İlk Görev

9 0 5
                                    

Yüzyıllardır insanlar ve şeytan arasında bir savaş olduğu düşünülür.bu doğru insanlar ve şeytan her ne kadar iyi anlaşsa da söz gelimi birbirinden nefret eden iki ezeli düşmandırda.ama şeytanın tek düşmanı insan değildir. Tanrının yarattığı,onun vadettiği görevleri yerine getirmek için yaratılan melekler ile de düşmandır şeytan.melekler insanları korumak kollamak ve doğru yola yönlendirmek için vazifelendirilmiştir.şeytan ise kendine sorun çıkaracak hiçbir varlığı istemez,saymaz.bu peygamberler döneminden beridir böyle gelmiş böyle gitmektedir.şeytan en çok kime kötülük yapmaktan zevk alır biliyor musunuz?
vakti yaklaşmış yaşamdan vazgeçecek olan ademoğlundan.çünkü onlar şeytan için kazançtır.Tanrı da bu vaziyetten dolayı kullarını öteki hayatta en azından doğru yola varmalarına sağlamak için onlara gözetici melekleri vazifelendirmiştir.Andraos ta bu vazifeli bir gözetici melektir.ve ilk görevini bu gün üstleniyor.
.....
selvi:
-neden yemiyorsun?
davut:
-iştahı yoktur belki de zorlama benim kızımı
ilayda daha çok sinirlenmiş bir şekilde anne ve babasına bakar
-ya siz nasıl bu kadar sakin kalıp hiçbirşey olmamış gibi davranıyorsunuz.şu yaptıklarınızın hiçbir mantıklı açıklaması yok farkında mısınız?
selvi:
-ilayda yeter! bizimle böyle konuşamazsın.bu evde yaşadığın sürece bizim yaptığımız herşeye saygı duymak zorundasın.
ilayda:
-saygımı? Eve kimin olduğu belli olmayan bir çocuk getirdiniz ve Bodrum katında bi odaya hapsettiniz yaklaşık 6 aydır orada.kimsesiz olduğunu sahip çıktığınızı söylediniz inandım ama bu yaptıklarınız hiç normal değil.çocuğu odada ayakları zincirlenmiş şekilde gördüm odadan çıkmasına izin vermiyorsunuz .ve ona sürekli oğlum diyiyorsunuz.o sizin çocuğunuz değil! Amacınız ne?
davut:
-ilayda annen haklı seni karşımıza alıp konuşmak hataydı.defalarca anlattım o çocuk çok hiperaktif sorunları var kendine zarar vermesinden korkuyoruz özel ilgi gerektiriyor bu yöntemde geçici olarak bulduğumuz bir çözüm sadece...
İlayda:
-ne çözümü? Neden bahsediyorsunuz siz.yaptığınız resmen işkence çocuk her akşam ağlıyor annesini istiyor belli
selvi:
-ben her gece gidiyorum ya
ilayda:
-ama sen onun annesi değilsin!
davut:
-yeter! Hemen odana ve seni bir kez daha uyarıyorum sakın bu gördüklerini kimseye anlatma söylediğim gibi bu çocuğun özel ilgiye ihtiyacı var eğer sen ona iyi bakmadığımızı birine söylersen ki bu senin düşüncen koruma hizmetlileri tarafından alınır ve yetimhaneye verilir.orada durumu daha da kötüleşir dediğim gibi bu çocuğun özel ilgiye ihtiyacı var.bu ilgilide ancak bizim gibi bir aile...
ilayda:
-bizim gibi bir aile öyle mi.ne yapıyorsunuz anlamıyorum ama umarım dediğiniz gibi iyi niyetli birşeydir çünkü aksini hissettiğim zaman bu sırrınızı öğrenmeyen kalmaz kendi ellerimle polisi ararım.bu çocuk eğer daha da kötüleşirse demeki tedaviniz işe yaramıyor baba.işte o zaman görüşürüz.
ilayda odasına çıkar ama bu yaptığı için içi hiç rahat değildir.zaten son zamanlarda onu sürekli seven şefkatini her zaman içinin en derinliklerinde hissettiği anne ve babasını tanıyamıyordur.sanki son zamanlarda gizli gizli işler çeviriyor ve beklemediği şekilde cahilce gaddarca planlarına şahit oluyordu.ama ne olursa olsun annesi hemşire babası da doktordu.bildikleri Birşey vardır diye düşünüyordu yada öyle ümit ediyordu.artık beklemekten başka çare kalmadı hem çocuğa üzülüyor hemde anne ve babasına inanmak istiyordur. Bu yüzden artık beklemekten başka çaresi kalmamıştır.
odada yalnız başına uyurken birden bir sesle uykusundan sıçrayıverdi.heryer çok karanlıktır hemen eline telefonunu aldı flaşını açtı.bu gelen bir ağlama sesiydi.bir çocuk ağlıyordu aynı zamanda yardım edin şeklinde belli belirsiz cümleler kuruyordu.çocuğun ne dediğini anlayabilmek için sesin yakınına gitmek istedi.karanlıkta flaşın aydınlattığı loş ışık ile ilerlemeye başladı.ses Bodrum katından geliyordu.tam oraya doğru yönelecekken karşısında yemek masasında yemek yiyip gülüşken anne ve babasını gördü.kendi aralarında bir meseleyi tartışıyorlardı
selvi:
-tamda hayal ettiğim gibi bir çocuk bizim ailemize layık.
Davut:
-öyle.ilayda'yı gördün mü nasılda kardeşi için endişelendi.çok iyi anlaşacaklar öyle hissediyorum.
selvi:
-evet. Aa bak gelmiş. İlayda kızım neden uzak duruyorsun gel bak bizde sizden bahsediyorduk.
ilayda tam onlara doğru yürüyecekken ayağını bir el tuttu.korkuyla aşağıya baktığında tutan elin eve getirdikleri ateş olduğunu fark etti ayakları bodrum katından uzanan bir zincirler bağlıydı yetişebildiği kadarda yerde uzanmış elini uzatıp onun bacağını tutuyordu.tam o dehşetteyken arkadan birinin nefesini hissetti o kişi ona Birşey fısıldadı
-"eyyid saeid"
"linafsik saeid"
ilayda çığlıklar içinde uyandı.kan ter içinde kalmıştı gördüğü rüya şu ana kadar gördüğü en kötü rüyaydı hatta kabustu.
ama sadece bir kabus olamazdı.bir mesaj veriyordu normal bir rüya gibi değildi sanki.eline hemen laptopunu aldı ve adamın söylediği şeyleri araştırdı.
söylediklerinin anlamlarını görünce dehşte düştü.
-devam et. Yardım et
kendin için ona yardım et...

Hayal Çocuk "Varoluş"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin