Ben tuvalette Yüzümü yıkarken cagatayinda birisiyle konuştuğunu duydum.hemen tuvaletten çıktım ve cagatayin kapının önünde bi adamla konuştuğunu gördüm.çaktırmadan onları dinledim.aralarındaki konuşmanın Özeti bi Adam'ı yok etmek oldugunu duydum.benim onları dinlediğimi fark eden Çağatay hızlı adımlarla Yanıma geldi ve kolumu sıkarak " sen ne yaptığını sanıyorsun ben sana bana karışma demedim mi sen nasıl bizi dinlersin"derken kolumun acısıyla "yeter ya bırak beni artık "dedim ama daha çok sıkarak duvara ittirdi tam o Sırada Bora geldi içeri girdi ve Çağatay'a bi yumruk attı."bırak kızı hemen!!"dedi.bende sıkılmaktan morarmış olan kolumu tuttum. borayı kendime çekip cagatayi bırakmasını söyledim.bora bana sımsıkı sarıldı ve "seni bunla ayni evde yaşatmam esyalarını topla bana gidiyoruz" dedi.o Sırada kapıdaki adam gelip tam boraya vuracaktı ki Çağatay adama eliyle "dur" işareti yaptı ve adam Kapıya doğru gitti.ben eşyalarımı Toplamak icin yukarı çıktım Bora beni dışarıda bekliyordu ama arkamdan Çağatay geldi ve ikimizide onun odasına kilitledi.bana uzunca baktı ve sonunda "bak seni kırmak istemiyorum ufaklık ama haddini aşıyorsun bu duyduklarını eğer tek bir kişiye anlatırsan ölümün yakın ve benden olur"dedi.ben napicagimi bilmeyerek ağlamaya başladım. çok ama çok korkuyordum.ama sonra onun bana hiç birşey yapamayacağını düşündükçe cesaretimi topladım ve ona bi tokat attım.sonra diskoda tanıştığım İtalyan ama 5 yıl Türkiye'de yasamış olan daniel'i aradım. "Alo naber canim, saol bitanem bende iyiyim ben sana şey dicektim hani diskodayken bana "" müsait Olduğun bi gece gel"" Demiştin bu gece nasıl? ,Ha tamam sen adresi whatsapptan atarsın tamam danielcim ,evet korkmuyorum kendimi çok hazır hissediyorum gece beni bekle öptüm bayyy"dedim ve telefonu kapattım biraz da ben Çağatay'a oyun oynamayı hak ettim bence.cagatay bana "bari sapıklıklarını benim Yanımda planlama"dedi bende ona "beni bu odaya kilitlemeseydin bunları duymicaktin"dedim.kendimi yatağa atarak "niye tüm olaylar beni buluyo neden ben neden ya offf "dedim Yanıma cagatay yattı Yanıma kolunu uzatti bende bana sarılmasına izin verdim.ona sarıldığımda onda bi seyler hissediyordum sanki ruhumun bi parçasıydı kalbimin Yarısı hatta belki benim sahibim,hayatimın tamamının ait olduğu tek kisi, bu düşüncelerle boğuşurken beni kendine çekti ve saçlarımla oynamaya başladı bana o kadar yakındıki yıllar önceki annemin sıcaklığını onda hissediyordum ve bu beni ona daha çok bağlıyordu.ağlamaklı bi ses duyuyordum bu cagataydı bana "duru lütfen bırak beni,senin yanında kendime karsi çıkamıyorum beni kendine çekiyorsun,bana gecmisimi hatırlatıyorsun,sana bi şey yapmaktan korkuyorum o kadar masumsun ki sanki dokunsam kırılacaksın gibi geliyor,lütfen bunu asla unutma;bana sakin alışma yoksa sende benim gibi benim karanlığımda kaybolursun " dedi.gözyaşlarım seller gibi aktı tutamadım kendimi zaten tutmakta istemedim.bu cocuk neler yasamıştı ki böyle seyler söylüyordu sanki daha Düne kadar olan ukala egoist gitmişte yerine küçük masum bir Çağatay gelmişti.onun gözyaşlarını sildim ve daha sıkı sarıldım."lütfen kendine bunu yapma duru eğer beni birazcık bile seviyorsan benden uzaklaş,sakın bana aşık olma "dedi.bense "Peki bana bi neden söyle" dedim.oda "çünkü ben seni haketmiyorum duru" dedi.onun kokusunu içime hapsettim.iste şimdi gercekten "aşk"ın Sözlük anlamından ibaret olmadığını anladım.aşk neydi öpüşmek mi yada sarılmak mi ? Hayır!! AŞK birlikteyken hayatın hızını yavaşlatmak, saatleri önemsememek,günleri unutup anı yaşamaktı. düşüncelerimin arasından sıyrılıp uyumuş olan Çağatay'a Kalkıp bir not yazdım.
