Güneşin yüzüme süzülmesiyle gözlerimi açtım. Bugün dershane yok, sonunda biraz dinlenicem. Saat 13 e kadar full sosyal medyada takıldım. Aklıma sürekli İvan geliyordu. Daha doğrusu aklımdan bir türlü çıkmıyordu. Her anımda o varmış gibi hissediyordum. Annem Fevziyi öğlen uykusuna yatırdı ve benden sınav kağıtlarını okumamı istedi, zaten test olduğu için kolay okuyabilirdim. Ama beni bir konuda çok ciddi uyardı. 10/C sınıfından bir çocuk, adı Alan. Türkmen kökenliymiş sanırım. Onun öğrencisi olmadığını o yüzden sınav kağıdının okunmaması gerektiğini söyledi. "Merak etme anne bende o iş" diyerek gittim. Eee sınav kağıtlarının hepsi okunmuş, ah pardon 11. sınjflardan bi şube kalmış. Okumaya başladım, o sınıf bittikten sonra aralarda okunmamış kağıt var mı diye kontrol ederken bi dosyanın en üstünden bi kağıt okunmamıştı. Anne hepsini okudun bi bunu mu görmedin, yok artıkk!
Hemen okudum o kağıdı da. Çocuk 40 almıştı. Sövdüm, saydım kim lan bu geri kafalı eşek diyip adına baktım. Alan yazıyordu. Allah allah, yok canım, hayır hayır, olamaz yaaa...
Hangi sınıfta olduğuna bakayım dedim.
10/C
NE!!!! 10/C Mİ?
O sırada gözüm götüme girdi evet. Annem çok sıkı tembih etmişti ama okumuştum. Herhalde annem bunu öğrenince beni zincirlikuyu mezarlığına uğurlar. Yok ya o kadar da değil ben onun kızıyım kıyamaz bana.
Akşam Defne'ye bu olayı anlattım, 'imha et o kağıdı' dedi. Ama anlaşılır, off nasıl yapıcam. En son aklıma yedek sınav kağıtlarından birine Alan'ın yaptığı şekilde soruları çözmek geldi. Hazır misafir de var çok rahat yapar sonra da Alan'ın orijinal kağıdını imha ederdim. Plan güzeldi, işlerdi evet ama 3 gündür aşk acısı çekmekten kağıtları düzeltmeyi unutmuştum. Yine mağlum şarkıyı açıp ağlıyordum. Okula gittiğinde annem öğrenicek ve acaba kaç şiddetinde deprem olucaktı hayatımda....