Eski ismi; Hogwarts ve Emma Snape
Annesini 6 yaşında kaybeden Emma babasıyla uzun bir süre görüşmez. Ve Hogwarts'ın 4. Yılında gerçeklerle yüzleşmek için Hogwarts'a gelir.
O bensiz ne yapmıştı? Beni özlemiş miydi? Ağlamış mıydı hiç? Ya da o zamanla...
Mattheo ile yaklaşık iki ay önce tanışmıştık. İlk ay çok yakın olmasakta. İkinci ay hep benim yanımda olmuştu. Üzülsem de mutluykende hep yanımda o vardı ve ben onun yanındayken hep daha farklı hissediyordum. O benim için bir arkadaştan öteydi. Ben galiba mattheo'ya aşıktım
Mattheo: cevap bekler gibi bana bakıyordu
Emma: evet Matt: duyamadım Emma: evet
Yüksek sesle söyledim. Bu dediğim üzerine mattheo belimden sıkıca tuttu ve etrafında döndürdü.
Ellie: hey noluyorrr Matt: biz artık sevgiliyizzz Ellie: Emma matt tebrik ederim
*************************
Esneyerek uyandım. Yatakta doğrulduğumda kapının önünde siyah kurdelelerle süslenmiş yeşil bir kutu gördüm. Hızlıca yataktan kalkarak hediyeyi elime aldım. Özenle açtım kurdeleleri
Yeşil ve siyah kumaşa benzer birşey vardı, üstünde ise bir not.
Umarım beraber güzel bir yılımız olur ve beni affedersin küçük manolyam ~Severus Snape
Notu kenara bıraktım ve kumaşları havaya kaldırdım. Kumaşların aslında okul kıyafetinin düzenlenmiş bir versiyonu olduğunu gördüm.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Cidden mi? Onca yılımı bir hediye için silip atacak mıydım? Beni bu kadar aptal mı sanmıştı? Ondan nefret etmek için bir neden daha işte. Telefonum titremesiyle irkildim.
Wp: Ellie ama tom'un olan ❤️🩹
Ellie: Emma biraz daha geç kalırsan yemeği kaçıracaksın!
Emma: geliyorummmmmm
Emma: selammss Herm: hoş geldim emma Mat: hoşgeldin güzelim
Dedi ve yanağımdan öptü. Bir süre sonra hem konuşup hemde kahvaltımızı ettik. Aklıma gelen şeyle durdum
Emma: mattheo Matt: efendim güzelim Emma: bana yaklaşık 3 aydır bir numara yazıyor, hasta olduğumda filan hediyeler gönderiyor. O sen misin? Matt: e-evet o b-enim Emma: o zaman gönderdiğin hediyeler için teşekkür ederim
Dedim ve ona sarıldım.
*******************************
Eğlenceli bir hafta geçirmiştik. Cumartesi günü ise hogsmade'e gitmek için sözleşmiştik ve nihayet o cumartesi günü gelmişti. Sabah uyandığımda gelen bildirim sesiyle irkildim
(Bilinmeyen numara= B.N)
B.N: mattheo'yla hiç yakışmıyorsunuz
Dur ne? Bilinmeyen mattheo değil miydi?
Emma: mattheo neden kendine böyle birşey diyorsun. Bilinmeyen zaten sen değil misin?
B.N: nE! Hayır ben mattheo değilim. Sana yalan söylemiş. Ben ondan kat kat yakışıklıyım
Hızla telefonu kapatım. Ellie'nin odasına gittim ve kapıyı çaldım. Ellie kapıyı açtı.
Ellie: efendim balım Emma: hemen mattheo'yu bulmalıyız Ellie: neden Emma: bilinmeyen mattheo değil! Ellie: ne?!
Bu sırada Tom yanımıza geldi
Tom: emma Emma: efendim Tom: sana bir şey göstermem gerekiyor. Benimle gel
Başka birşey demeden koşmaya başladı. Ben ve Ellie'de peşinden koştuk. Okulun bahçesine çıktık. Bir ağacın altında mattheo ve astroia öpüşüyordu.
Hızla yanlarına gittim ve bağırdım
Emma: MATTHEO RİDDLE!
Matt bana döndü. Yanına vardığım anda Mattheo'nun yüzüne vurmam bir oldu. Bu vuruşum yüzünden yanağı yana dönmüş ve kızarmıştı
Mattheo: güzelim açıklayabilirim
Emma: Neyi açıklayacaksın ya neyi! Sadece bir haftadır sevgiliyiz ve beni aldatıyorsun! Sen nasıl bir şeref yoksunusun?
Mattheo: güzelim herşey bir yanlış anlaşılma
Emma: ya bak hala güzelim diyor. Neyi yanlış anlıyorum acaba. Gayette beni bununla aldatıyorsun
Elimle astroia'yı gösterdim. O ise bizi gülerek izliyordu. Bu sırada altın üçlü, Neville, luna, fred ve George gelmişti.
Anlık sinirle Mattheo'nun suratına bir yumruk geçirdim,
Emma: bu beni aldattığın için
sonra özel bölgesine bir tekme. Attığım tekme ile iki büklüm oldu
Emma: Buda tamamen canım istediği için
Daha fazla orada durmak istemediğim için hızla okula geri girdim.
Emma: peşimden gelmeyin sakın
Hızla hareket eden merdivenlerde odama çıkmaya başladım sinir gözümü kör etmişti. En son hatırladığım şey ise yanlış yere basıp kafamı bir yere çarpmamdı...
Ellie'nin anlatımı;
Emma bağırarak bizden uzaklaştı. Fred peşinden gidecekken onu durdurdum
Ellie: onu yalnız bırakmalıyız. Kafasını dağıta kadar Fred: peki
