Selam. Biz geldikk! ᥫ᭡
Keyifli okumalar dilerim ᥫ᭡
∘₊✧──────✧₊∘
Küçüklüğümden itibaren altın çocuktum.
Babam sürümüzün alfasının en yakın komutanı, annem ise sürünün kadınlarının lideri konumundaydı. Ben mükemmel çocuk olmak zorundaydım. Babam bunu benden istemese de annem mükemmeliyetçi bir kadındı. Babamın evde olmadığı her an annemin iğneleyici sözleri, yargılayan bakışları üzerimdeydi. Ve babam benim çocukluğumda neredeyse hiç evde olmazdı.
Her bir kurt yavrusu on yaşına bastığı andan itibaren okula verilir, orada temel bilgiler öğretilirdi. Yaklaşık on yıl boyunca çocuklara verebilecekleri bilgi eğitiminin en iyisini vermeye çalışırlar ve bu süreçte yeni yeni dönüşüme alışmaya çalışan kurt yavrularını bu duruma alıştırmaya başlarlardı. Kurt yavruları artık birer genç olduklarında, yirmi yaşlarına bastıklarında ise askeri eğitime verilir ve reşitliğe ulaşıncaya kadar yani beş yıl boyunca kendilerini savunmayı, nasıl saldıracaklarını, sürü halinde savunma ve saldırı tekniklerini ve bir savaş halinde nasıl davranacaklarını detaylı bir şekilde öğrenerek mezun olurlardı. Mezun olan kurtlar hayata tam olarak hazırlanmış bir şekilde tam donanımlı olarak çıkarlardı.
İşte ben de bu eğitimler sırasında daima döneminin birincisi olandım. Ne bilgi eğitiminde ne de askeri eğitimde hiç bir şekilde geride kalmamıştım. Mezuniyetim yaklaştığında ise her yanımdan iş teklifleri gelmeye başlamıştı. Sadece kendi kasabamız içinde değil, diğer kurt sürülerinden gelen tekliflerde vardı.
Ve ben uzun süredir koruduğum bu altın çocuk imajının artık solmaya başladığını hissediyordum. Elimdeki bu karta bakarken ise yakın bir zamanda tamamen yok olacagının farkındaydım.
Kahinlerin son beş yıl boyunca bana hiçbir şekilde ulaşmamasıyla büyük bir rahatlığa kapılmıştım. Anlaşmadan sonraki bir yıl çok tedirgindim. Her an bir yerden gelecek bir mektubu veya bir cesedi bekliyor, geceleri gözlerime uyku girmiyordu. Etrafımdaki insanlar ise annemin kaybolması ve uğradığımız bu saldırının bende kötü bir etki bıraktığını zannediyordu. Bu dönemi atlatmamı sağlayan kişi ise Axel olmuştu.
Babam kendi mühürlüsünü annemi kaybettiğinde büyük bir çöküşe girmişti. Beni düşünmek bir yana kendi halini bile unutmuştu. Her yanda annemi arıyordu ve eve girdiği yoktu. O dönemlerde dışarı çıktığım esnada Axel'le yolda karşılaşmış ve ona mühürlenmiştim.
Mühürlenme, iki kurdun reşitlik yaşını geçirdikten sonra birbirlerini görerek kurt formuna geçmeleri ve alınlarını birbirlerine dayamalarıyla gerçekleşiyordu. Bu kaderlerimizin birleştiğini gösteren bir hareketti.
Mühürlenmemizin arkasından Axel asla yanımdan ayrılmamıştı. Benim duygularımın küçük bir kısmını hissedebiliyordu. Bu mühürlenmenin kurtlara kattığı bir faydaydı. Ve Axel çok küçük bir kısmına şahit olmasına rağmen çok büyük bir acı çektiğimin farkındaydı. Geceleri benimle kalmış ve bu dönemi atlatmama yardımcı olmuştu. O olmasaydı atlatamayacağımı biliyordum.
Kağıda dalıp gittiğimin farkına vararak kafamı iki yana salladığımda eve doğru bir adım attım. Fakat o esnada arkamdan gelen ses beni yerime çivilerken gözlerim korkuyla büyüdü.
"Elina?" diyen yorgun ses babama aitti. "Ne yapıyorsun orada?"
Kartı hızlıca çantama atarken elimi kabanımın ceplerine soktum ve arkama döndüm. Bakışlarımı babamın açık kahverengi gözlerine diktim. "Baba senin ne işin var asıl burada?" dedim üzerini incelerken. Üzerinde kırış kırış olmuş bir askeri üniforma vardı. Benimkiyle aynı tona sahip saçları dağılmış kemerli burnunun ucu ise kızarmıştı. Tekrar gözlerine baktım. "Senin izin günün değil miydi? Neden karargaha gittin?"