CHALLENGE

296 23 16
                                    

Uyandığımdan beri kafamı toparlamakta güçlük çekiyordum. Angelin yanımda sağlam bir uyku çekiyordu. Dün gece olanları hatırladıkça endişe ve heyecan içimi kaplıyordu. Umarım Shawn'ın meydan okuması öyle boş beleş bir meydan okuma değildir ya da sarhoşlukla sarf ettiği sözler değildir. Shawn saplantımın ne boyutlara geldiğini hayretler içerisinde kafamda tartarken, Angelin arkamdan mırıldanarak:
"Annemler öğle saatlerinde evde olacaklar, gitmem gerek." dedi ama kıpırdayan tek şey ağzıydı.
Angelin'den tartışmasız çok daha iyi durumda olduğum için ona evine kadar eşlik ettim. Onun dışında yaptığım tek fiziksel aktivite koca bir gün boyunca yatağımda uzanmak oldu, ama Shawn bütün gün beynimi kemirip durdu.
*****
Okulda beklediğim tepkilerle karşılaşmadım ve bu kesinlikle iyi bir şeydi. Shawn'ın anormal derecede normal davranması bir ara 'acaba hatırladıklarım hayal mi?' diye sorgulamaya itmedi değil. Ama o kadar emindim ki herşeyden, sadece klasik Shawn işte. Koca günde sadece ortak olan tek dersimizde rahatsız edici derecede umursamaz davranıyordu. Yani beni iplemezsin anlarım ama birini iplememek için ilk önce onun orada olduğunu fark etmen gerekmez mi?! Tabiki de Shawn'ın bana iğneleyici, ezici, aşağılayıcı, kısacası tek bir bakışla kendinizde tüm kötü şeyleri hissettiren o bakışlarına maruz kalmak istemiyorum, sadece onun için oralarda bir yerlerde olduğumu hissettirsin.
*****
Yemekhanede ilginç derecede çetesinin yanında görünmeyen Shawn, 'acaba nerededir' diye bu kadar çok merak ettiğim için kendime kızmama sebep oluyordu. Kafamı yemeğimden kaldırmamaya özen göstererek -ayrıca Taylor'ın seksapalitesini kullanmaya çalıştığı bakışlarından kaçarak- hızlıca yemekleri mideme yolluyordum.
"Öhöm öhhömm.."
Gözlerimi yavaşca yukarı kaldırıp baktığımda oldukça cılız, açık sarı saçlı, ablak suratlı ve birinci sınıf olduğunu tahmin ettiğim bir çocukla karşılaştım.
"Şeyy.. ee.. Bayan Niccilo sizi odasına çağırıyor."
Bunu söylerken oldukça endişeli olmasına, etrafına korku dolu kaçamak bakışlar atmasına her ne kadar anlam veremesem de, sessiz bir "Pekâla" yolladıktan sonra Bayan Niccilo'nun odasına koyuldum. Odasının kapısını tıklattığımda Bayan Niccilo'nun ince, uzun ve sert suratıyla karşılaşmayı bekliyordum, bütün vücudumun titremesine sebep olan o muhteşem suratla değil.
"Bayan Niccilo yok mu?" dedim ürkekçe ve gözlerimi ondan kaçırarak. O muhteşem sert bakışlarının ne anlattığını çözmeye çalışırken, anlamam pek vakit almadı aslında.
Tek bir hareketle beni kapıdan içeri çekti ve kapıyı kapatıp kilitledi. Hiç konuşmadan masaya doğru itti ve:
"Bakalım benim meydan okumama nasıl karşılık vereceksin küçük hanım?"
İfadesiz ve ne kadar bön olduğuna emin olduğum bir suratla ona bakıyordum. Tek eliyle çenemi, diğer eliyle belimi kavrayıp sıktıktan sonra:
"Neyi bekliyorsun, ha?! Sürekli ortalarda dolaşıp birilerine meydan okuyan sen değil miydin? İşte fırsatın, hadi harekete geç."
Bunları söylerken gözleri ve sesi o kadar kısıktı ki..
"Sh-Shawn.."
Ağzımdan başka hiç bir söz çıkmadı.
"Ben sana göstereyim." dedi ve sırtım bir anda Bayan Niccilo'nun masasının yüzeyiyle bütünleşti.
"S-Shawn.."
Onun karşısında ağzımdan çıkan tek şey kekelenerek fısıltıyla çıkan ismi oluyor.
Belimdeki eli hala oradaydı, belim ve masa arasında. Diğer eli boynuma uğrayarak göğüslerime kadar geldi. Her hareketinde suratıma çarpan misk ile ağırlaştırılmış kavun kokusunun baştan çıkarıcılığı, kesinlikle ellerinin baştan çıkarıcılığıyla kapışırdı.
Eli yavaşca tişörtümün bitim yerinden sıyırarak göbeğime doğru ilerlerken, göğsüm aldığım kesik kesik nefesle inip kalkıyordu. Tişörtüm tam çamaşırıma kadar sıyrıldıktan sonra yavaş bir şekilde üzerime eğilip dudaklarını dudaklarıma sürtmeye başladı, ama lanet olasıca herif beni öpmüyordu. Saniyelik bir hareketle geri çekilip tişörtünü çıkardıktan sonra gene aynı pozisyona döndü. İki eliyle dizlerimi aralayıp bana daha çok yanaştı. (media)
"Bir tek neyini seviyorum biliyor musun?" diye fısıldadı uzaklaşmadan suratıma doğru.
Gözlerim hala kapalı ve derin derin nefes alıp verir bir biçimde, cevabı deli gibi merak ederek:
"Neyimi?" diye sordum aynı fısıltıyla.
"Benim için buralarda bir yerlerdesin."

SCHOOL HALLWAYSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin