki kız veyahut erkek fark etmeksizin herkes sana bakıyordu." Tek kaşını kaldırıp bu sefer de o ciddiyetle baktığında parmaklarımı yüzüne dolamış ve yumuşak tenini hafif hafif okşamıştım.

upside down : yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin