chapter five

215 30 22
                                    

Gecikmeden dolayı çok çok üzgünüm. Yazmak için bir türlü ilham bulamadım. Beni anlayacağınızı biliyorum. Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. Keyifli okumalar.

-

Six Flags Over Georgia, hayatımda gördüğüm en büyük lunapark olabilirdi. Bu yaşıma kadar çok lunaparka gitmiş, birçok alete binmiştim ancak bu devasa lunaparkla henüz karşılaşmamıştım. Akşam güneşi gücünü kaybetmek üzereyken her bir köşe insan kaynıyordu, burası bir hâyli popüler olmalıydı.

Lunaparka gelmek için iki arabaya ayrılmıştık. Walton'lar ailecek kendi aile arabalarıyla gelirken bizde Pierre'in büyük arabalarından birine binmiştik. Elbette Jessica'nın istediği üzerine Riley'de bizimle gelmişti. O huysuz cadının ilk başta bu teklifi reddedeceğini düşünmüştüm ama kabul etmişti. Muhtemelen taşınırken sarf ettiği yorgunluğunu eğlenerek üzerinden atmak istiyordu.

Şimdi ise hepimiz -hepimiz dediğim on iki kişiydik- lunaparkın girişinde toplanmış, ne yapacağımıza karar veriyorduk. Jessica ve Bianca ilk önce bir şeyler atıştırmaya gitmemiz gerektiğini savunurken erkekler sessiz, biz kızlar ise hemen aletlere binmeyi istiyorduk.

En sonunda bir karara vardığımızda Pierre ve Jessica'nın kocası Dj Walton sosisli sandviç almak için yanımızdan ayrılmışlardı. Açıkçası Dj Walton'dan birazcık ürkmüştüm. İri yarı, kaslı ve korkutucu bir adama benziyordu. Zaten internetten gördüğüm kadarıyla boks antrenörüydü.

Elimdeki lunaparkın haritasını incelerken sağ dizime oturmuş, sırtını göğsüme yaslamış olan Kevin'a gösterdim haritadaki yazıları. "Bak Kevin, çocukların alanı burada."

Gözlerini devirerek hafifçe bacaklarını salladı. "Ne yapayım ben çocukların alanını Mira?" diye homurdandığında kendimi tutamayarak kıkırdadım. Oturduğum bankta aynı zamanda Jayla, Anaïs ve Bianca da oturduğu için biraz sıkışmıştık.

"Ne mi yapacaksın? Elbette sen ve Daelo orada eğleneceksiniz." diyerek saçlarını karıştırdım. Oflayarak elimi ittirdiğinde tekrar kıkırdadım. "Niye böyle davranıyorsun bebeğim? Buraya eğlenmeye gelmedik mi?"

"Ben hız trenine binmek istiyorum!" Yeğenim inatlaşmaya başladığında gözlerimi devirerek haritayı Anaïs'in eline tutuşturarak telefonumu çıkardım. Gerçekten Kevin'ın inatlaşması çekilmezdi!

"Gülümse bakayım!" Snapchat uygulamasından kamerayı açıp beni ve kucağımdaki Kevin'ı çektiğimde hemen sırıtarak poz verdi. Gülerek fotoğrafı kaydettikten sonra bir de Snap attım.

"Snapchat mi kullanıyorsun?" diye sordu bankın en sol köşesinde oturan Jayla. Başımı salladığımda kendi telefonunu çıkardı. "Kullanıcı adını ver o hâlde." Dediğini sorgulamadan kullanıcı adımı söylediğimde elini kaldıran Javon "Ben de ekliyorum!" diyerek telefonuna gömülmüştü.

"Aman," diye söylendi Riley. Sırtını sokak lambasına dayamış bir şekilde telefonunu kurcalıyordu. "Ekleyince ne oluyor sanki?" Javon onu yan bir bakış attığında Riley de ona aynı bakışları göndermekten çekinmemişti.

Telefonuma düşen bildirimlerle başımı ekrana çevirdim. Snapchat'den beni ekleyen üç kişi. Biri Jayla, biri Javon ve biri de... Jaden? Başımı kaldırarak ona baktığımda göz göze geldik. Tek kaşımı havaya kaldırdığımda omuz silkerek geri telefonuna döndü.

Herneyse... Üçüsünü de geri ekleyerek telefonu kapattığımda elindeki sosisli sandviçlerle bize doğru ilerleyen Dj ve Pierre'i gördüm. Peçetelere sarılı sosisli sandviçimi Bay Walton bana uzattığında ufak bir teşekkür mırıldanıp elinden aldım.

Histoire D'amour | Jaden Walton Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin