Selamm! Biz geldik ᥫ᭡
Keyifli okumalar dilerim ᥫ᭡ yorumlarınızı kahkahalar atarak okuyorum.
∘₊✧──────✧₊∘
Hayatımı bir ipin üzerinde yaşayarak geçirmiştim.
Bir tarafta babamın yumuşaklığı, bir tarafta ise annemin sertliği vardı. Bu büyüdüğümde de artık çocukken olduğu gibi hayatım annemin pençeleri arasında değilken dahi böyle olmuştu. Kendi içimde yarışmaya başlamıştım.
Mükemmelliyetçilik ve anlayış arasında.
Uzun bir süre mükemmeliyetçilik duygum kazanmıştı. Çok uzun bir süre, annemin ölümüne kadar. Annemin ölümüyle ruhumun özgürleştiğini hissetmiş, kendime karşı anlayışlı olmaya başlamıştım.
Fakat şimdi karşımdaki bu gözlere bakarken anlayış duygusu kayboluyor, mükemmeliyetçi kişiliğim, bu hataya nasıl düştüğümü sorgulayarak beni kendi zihnimde suçlu çıkartıyordu.
"Bir daha sormayacağım," dedim sert bir ifadeyle, elimdeki iki kısa kılıcı kaldırarak. "Kimsiniz?"
O ise alaylı bir ifadeyle benim yüzümdeki sert hali süzdü ve tek kaşını kaldırdı. "Sen kendini tanıtmayacak mısın yani?"
Öfkeyle hırladım.
Kahverengi gözler bununla beraber ciddileşirken gözlerimin parlaklığından kontrolümü kaybedebileceğimi anladığını biliyordum. Bu sebeple beni daha fazla zorlamayamayacağını o da biliyor olmalıydı.
Tahmin ettiğim gibi oldu. "Pekâlâ..." dedi bıkkınca bir nefes verirken. "Pekâlâ Elina, istediğin gibi olsun."
İsmimi biliyorsa neden soruyordu ki?
Ardından yanımdan rahatça gecerek arkamdaki masanın etrafındaki sandalyelerden birini çekip rahatça oturduğunda, bir an rahatlığından dolayı şokla kalakaldım ve ona döndüğümde, "Oturmaz mısın?" diye sordu yüzüne masum bir ifade kondurarak. O kurnaz yüz hatlarına sahipken masum gözükemeyeceğini bilmiyor gibiydi.
"Dinliyorum," dedim ters ters. Bu sırada odanın içindeki izleyicilerimizin farkına vardım. Hepsinin bakışları üzerimizdeyken odada bulunan genç kadınla göz göze geldim. O rahatsızca bir bakış atarken az önce oturduğu sandalyesini çekip onun gibi sandalyeye oturdu. Onun bu hareketiyle diğerleri de az önceki yerlerine yerleşirken siyahi adam simsiyah uzun saçlarından elini geçirirken bu sefer yatağa yatmak yerine bağdaş kurarak bizi parlak ve açık renk mavi gözleriyle düz bakışlarla izlemeye başlamıştı.
Bakışlarımı ondan ayırırken gözlerimi tekrar Damian'a diktim. Çenesini kaldırarak bana baktığında ise kaşlarımı havalandırarak cevap istediğimi belirttim.
Gülümsedi. "Yaptığın anlaşmayı Kahinlerden satın aldık."
Bu ihtimali beklediğimden dolayı gözlerimi sinirle yumarken diğerlerinin yüzümü izlediğini bilerek olabildiğince duygularımı yüzümden kazıdım. Kahinlerle anlaşma yapmak bu yüzden tehlikeliydi. Çünkü yaptığımız anlaşmayı diledikleri şekilde kullanabilecekleri gibi diledikleri kişiye de satma hakları vardı.
Gözlerimi açtığımda tekrar onun kahverengi gözleriyle karşılaştım. "Ve benden ne istiyorsunuz?" diye sordum.
Bir an gözleri üzerimi dolaştığında tam ağzımı açmış sinirle konuşacaktım ki, "Oturmaz mısın Elina," diye sordu tekrar isminin üzerine bastırarak. Eliyle boş olan sandalyeyi işaret etti. "Lütfen," derken ise başını sağ omzuna doğru eğmiş, yüzümü inceliyordu.