3-Düğün

3.7K 207 286
                                    

Canım okurlarım yine on gün olmadan bölüm atıyorum. Sizden ricam destek olmanız. Oy veren herkese teşekkür ediyorum ama sizden bir ricam da var.

Lütfen satır aralarına da
yorum yapar mısınız🤎💚

Kesitleri tiktok aycakayca1 hesabından paylaşıyorum

Buraya bir destek yorumu alabilir miyim?

Anlaştıysak okumaya başlayabiliriz.

Berva'nın kalbi göğsüne sığmıyordu. Tanımadığı bir adamla az sonra evliliklerine karar verilecekti. Korku hat safhadaydı onun için. Kalbi korkudan kafese kapatılmış bir kuş gibi çırpınıyordu.

Tek fark, bir kuş kafes açıldığında kurtulabilirdi ama Berva, o kafes açık olduğu halde çıkamıyordu.

Çaresizdi.
Elinden gelse şu dakika kaçıp giderdi ama değildi işte. Son zamanlarda olanlar hiçbir şekilde onun kontrolü dahilinde olmuyordu.

Konağın kapısı ihtişamına yakışır şekilde açılınca herkesin gözü oraya kaydı. Kapıdan içeri sırası ile Kadir Ağa, Efsun Hanım, Diyar, Berat ve son olarak da Alaz Ulusoy girdi. Onlar kararlarını verdikten sonra diğer akrabaların da bazıları gelecekti. Sonuçta bu dava hepsinin arasındaydı.

Yekta Ağa onlarla birlikte başka bir ağanın gelmemesini yadırgamadı çünkü onlar da kim ne derse desin yanlarında başka birini istememişlerdi.

Bu sorunu kendi aralarında konuşarak halledeceklerdi. Sonuçta çocuklar onlarındı, yanan ciğer de onlarındı.

Diğer aşiret büyükleri olabilecek herhangi bir sorun için gelmek istemişlerdi ama Kadir Ağa ve Yekta Ağa kesin bir dille reddetmişti. Onlar "Biz buradayken sorun çıkmaz, ki zaten konu kesin oluncaya kadar diğer akrabalar çağırılmayacak." deyince diğer ağalar da kabul etmişti.

Bu davanın Yekta Ağa ve Kadir Ağa'nın ailesi arasında olacak akrabalık ile bitmesinin nedeni: Çetiner aşiretinden Hazar ile Ulusoy aşiretinden Adar'ın kavga etmesiydi. Ulusoy aşiretinde bekar olan en büyük kişi Alaz olduğu için evlenecek kişi de oydu. Eğer Ulusoy aşiretinde bekar olan başka büyük biri olsaydı evlilik onunla olurdu.

Çetinerler kendilerine yakışır şekilde misafirlerini ağırladılar. Berva hepsine sadece başı ile selam verip hoşgeldiniz demişti. Alaz Ağa'ya ise sadece hoşgeldiniz demişti. Alaz Ağa ise kafasını sallayıp içeri girdi, bir hoşbuldumu bile çok görmüştü.

"Buyurun, sofra hazır olana kadar avluya geçelim."demişti Yekta Ağa. Her ne kadar bu aşiretin ağası Mirhan Çetiner olsa bile babası buradayken ona saygısızlık yapıp konuşmazdı. Alaz da öyle. O da ağa olmasına rağmen babasına saygı duyardı ama bir farkla, Alaz her zaman babasının fikri farklı bile olsa o fikri babasına kabul ettirip kendi dediğini yapardı.

Herkes avluya geçince iki aile arasında nasılsınız, iyimisiniz muhabbeti geçti. İki aşiret bu güne kadar toplantılarda dahi konuşmamıştı. Herkes ayrı ayrı fikrini belirtmişti bu güne kadar. İlk defa karşı karşıya oturup konuştukları için biraz gerginlerdi. Sonuçta kan davalı olan iki aileydi onlar.

Berva, Diyar'ın gözündeki korkuyu görebiliyordu. Korku gözlerinde somut bir hal almıştı. Gözle görülebilir, elle tutulabilir olmuştu ve onu sadece Berva anlayabiliyordu.

"Ağam sofra hazır."diyen Hacer Hanım'ın sesi ile Yekta Ağa"Buyurun sofraya geçelim."deyip ayaklanmıştı. Sofranın bir başına Yekta Ağa, diğer başına Kadir Ağa oturmuştu. Mirhan burada da saygısını gösterip yerini Kadir Ağa'ya vermişti. İki aile de şimdi karşılıklı oturmuştu.

ATEŞ FIRTINASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin