Sabah kavgaya benzeyen seslerin arasında uyandım fakat gözümü açmadım. Oturma odasındaki koltukta yan bir şekilde yatıyordum.
''Ayda!'' dedi Aden kısık bir hırlamayla. ''Bağırmasana, Siyam yorgun olmalı.''
''Bana ne? Yorgunsa yorgun. Siz bensiz gece buraya gelip bir şeyler kaynatmışsınız. Hah! İhanete uğradım resmen!''
Aden homurdanarak Ayda'yı susturmaya çalışıyordu. Ayda en masumumuzdu. Biz öz olmayan üç kardeştik. Öz olmasa da biz kardeştik. Ayda en masum ve en çocuk ruhlu olandı. Aden en olgun ve en pratik olandı. Ben ise, onların anlattığına göre en agresif ve en zeki olandım.
--------
Bu homurdanmalar susacak gibi değildi. En sonunda yüzümü kapattığım kollarımı aşağı indirip hafifçe gözlerimi araladım.
Aden ellerini saçına geçirip nefesini verdikten sonra konuşmaya başladı.
''Al işte, salak. Uyandırdın kızı.''
''Ben mi uyandırdım? Aynen kardeşim ben de Fenerbahçeli Messi'yim zaten. Ayrıca sensin salak.''
''Ayda sus.''
''Niye ben susuyorum? Sen sus.''
Eğer ben araya girmezsem onlar kısır döngüye girecekti. O yüzden koltukta sırtı üstü dönüp konuştum.
''Ne oluyor lan?''
İkisi de aynı anda konuşmaya başladı. Yeni uyandığım için anlayamıyordum tabii. Odama gitmek için ayağa kalkıp başımdan savuşturmaya çalıştım.
''Öyle mi olmuş, tamam. Aynen evet evet.''
Hızlı adımlarla kendi odama ilerledim ve kendimi içeriye attım. Girdiğim gibi de kapıyı kapattım.
Giyinme odasına girip üstüme kahve rengi bir sweatshirt, altıma da bol bir gri eşofman giyip odamdan çıktım. Lavaboya doğru ilerlerken Aden ve Ayda'nın kahkaha seslerini duydum. Şaka mı bu? Daha demin birbirlerine bağırıyorlardı.
Yüzümü yıkayıp mutfağa girdim ve ikisini kahvaltı hazırlarken gördüm.
''Selam.'' diyerek tezgaha yaslandım.
''Günaydın!'' dediler aynı anda.
''Var mı yapılacak bir şey?''
''Yok, yok. Sen içeri gir otur biz hazırlarız.'' diye aceleyle konuştu Aden.
Ben de omzumu silkip ''Öyle olsun.'' dedim ve mutfaktan çıktım.
--------
Bacaklarımı kendime çekip koltukta telefonumla uğraşmaya başladım. Ve o sırada ise telefonum çaldı. Ekranda 'Miraç Atalar' ismini, yani sağ kolumun ismini görünce bekletmeden bahçeye çıkıp aramayı yanıtladım.
''Patron?''
''Evet Miraç.''
''Adamın adını da evini de bulduk patron. Adı Ömer Kozoğlu. Evi ise bizim deponun üç sokak gerisinde.''
''Sen bayağı ciddisin?''
''Evet patron. Sonunda bulduk.''
''Çocuklara haber ver, bu akşam saat 22.00'de depoda olun. Baskına gideceğiz.''
''Tamam patron.''
Ömer Kozoğlu bölgemizdeki en büyük mafyanın sağ koluydu. Ve işin garibi, bu mafyayı daha önce hiçbir yerde görmedik. Görmememize rağmen büyük mafya 'Altuğ Dumanlı' beni yakından tanıyan bir isim.
Planımla o adamı zirvesinden düşüreceğim.
Selaaaammmmm!! Altuğ Dumanlı kim olacak sizce?? Bölüm atamadığım için üzgünüm :(
Bu aralar biraz meşguldüm. Ama yeni bölümlerimiz gelmeye devam edecek. Bu arada rol modellerimiz olacak mı bilmiyorum ama bulmaya çalışıyorum.
Lütfen yorum yapıp bana düşüncelerinizden bahsedin. Tüm yorumları dikkate alacağım.
Sizi seviyorumm^33
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Leke
General FictionSiyam Karan'ın hayatı harabe oldu, harabe edildi. Siyam sevmeyi unuttu, görmeyi unuttu, anlamayı unuttu. Siyam Karan'ın mutluluğu elinden alındı. İntikamın Lekesi onu kolları arasına aldı. Ayaz Beşir Siyam'ın lekelerini temizlemeye, yaralarını sarm...