YENİ BÖLÜM GELDİ.
KEYİFLİ OKUMALAR. OY VE YORUMLARI BEKLİYORUM.YAZIM YANLIŞI VARSA SÖYLEYİN LÜTFEN
İKİNCİ ŞANS
Gönülde açılan yara ne kadar büyük olursa unutulması o kadar zor olur. Gönül kendisi yara olur ise, unutmak muhal olur.
Alaz Ağa ise benim yarası büyük olan kalbimi tamamen yaraya çevirmişti. Şimdi unutmak zor mu muhal mi, ben bile bilmiyorum.
Sorduğum soruya daha kendim bir cevap bulamadan bana doğru uzattığı eliyle kendimi geri çekip hiç beklemediği kadar sert konuştum.
"Çek o kirli ellerini üstümden. Bana dokunma."
Nasıl bana dokunmaya yüzü oluyor, bilmiyorum. Ben dün geceden sonra onunla yüz göz olmak istemezken buraya gelip üstüne bana dokunmaya çalışması midemi bulandırıyordu. Buna hâlâ cesaret etmesi bile yaptığı hiçbir şeyden pişman olmadığını gösteriyordu zaten.
Neden demekten bıktım ama onlar bunu dedirtmekten bıkmadı.
Ona böyle davranmama şaşırmıştı, yaptıklarının yanına kalacağını sanmış olmalı ki buraya gelmeye yüzü vardı. Ona yine her zamanki gibi davranacağımı düşünmüşse çok yanlış düşünmüştü.
Yaptıklarından sonra eski Berva'yı karşısında görmeyi bekliyor olacak ki eskisi gibi davranıyordu.Buna hakkı var mı?
Böyle bir şeyi istemesi için bana ne yaptığının farkında olmaması gerekiyor. Diğer türlü bunu istemeye yüzü olmamalı. Alaz Ulusoy bunca şeyi yaptıktan sonra benden sabır bekliyordu.
Berva'nın da sabrı bir yere kadardı.
Beni seviyormuş gibi davranıp sevdiği kadını o uğursuz günde karşıma çıkardı. Üstüne bana hak etmediğim sözler söyledi. Abisinin ölümünden beni suçlayıp cezasını bana kesti.
Bu şerefsizlikten başka bir şey değildi.Koltuğun önünde her zamanki gibi özel dikim olan takımlardan biriyle dururken aynı zamanda onunla konuşmam için gözlerime bakıyordu. Ama asla gözlerime iki saniyeden fazla bakamıyordu. Neden bilmem ama sürekli gözleri başka yerlere bakıyordu.
Sanki utanıyormuş gibiydi.Utanıyor mu bilmiyorum, doğrusu pek sanmıyorum da ama dün geceden beri yaptıkları kulağıma geldiği için yine bir şeyler planladığını biliyorum.
Dün geceden beri, beni yatağıma bırakıp gittikten beri bütün ülkelerdeki adamlarını alarma geçirip yüz yirmi dokuz ülkede o adamı arıyordu. Bu gidişle yarım saate kalmaz o adamı bulacaktı. Tabii o adam yaşıyor olsaydı.
O adam ölü olarak görünüyor sistemlerde. Her ne kadar canlı olsa da...
Ve bunu ben dışında kimse bilmiyor. Ahmet abi bile...İki gündür uyumamasına rağmen dinç dururken benim yüzümün ne halde olduğunu çok merak ediyorum.
Neticesinde artık serbestçe ağlıyordum. Uzun süredir ağladıktan sonra yüz ne hale gelir bilmiyordum. Onun sayesinde tekrar öğrenmiş oldum. Ya da onun yüzünden...O adamı ne için aradığı muamma. Belki de bana inanmadığı için teyit etmek istiyordu.
Ama bana dün inandığını söyledi.
Sesimin tonu onu şaşırtsa da elini geri çekti ama kendisi bir adım daha yaklaştı bana.
"Sakin ol."
Şaka gibi hâlâ bana sakin ol diyordu. Sanki bende, ona karşı sakin olacak bir sebep bırakmış gibi sakin olmamı istiyordu. Konuşma şeklim ve yüzümdeki ifade o kadar alışık olmadığı bir şeydi ki konuşurken karşısındakinin ben olduğuma inanamıyor gibi bakıyordu.
Ben değildim zaten.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞ FIRTINASI
Teen FictionGece yarısı uyanmalarımda bile özledim seni. Hangi duvara baksam sen, hangi boşluğa dalsam sen gibi. Seni özlemek; Senden gayrısını duymayacak ama, Sesini unutmamak için, seni her tonda dinlemek gibi Gökyüzü mavi ama her baktığımda siyah sanki. Yağa...