Öldün mü yazwrr? Diye çok mesaj alıyorum ama maalesef ki yaşıyorum. Yoğun geçiyor günlerim idare edin kitap zaten çok sürmeden final olur kendinizi herşeye hazırlayın derim. Çok şey gördüm bu kitapta görmeye de devam ediyorum çok canımı sıkmaya başladı bu durum da. O yüzden kitaba biraz ara verdim çok olmasa da verdim. Hani müsait olsam da girip yazmadım. Yazma hevesi bırakmadınız ki insanda. Sonra da yazar nerdesin öldün mü? Yeni bölüm ne zaman, yeni bölüm gelsin artık diye yalvarırsınız. Neyse bugün Yazarınız çok süslendi düğüne gitti ve mükemmel olduğu için nazar değdi ve başı ağrıyor hasta yani geçmiş olsun bama size de iyi okumalar....
-
-
-
-
-
-Zaman o kadar hızlı akıp geçiyordu ki, İnsan geçmişini düşünüp 'Ya geçen yıl nasıl da geçti, o gün ben bunu yapmıştım. ' diye anılarını anlatıyordu. Adı üstünde sadece Anı. Gerçekler ise o anılardan çıkarılan dersler, ya da anlamayacak kadar kör olanlar.
Hayat kısa diyerek her anını doyasıyla yaşayıp sonradan yaşanan pişmanlıklar insanı ipe kadar götürüyor. Aşk... Üç harf bazen mutluluk bazen acı, anlatılan her kavramda Aşkı çıkarabilirsiniz. Zaman, gerçekler, kör insanlar. Hepsinin gözünü bağlayan tek şey Aşk.İnsanlar Aşkı o kadar çabuk suçlayabilir ki, tövbe bile edebilirler. Oysa aşkın ne suçu var ki? Suç Doyumsuz olan insanların. Aşk belirlemez insanlar belirler aşkı bile insanlar belirler. Yaptıkları hata sonucunda ise Aşkı suçlarlar. Çünkü aşk onların kalkanı. Savunma mekanizması arkasına sığındıkları bahane. İnsanların birbirine düşman etme sebeplerinden biri.
Bende aşkı en derinlerimde yaşadım, hemde hayatı bana zehir eden bir insanda. Gözümü kör etti, Aşkı suçlamaktan kendimi geri alamıyorum. Keşke diyorum... Keşke en başında olmasaydı, yapmasaydım, sevmeseydim... Kim suçlu? kim haklı? Bunun cevabını bana kim verecek bilmiyorum. Sanırım tek suçlu benim. Kalbimi kendi ellerimle teslim ettim sonucu da böyle.
Aradan 3 hafta geçti, Antep'te güzel bi konak benzeri bi evdeydik babam gerçekten varlıklı, oysa ben yoksulluk içinde büyüdüm. Kim çektiğim acıları unutturacak bana? Aşk mı? Hiç sanmıyorum , babam? Belki...
Kafamı resmen duvara vuracaktım, salak saçma şeyler düşünüyordum. Aslan... Ulan hayvanoğlu hayvan her gün kapıda yalvarıyordu. Antep'te kalıyordu, ilk başlarda bana ulaşamasa en sonunda nasıl yaptıysa bulmuştu beni. İçimden affetmek gelmiyordu. Gördüklerimi unutmak istiyordum.
Üzerime bakıp düzgün olduğuna kanaat getirince dışarıyı kontrol ettim. Aslan yoktu etrafta sakin sakin gidebilirdim. Babam ve Ahmet abi işteydi. Babam Ahmet abiyi bırakmamış yanında çalıştırıyordu. Babama kısa bir mesaj attım. Sessizce dışarıya tekrar bakıp çıktım. Boş sokakta yürüsem de ürperiyordum. Sola dönecekken aniden kolumdan çekilmemle küçük bi çığlık attım. Sırtım duvara değince korkuyla yutkundum. Şapkasını çıkarınca kaybolduğum karadeliklerle buluştu gözlerim.
Göz devirmekten kendimi alamadım. Geç bile kalmıştı. "Ne istiyorsun lan yine? " Gözleri bir süre yüzümü turladı, iyice dibime girince ellerimi göğsüne koydum, şerefsiz memleketi bıraktı peşimde koşuyor ama kas yapmayı da ihmal etmiyordu. "Baran... Dinle beni lütfen, oğlum gerçekten büyük oyunlar dönüyor lan, yeminim olsun alakam yok onlarla bak kaç zamandır dil döküyorum sana ha şikayetçi değilim yanlış anlama sakın, ama çok özledim seni... Kokunu özledim, lan gözlerine bakmayı bile özlüyorum kurban olayım kaçırma gözlerini, bana yaklaşmıyorsan bile uzaktan da olsa gözlerine bakayım."
Sesi bitkin çıkıyordu, içimde bir yerde üzülüyordum. Yapamazdım ama o işkenceyi tekrar çekemezdim. "Ben göreceğimi gördüm? Uzatmanın anlamı yok bırak peşimi istemiyorum seni lan rahat bırak beni " onu ittirip geçeceğim zaman bir kolunu belime sararak engel oldu. Zorla da olsa kurtulmayı başardım.
Biraz ilerledim, tekrar arkamı döndüğümde dolu gözlerle hala arkamda duruyordu. Çökmüştü göz altları artık biraz daha durursa mordan siyaha dönecek gibi duruyordu. "Tekrar güvenemem Aslan, yine acı çekemem. Yapmadım diyorsun ama kanıtın da yok elinde. " onu beklemeden hızlıca tekrar eve adımladım, sanırım harbiden rahat yoktu bana.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HÜCRE
FanfictionSavunmasız masum Diyarbakırlı Baran'ın, Herkesin adımından titrediği Ülkücü Aslan'ın olduğu koğuşa düşmesiyle başladı. Sessizdi Baran geçmişinin verdiği acı çocukluğunu yaşayamamışlığın hissi ve yorgunluğu vardı üzerinde, Mavi gözlü beyaz tenli uf...