5. GÜNEŞİN RUHU

104 21 22
                                    

Merhabaaaaa bugün sizlerle yeni bir bölümdeyiz, bu bölüm biraz geçmişi biraz geleceği belirleyecek umarım beğenirsiniz.

İYİ OKUMALAR.

Okumaya geçmeden yıldızlar mısınız hikayem çok yeni buna ihtiyacı var✨✨

🖤♾️

Ruhum durmadan bir kurtuluş arıyordu. Ruhum bir tutsak, düşüncelerim bir azaptı.

Azap bir güneş, ruhum güneşin önünde kafesin içinde duran bir mahkumdu.

Uzaktan bakıldığında ruhum güneşin aleviyle parıl parıl parlıyor ve ışılıyordu. Uzaktan ne acım belliydi, ne çektiğim azap.

Ama yaklaşıldığında, düşüncelerimden oluşan o Güneşin aleviyle, mutlak bir melodinin ses kıvrımlarının birbirlerini tekrar edercesine çaldığı bir kasetteki gibi bir döngüde, cayır cayır yanıyordum.

"Sağırlığım sese kurban, sesim dilsizliğe idam bekliyordu."

Bir umut bekliyordu, o yalın ve geçirgen kafesin opaklaşıp beni o azap dolu alevden kurtarmasını bir umut bekliyordu.

Çaresizlik damarlarımda bir uyuşturucu, kafamda bir sanrıydı.

Güneşin alevi ne sönüyor, bu azabı bitiriyordu. Ne daha fazla büyüyerek öldürüyordu.

O yakıcı alevler mutlak bir azapla mühürlenmişti sanki.

Mutlak mührü bendim.

Mühür benim içimdi.

Her şey içimde başlayıp, içimde bitiyordu.

"Ruhuma her bir mutlak yarayı, içimdeki yanan, ve yakan Güneş'in Alevi açıyordu."

Artık dayanacak ne takatim, ne gücüm kalmıştı.

"Dayanıklılığım ve gücüm, son demini son kokusuyla derin ve yüksek öfkesiyle dışarı boşalttı."

Çözümler yok olan havayla bir bir ekrana geliyor, her biri tek tek reddedilme yazısını görüp çıktıkları cehenneme geri dönüyordu.

Güneş'i kim söndürebilirdi, bir okyanus mu? Yoksa tam tersine ondan daha büyük bir alev mi? Alevi bir alev mi söndürecekti.

"Boşlukta her bir yıldız kendisinin varlığını Evrende göstermek için parlardı."

Peki içimdeki Güneş ne için parlıyordu, beni öldürmek için mi yoksa azap çektirmek için mi?

Boşluktaydım. Anımın kurtarıcısı, hayatımın baş cümlesi, Güneşimin de tek olan varlığıydı. Ve şu an sadece ve sadece tek şey hissediyordum.

Boşluk...

Neredeydim? Hangi mahallede, hangi semtte, hangi şehirde, hangi ülkede, hangi gezegende, hangi galaksideydim?

Zaman yok olmuştu, saniyeler saat, saatler saniye gibiydi.

Karmaşa, bedenimi, ve benim olan her şeyi, kanserli bir hücrenin sağlıklı bir hücreye yayılması gibi ele geçirmişti.

Alevler varlığını gösterircesine harladı, ve bana göz kırptı.

Ya alevler ile barışacaktım, ve yanmaktan zevk duyacaktım. Ya alevi düşman edinecektim, ve ebedi bir yangının ortasına girecektim.

"Peki yanan bir insan yangından korkar mıydı?"

"Korkardı."

"Çünkü ateş bir daha oynanılmayacağını hatırlatırcasına korkuturdu yanan kişiyi, bir daha isi ile anılmayacağını doğruladığı gibi."

KANLI ATEŞ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin