FİNAL

5.3K 201 59
                                    

Yazmayacaktım da üzüldüm yazmaya karsr verdim, okurken beğenirlere dikkat edersek sevinirim güzel yorumlarınızı bekliyorum.

Medya

J.Balvin severim Mabel de severim büyük ihtimalle yazarken de Mabel dinliycem.

-
-
-
-
-

"Allah belanı versin Yılmaz."  Ahmet elinde ki kırık telefona bakarak bağırıyordu."Sen antebin aslanısın canım karışmış canıma." Yılmaz onu aldırmadan şarkı söyleyip omuzlarını geniş tutarak açtığı kollarıyla oynuyordu. İçinde ki çoçuk günden güne  daha da dışına  çıkıyordu. "YILMAZ DELİRTME GÖMERİM SENİ ANTEBE GÖRÜRSÜN!"

Ahmet'in sesinin sert çıkmasıyla Yılmaz, dalgayı bırakıp boğazını temizledi. "Gülüm tamam yenisini alması için birini gönderdim zaten ne bu sinirin Allah Allah." bileğine astığı Tesbihi eline getirio çevirmeye başladı. Ahmet telefonu tezgahın üstüne atar gibi fırlatıp çatık kaşlarıyla salona geçip oturdu.

"Orospu Yılmaz, sırf adam bana 'Nasılsınız Ahmet Bey işinizi onaylamamız için şirkete gelmeniz gerekiyor hem kahve içer tanışırız artık iş arkadaşı sayılırız' deddiği için telefonumu duvara fırlatman  çok mu normal Yılmaz iti?"

Delirecekti resmen sinir bi yükleniyor bi gidiyordu, kalkıp gırtlağına yapışmak istiyor ama köpek bakışlarını görünce kıyamıyordu. Yılmaz sessizce yanına gelip oturarak elini Ahmet'in elinin üzerine koydu. Hafif tırstığı için çok yaklaşmak istemiyordu. "Gülüm, valla bak. Allah belamı versin ki bu adamın gözü sende eminim ben. Yani tamam emin değilim ama istemiyorum arkadaş, kocan ne derse o sikerim o adamı, otur sende oturduğun yerde kocanın dizinin dibinde ne eksiğin var içeride yatarak bi bok yapamadım gençliğim yarım kaldı bari bıraksınlar da doya doya paramı yiyem lan."

O kadar değişik konuşmuştu ki Ahmet  ne diyeceğini bilemedi. Cümleleri aklında tekrar etti kendine. "Yılmaz, kaç!" Yılmaz ise sanki bunu bekliyormuş gibi hızlıca kalkıp kapıya koşmaya başladı, tabi Ahmet de peşinde. Aniden açtığı kapıyla çarptığı bedeni yere sermesi bi oldu. "BARAN!" Aslan'ın çığlığı odada yankılanırken alnını kapıya çarpan Baran, gözlerini her zamanki gibi karanlığa kapattı.  Yazar seviyor karanlığı  Baranı da kendi pisliğine alet ediyprdu.

Aslan hemen Baran'ı kucağına alıp yatağa bıraktı, bağırıp çağırsa bi dert, bağırmasa içine sığmıyor ne yapacağını bilmez halde çırpınıyordu. Yılmsz oğlunun yanı başında elini tutmuş diğer eliyle de alnına bakıyordu, kaşı da patlamıştı biraz dolan gözleriyle kendi kendine etmediği küfür kalmamıştı. Ahmet ise içlerinde en dayanıklı ve sakin olarak hemen doktoru aramış ve o da Baran'ın başına gelmişti.

"Ulan Yılmaz abi , ne diye dalıyorsın odaya off Babama bakayım diye geliyordu, Babası ondan önce geldi Allahına kavuşturdu oğlunu ne tatlı!" sinirle konuşması Yılmaz'ı da sinirlendirirken eline aldığı yastığı Aslan'a fırlsttı. "Sikerim belanı sus, sanki isteyerek çarptım benim canım daha çok yanıyor senin ne haberşn var deyyus. " hırlamaya benzer çıkardığı sesle Aslan suspus oldu.

Evde yankılanan zil sesiyle, Ahmet kapıya bakmaya gitti,  Kapıyı açıp eski dostuna baktı bıkkınca. Adam da bıkmıştı artık ellerinden. İlk vukuatları değildi çünkü. Doktor odaya çıkınca yatakta yatan Baran çok normal bi şey görmüş sakinliğiyle ilerledi yanına, yavaş  yavaş açtı malzemelerini. "Hızlansana lan ne yavaş yavaş çocuğumu izliyon."  Doktoe göz devirip Yılmaz'a baktı.

"Lan bu çocuk ölmez arkadaş ölmez, ağzına sıçtınız çocuğun hala nefes alıyor, Cezaevi durumlarını az çok biliyorum, onlaro geçtim hadi. Lan Aslan şerefsizi sike sike bayılttın çocuğu ölmedi, Ulan Yılmaz piçi, Hortumla  çocuğu kovalarken düşürüp kafasını çarptırmışsınız bayılmış yine ölmedi. Ahmet salağı yanlışlıkla arabayla çarptın çocuğa ölmedi. Ulan daha böyle kaç tanesini sayayım daha geçen gün bu çocuk camdan düşmedi mi? Hadş bu onun salaklığı saklanıyordu aklı sıra lan siz mal mısınız? Bıktım lan sizden BIKTIM.!" 

HÜCRE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin