omzuma dokunan küçük el yüzünden uyandım. o kadar çok uyumuşum ki hava kararmış amk
karşımda jisung gözleri dolu bir şekilde bana bakıyordu. onu böyle görmeye dayanamıyordum ama yapabileceğim bir şey yoktu.
"chan hyung seni odasına çağırıyor"
sıctık
gözlerimi ovuşturarak ayağa kalktım. utku sersemliğiyle dengem bozulmuştu. yatağa geri oturdum. yatmadan önce tişörtümü çıkardığım tamamen aklımdan çıkmıştı
jisung elinin tersini yara izimde, oradan da karın kaslarımda gezdirdi. gözlerini ayırmadan konuşmaya devam etti
"hadi git, bekletme chanı. sana kızgın benim yüzümden zaten"
kendini kötü hissediyordu, önce chan'la konuşmam lazımdı, sonra da onu teselli ederdim
"ben gidip geliyorum o zaman"
odama girdiğimde çıkarıp bir yerlere fırlattığım tişörtümü geri giydim ve çıktım odadan
hyungun odasının önüne geldiğimde kapıyı çalıp içeri girdim. yüzünde hiç görmediğim bir ifade vardı
"içeri gir minho."
sesi düşündüğümden sertti. kesin jisung için kızacaktı bana. haklıydı. seans icin jisung ne yaşarsa onun da haberi oluyordu ve ben de çok normal şeyler yapmış değildim
sesimi çıkarmadan koltuklardan birine oturdum. ellerimi kucağımda birleştirdim ve uslu bir çocuk gibi onu dinlemeye başladım
"lee minho. sen ne yaptığının farkında mısın?"
başımı biraz daha öne eğdim. ne dese haklıydı
"jisung'u buraya hastalığının önüne geçmek için getirdik, sen işleri kötüleştiriyorsun!" yumruğunu sertçe masaya vurdu
"jisung için bir umut ışığı var önümüzde, öbür hastalar gibi değil o. azcık götünü kıssan çocuk sağ salim kurtulacak şu hastaneden. sen zorlaştırıyorsun minho! böyle giderse jisung çok yakında hastalığa yakalancak, ve en kötüsü bunun bir tedavisi ne kadar zor biliyor musun! maliyeti geçtim, o ilaçlar dayanıksız bedenini mahvedecek. sense hala kendi derdine düşmüşsün, hiç mi merhamet etmiyorsun onu seven insanlara ve en önemlisi ona!"
söyledikleriyle iyice dibe batmıştım. ne kadar iğrenç bir insanım ben, kendi isteklerim için onun hayatını mahvedecektim cidden. belki ileride mükemmel bir geleceği olacaktı, meslek sahibi olacaktı, evlencekti, çocuk sahibi olacaktı... bu ne kadar bana acı verse de
"bundan sonra jisung'un isteği dışında hiçbir şey yapmayacaksın minho. ona sormadan hareket etmeyeceksin. evet hayatını bir süreliğine kısıtlamak zorundasın ama onun sorununu çözdükten sonra özgürsün"
onun için hayatımı ömür boyu bile kısıtlarım, bu sorun değil ki?
"tamam, artık git, söylediklerimi de sakın aklından çıkarma minho"
kafamı sallayarak çıktım odasından. gözyaşlarımı tutamıyordum artık. çok büyük bir labirentin içindeydim. yolumu kaybetmiştim artık.
en nefret ettiğim şeyle sınanıyorum şuan; sabırla. hem de en sevdiğim insanla birlikte..
göz yaşlarımı tamamen silmeye çalışarak odama geri döndüm. jisung hala yatağımın üstünde oturmuş öylece duruyordu. yıkılmış gözüküyordu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mental hospital | minsung
Fanfictionakıl hastası Han Jisung ve hastanede çalışan Lee Minho