4. BÖLÜM

2K 57 4
                                    

Ayten ablayla eşyaları silip, süpürdükten sonra saatin geç olduğunu görünce ayten abla eve gitmek istediğini söyledi, sorun olup olmayacağını sordu. Sorun olmadığını söyledim.

"İyi geceler ablacım, teşekkür ederim."

"Rica ederim kızım, iyi geceler."

Onu yolcu ettikten sonra, içeriye adımladım.

Kendimi kötü hissettim biraz, Anneanemin ölümün sonra ilk defa yanlız kalıyordum.

Işıkları kapattıktan sonra, pijamalarımı giyip yattım. Yeterince yorulmuştum. Derin düşüncelerle beraber uykuya daldım...

Sabah uyandığım da uykumu alamadığımı farkedince kahve içmeye karar verdim.

Farklı bir evde olunca rahat edememiştim haliyle.

Dolabın boş olduğu aklıma geldi, salak mıyım neyim nasıl dolu olsun.

Ayten ablayı aradım alışveriş yapmam gerektiğini söyledim.

Üstümü giyindikten sonra kapıyı kitledim ve anahtarı çantama attım.

Apartmandan çıkarak apartmanın önünde beklemeye başladım.
O sırada apartmandan benden bir kaç yaş büyük görünen adam yanımdan yüzüme bile bakmadan geçti. Bu yabanilik halis mi?

Gerçi bende saçmalıyorum, kimse bana selam vermek zorunda değil. Sadece biraz garipsemiştim, ya da belki işi vardı.

Ayten ablanın bana koştur koştur geldiğini görünce toparlandım.

"Günaydın ablacım,  nasılsın?."

"Günaydin, İyiyim kızım sen nasılsın bakalım?."

"Iyiyim bende abla."

"Rahat edebildin mi akşam kuzum?."

"Doğrusu pek sayılmaz abla, alışkın olduğum yer değil ya. Alışırım zamanla herhalde."

"Evet canım, merak etme yanındayım."

Çarşıya yaklaşırken tabelaları, inceleyip ezberlemeye çalışıyordum. Küçüklükten beri hobimdir.

Çarşıya geldiğimizde etrafa bakınıyordum. Gözüme kahvehaneye çarpmıştı.

Kimse birilerine bakmıyordu hatta bakmamak için kafalarını önlerine eğiyordu. İçimden ne kadar güzel diye düşünürken.

O an Bal köpüğü rengi gözlerle göz göze geldim, Gözleri beni kendine çekiyordu. Bir kaç saniye bakıştıktan sonra, hala baktığımı fark edince utanıp kafamı ayten ablaya çevirdim.

Ayten ablaya çaktırmadan sarı gözleri işaret ettim.

"Bu kim abla?."

"Kim kim? Haa o sarı gözlü, İstanbul'un değerli adamlarından biri kızım, mahallenin önemli bir kısmı onun, çok saygın biridir. Yüreği de bir o kadar iyidir..."

"İyi de abla madem bu kadar zengin, neden burada yaşıyor?."

"Burada büyüdü çünkü kuzum. Yaşadığı ömrünü geçirdiği yere sadıktır Kurt."

Kurt diyince kafam karışmış bir şekilde ayten ablaya baktım. Kurt ne be?!

"Kurt?."

"Burada ona öyle derler. Çoğu kişi ismini bilmez."

Kafamı yine kahvehaneye  çevirdiğim de orda değildi.

"Öylemi? anlattıklarına  göre baya önemli biri."

"Evet tatlım, bu mahalle'nin elinde büyüdü. İsmi de Bartu."

"Madem bir ismi var, neden herkes Kurt diyor ya?."

"Çünkü çok zekidir, suya götürür susuz getirir. her şeyi anlar. Kimse ona yalan söyleyemez. Ayrıca doğduğu zaman gözleri maviymiş, büyüdükçe sarı olmuş buda kurtlar'ın bir özelliği olduğu için öyle söylerler."

Şaşkınlıkla dinliyordum. Kurtun olaylarla alakası neydi?.

Ayrıca gözleri sarı değil bal köpüğüydü.

Ayten abla hız kesmeden.

"Yakışıklı ve iyi çocuktur Bartu."diyip göz kırptı. Anlamayarak bakınca.

"Öf hani diyorum beğendiys-"

"Ya hayır abla!." diye çıkıştım. Ayten abla göz devirip yürümeye devam etti. Bende arkasından şaşkın şaşkın bakıyordum.

Karşıda ki markete doğru ilerlemeye başladık.

İçeri girdigimiz de market arabası alıp raflara bakındık ve gerekli olan şeyleri alıp ücreti ödedikten sonra çıktık.

Evin olduğu sokağa girince ayten ablaya döndüm. Onun evi bu sokağın çapraz yolundaydı.

"Teşekkür ederim ablacım."

"Rica ederim kızım, bir şey lazım olduğun da ara çekinme."
Teşekür edip yanından ayrılıp eve girdim.

Çantamdaki anahtarı bulup kapıyı açtım, poşetteki malzemeleri yerleştirdikten sonra bir şeyler atıştırmak istedim.

Açtım aç.

Ekmek arası fena olmazdı.

Hemen kısaca hazırlayıp yedikten ve Mutfağı toparladıktan sonra kıyafetlerimi degistirdim.

Uyumak istiyordum çünkü yeterince uyumamıştım. Kafamı yastığa koyduğum gibi uyuyakalmıştım.

1 hafta sonra...

Bir haftadır ev arıyorum fakat hiç bir yerde ev ilanı veya kiralık ev göremiyor ve bulamıyorum. Resmen propaganda gibi kimse bana ev vermek istemiyordu.

Ev aradığım için dolayısıyla iş ilanlarına bakmaya vaktim de olmuyordu. Yeterince aksamıştı. Sabah olunca iş ilanlarını inceliycektim.

Bügün bütün günümü bütün hafta yaptığım gibi ev aramakla geçince, Hayli yorulmuştum. Yemek yemeye bile halim yoktu.

Pijamamı giyip hemen yatağıma girdim, uyuya kaldım...

Dışarıdaki sesler beni uykumdan uyandıracak kadar fazlaydı. Ve ben uykumdan uyandırılınca çok sinirli olurum.

Öfkeyle aşağıya inerken üstümde ki kısa pjama takımını önemsememiştim bile. Önüme gelen herkesi yok etmeye hazırdım!.

Kapıyı sinirle açtıktan sonra, biraz ilerde ki kalabalığa bağırmaya hazırlanırken bal köpüğü gözlerle tekrardan göz göze gelmiştim...

MİRVARİ|mahalle kurgusuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin