İLAHİ BAKIŞ AÇISI.
Annesinin nefesini duyan Beril saçı tarandığında rahatlıyordu, aslında olmayacak bir huzurun pençesindeydi ama haberi yoktu.
"Anne bugün ne günü olsun?"
Annesi gülümsedi ama gülüşü bir köz misali harlıyordu, bu közün mutluluktan olmasını dilerdi ama değildi.
"Bugün diriliş günü olsun kızım."
Küçük kız annesine döndü, saçlarını tarayan annesi küçük kızın altın sarısı saçlarından tarağı çekmiş ve yüzüne dönen kızının ne diyeceğini büyük bir merakla bekliyordu.
"Dirilişi kimler yapar anne?"
Annesi ufak bir kıkırdadı, küçük kız meraklı bir şekilde bekliyor ne diyeceğini bekliyordu.
"Diriliş kimseye özel değil kızım, diriliş özel olmak isteyene özel."
Beril'in kafası karışmış gibiydi, ama annesi biliyordu eğer ki hatırlarsa ve bunu bilirse bu sözün ne anlama geleceğini o zaman öğrenecekti.
Dışarıda silah sesi duyulduğunda küçük kız korkarak yerinden sıçradı, annesi büyük bir sakinlikle bekliyor ve saçlarını taramaya devam ediyordu.
"Senle planladığımız bir kaçış vardı hatırlıyor musun?"
Küçük kız korkudan dilini yutmuş bir vaziyette kafasını salladı.
"Onu uygulayacaksın Beril, ve ne olursa olsun geri dönemeyeceksin
ilk oyun Beril, ilk oyun demiştik bu oyuna hazır mısın?."
Küçük kız ne olduğunu bilmese de aslında ne gibi bir plana sadık olmaya çalışma da hazırlanmış, ve buna uygun bir şekilde eğitilmişti. O güçlü bir kızdı onun kaçışı da belliydi gelişi de, bilmiyordu ki belli olan şeyler belirsiz olan şeylerden gün gelecek daha çok acıtacaktı.
Tavan arasında bir boşluk vardı o boşluk özel bir sığınma yeriydi hem küçük kız için hem de tehlikelere karşı.
"Anne korkuyorum."
"Anlıyorum bebeğim, o duyguya sahip çık o duygu gün gelecek seni taşıyacak senin yüklerini alacak."
Küçük kız anladığını gösterir gibi başını sallamış, ve neler olduğunu çok olmasa da oldukça iyi anlamış gibi gözükmüştü, içinde ne gibi sorular olduğunu yok sayarak planı uygulamak için gizli olan merdiveni açtı.
Annesine baktığında ona gülümsüyordu.
"Anne geleceksin değil mi?"
"Geleceğim bebeğim."
Merdiven ile boşluğa çıktığında ise boşluğun dışarı bakan penceresine doğru yanaştı, dışarıdan gözükmüyordu ama içeriden oldukça netti.
Ellerini ağzına götürdü.
Ağlamaya başladı, yağmurun damlaları önündeki cama vuruyordu.
Bu babasıydı bunu biliyordu, yerde uzanmıştı ve karşısında siyah paltolu şapkalı bir adam vardı yüzünü göremiyordu, ama içindeki nefret o anki ateşi yaktı.
İlk intikam ateşi babasının yağmur ile kaybolan kanına benzedi, çok azdı ama renk verecek kadar da güçlü.
Ne kadar çok olduğunu bilmese de o ateşin yerini o an sadece saf acı tutuyordu.
Camdan gördüğü üzere annesi bahçeye çıktı, adamın annesine yönelttiği silahı gördüğünde bileğindeki sonsuzluk işareti beynine dağlandı.
Bir şimşek çaktı.
Annesinin ve o kişinin ne konuştuğunu bilmiyordu, ama o silahın tekrardan patlama sesini duydu.
Her şey bitti tek şey kaldı.
İntikam...
Küçük kız kendisine öğretildiği gibi hızlıca diğer kapıları açtı, ve kendini üç kilometre ötesindeki bir sokakta buldu.
Yalnızdı.
Yalnızlık içindeki ateşi harladı, ve ateş intikamın olacağını kesinleştirdi.
Kan ateş oldu, ateş kan.
Kanlı Ateş.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KANLI ATEŞ
Action♾🖤 "Her şeyi ve her yemini ile kan getiren bir hayat düşünün, boğulurken su ile değil kan ile boğulduğunuzu, ve her bir kaçışta daha da kana bulandığınızı nefes almak isteyen ve can dostunun hayatını kurtarmak isteyen Beril yepyeni bir yola sürükle...