siren sesleri, minho'nun ve benim sedyeye alınmamız, ayrı iki ambulansa binmemiz, chan'ın benim yanıma seungmin'in minho'nun yanına gitmesi, hastaneye varmamız, minho'nun ameliyata alınması, bana sakinleştirici takılması...
gerçeklik dışındayım sanki, kabullenemiyorum, olmuyor. ne kadar uğraşsam da olmuyor
"o gitti jisung, bir daha da geri gelmeyecek"
kafamdaki sesler gitmiyordu bir türlü. bana hep aynı şeyleri fısıldıyorlardı.
o beni bırakamaz. daha birlikte yapacağımız çok şey vardı, birlikte sinemaya gidecektik, ormana gidip kamp yapacaktık, gece gizşice avmede kalacaktık, denize gidip yüzecektik her ne kadar ikimiz de bilmesek de
beni uyuyorum sanıyordu, chan ailemin birazdan geleceğini söyledi başımda
sonra doktor geldi ve konuştu
"hastayı kurtaramadık. başınız sağolsun..."
yalan söyledi değil mi? yalan!
gözlerimi aniden açtım
"hayır, o ölmedi! yaşayacak benim minho'm!"
"jisung lütfen saki-"
kolumdaki serumu çekip çıkardım, acı veya kolumdan deli gibi akan kan umrumda değildi.
koridorda koşmaya başladım ve rastgele gördüğüm birine ameliyathanenin yerini sordum
"koridorun sonundaki oda"
başımı sallayarak koştum, hiç durmadan koştum
sonunda gelmiştim. öylece yatıyordu sedyede. mor dağılmış saçları, uzun kirpikleri, güzel burnu, hafif büzülmüş dudakları... hiç kıpırdamadan yatıyordu
cerrahlardan biri elindeki bıçağı bir yere koydu ve minho'nun başına beyaz bir örtü örttü
bu onu son görüşüm mü oldu şimdi?
zaten akmakta olan göz yaşlarım hızlandı, kendimi en yakınımdaki köşeye attım ve bağıra bağıra ağlamaya başladım
sonrasını bilmiyorum. tek hatırladığım herkesin yaşlı gözlerle beni izlediği ve bir anda kendimi chan'ın kucağında bulmamdı
*****
gözlerimi yeniden açtığımda bomboş tavana bakıyordum
kafamı kaldırarak baktığımda odada kimse yoktu, ama sanki biri beni izliyordu
odada gözlerimi gezdirirken mavi bir şey gördüm
gözlerimi ovuşturarak tekrar baktım. gerçekten de bir şey vardı
mavi bir beden. ama saçları daha çok lila renkli. hatta biraz saydam bir şey. arkasında çok net olmasa da ne varsa gözüküyor
"sen kimsin?!"
gerilmiştim. mavi beden yavaşça bana doğru gelmeye başladı
"jisung, beni tanıyamadın mı yoksa?"
sesi, siması, saçları... onu andırıyordu
onu!
"minho!"
gözlerim dolmaya başladı. ben biliyordum ölmediğini! ben biliyordum beni bırakmayacağını!
"minho! biliyordum!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mental hospital | minsung
Fanficakıl hastası Han Jisung ve hastanede çalışan Lee Minho