Kayalıkların arkasından çıktım ve arkadan ona doğru ilerlemeye başladım. Yanına varınca direkt gömleğinin yakasını inceleyecektim. Altuğ Dumanlı'nın adamlarının takım elbiselerinde yada gömlek yakalarında maça içine çizilmiş bir hilal simgesi bulunuyordu. Eğer o işareti göremezsem işin içinde bir olay daha çıkmış oluyordu.
Adımlarımı biraz daha hızlandırıp belimdeki silahı çıkardım. Adamın tam arkasına geçip silahı ensesine dayadım fakat kılı bile kıpırdamadı. Gömleğinin yakasında gözlerimi gezdirdim, ve o işareti göremedim.
''Kahretsin.'' dedim yavaşça. Artık çok geçti.
Adam hızlı bir savunma uygulayıp ters kelepçe yaptı ve dizlerimin üstüne çökmemi sağladı. Hem ben hem o hareketsiz kaldık. Eğer Miraç'a işaret vermezsem gelmeyecekti, ben de bilerek işaret vermedim.
''Kimsin sen!'' dedim kurtulmak için hamleler yaparken.
''Doğu ben. Memnun olmuşa benzemiyorsun?'' dedi sakince.
Bir hamle daha yapıp ters kelepçeden kurtuldum ve kolumu boğazına yaslayıp kollarını kilitledim.
''Memnun olmadım zaten. Neden buradasın?''
''Ömer Kozoğlu denen şerefsizi ve patronunu öldürmek için buradayım.'' dedi aynı sakinlikle. Lafını bitirdikten sonra kollarımdan kurtulup geri çekildi.
''Ben varken sana düşmez o iş.''
''Ha?'' dediğimi küçümseyerek değil gerçekten şaşırarak karşıladı
Daha sonrada durmadan devam etti.
''Ömer Kozoğlu'nu öldürmeye mi geldin sen?''
''Ne bekliyordun?''
''Ciddi misin?''
''Yok o şerefsizin başını okşamaya geldim seninle geyik geçiyorum şuan.''
''Şakacı şey seni.'' dedi göz devirip.
''Yürü girelim o zaman içeri.'' dedim.
''Kardeşlerimi bekliyorum.'' dedi ve bir kaç saniye sonra arkadan iki adam daha geldi yanımıza. Daha masum tipli olan konuşmaya başladı.
''Ooo, Doğu bey! Kapıyor musun kızı?''
Direkt olarak ona döndüm ve ellerini kaldırdı.
''Aman bir şey demedik.'' Yanındaki daha gelişmiş duruyordu ona da döndüm ve hemen selam verir şekilde elini kaldırdı.
''Ayaz ben. Bu da Barçın'' dedi daha demin konuşanı gösterip. Başımı onaylar şekilde kaldırıp indirdim ve silahımı belime sıkıştırdım.
''Siyam.''
''Ee, hadi giriyor muyuz'' deyip bana baktı Doğu.
''Girelim.'' dedim ve Miraç'a ıslık çaldım.
Hepsi arkadan çıktılar ve ellerini önlerinde bağlayıp duruşlarını düzelttiler. Miraç ise her zamanki gibi en öne geçti.
''Arabaları öne getirip bekleyin.''
Hepsi aynı anda ''Emredersin patron.'' dedi ve arabalara ilerlemeye başladılar.
''Havalı hareketti.'' dedi Ayaz. Cevap vermeden Doğu'nun arkasından kapıya ilerledim.
Kapıyı açtı ve içerde eli, ayakları ve ağzı bağlanmış, bir posta da dövülmüş Ömer Kozoğlu'nu gördüm.
''Benim depoya götürelim.'' dedim hemen.
''Yalnız mı yaşıyorsun?'' dedi Doğu.
''Öz olmayan 2 kız kardeşim var. Benim bir suçlu olduğumu bilmiyorlar.''
''Onun deposuna götürelim.'' dedi Ayaz.
''Adamlarına söyle öyleyse. Alsınlar bunu buradan.'' deyip bize doğru çevirdi bakışlarını Doğu.
''Kardeşlerine de söylersin onlarla da tanışırız işleri beraber yaparız. Saklayamayız fazla.''
''Tanışırsınız.'' dedim dışardaki adamlarıma işaret vererek.
''Onlarla olan tanışmamız seninle olan tanışmamıza benzemesin.'' dedi sırıtarak.
Ona yaklaştım ve kafamı yana yatırarak sakince konuşmaya başladım.
''Daha önce biri seni öldürmeye çalıştı mı Doğu?''
''Yok, kimse cesaret edemez ona.''
''İnan çevrendeki en cesur insan benim. Ayağını denk al.''
''Boşuna uğraşma Doğu bu kız tam benlik.'' diyerek öne çıktı Ayaz.
''Belki de senlik değil senindir o kız.'' dedim ve evden çıktım.
Okullar açıldığı için ve rol model arayışında olduğum için bölüm yine geç geldi ve kısa oldu kusura bakmayın :( Ama işler şimdiden gelişmeye başladıııı :D Ters köşesi çok olan bir kitap olacak bu kitap. Eğer rol modeller hakkında fikriniz varsa yorum olarak yazabilirsiniz. ^33
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Leke
Fiksi UmumSiyam Karan'ın hayatı harabe oldu, harabe edildi. Siyam sevmeyi unuttu, görmeyi unuttu, anlamayı unuttu. Siyam Karan'ın mutluluğu elinden alındı. İntikamın Lekesi onu kolları arasına aldı. Ayaz Beşir Siyam'ın lekelerini temizlemeye, yaralarını sarm...