"Bugünü unutalım ve hayata yeni bi sayfa açalım bulutlar gibi bembeyaz ve tertemiz... Herkes kendi hayatinı yaşıyor ve hiçkimse bunu değiştiremez.sana ve senin hayatına saygı duyuyorum bu yüzden senin kararını uygulayarak senden uzak durucam.Ama bu evde yaşamaya devam edicem.😃
DURU
Bu notu masanın üzerine bıraktım ve Anahtarı bulup kapıyı açtım.kapı biraz zorlanmıştı bunu yapan da boraydı muhtemelen aşağı indiğimde borayı görmedim gitmiş olmalıydı.ustumu değiştirdim ve daniel'in Gönderdiği adrese gittim.bu arada daniel dövmeciydi o Yüzden bana hazır misin diye sordu yani ben bugün doğumgünüm olduğu icin dövme yaptıracaktım.daniel bana ne yaptırmak istediğimi nereye yaptırmak istediğimi sordu bende "One person can change your life (Bir insan hayatinı değiştirebilir.)" yazdırmak istediğimi ve omzuma yaptırmak istediğimi söyledim.bana İtalyan aksanıyla "havika secim bıvavo cok mantıklı" dedi. bende guldum. Dövmeye başlayalı 2-3 dakika olmuştu ki o sırada Çağatay aradı " ahahah bi dakika daniel efendim cagatay".
"duru nerdesin o sesler ne ". " daniel dur cok acıyor iste tam orası evet ahaha Daniel'in yanındayım noldu?". "Ha tamam ben sizi rahatsız etmiyim şey dicektim dogum gunün kutlu olsun" "saol gelince konuşuruz" ne dedi şimdi bu?! Nerden biliyordu ki? Neyse dövmem bittikten sonra deniz kenarına gittim. aslında ortaokulu da burada yani californiada okuduğum icin birçok arkadasım vardı burda niye onları aramıyordum ki bazilarinin numarası bende vardı aslında.AAA unuttum yarın okula gidicem hemen eve donmem lazım.off nasıl unutursun duru ya daha ne giyeceğini bile seçmedin.tabi bendede akil mi kaldı.hemen eve gittim ev çok karanlıktı. birden "happy birthday" sesleri duydum ve ışıklar açıldı ortaokuldaki tüm sınıf Arkadaşlarım ve californiadaki tüm arkadaşlarım buradaydı hepsine teker teker sarıldım ve öptüm.gözlerimle cagatayı aradım ama göremedim. neredeyse hepsi bu sene benimle ayni okula gidecekti.bu yonden cok mutluydum.baya konuştuk hep beraber, sıra hediyelere geldiğinde en sonda bi tane hediye kaldı ama kimin oldugunu bilmiyordum tam o sırada kapı çaldı elimde hediyeyle kapıyı açtım gelen cagataydı."eee hediyeni açmicak misin? " dedi. bende hemen açtım.bu bir albümdü.üstünde "3 Mart Anısına" yazıyordu.içinde tüm Arkadaşlarımın benim hakkındaki düşünceleri yazıyordu ayçanın hatta derin'in bile. en arka sayfalarında ise benim küçüklüğümden itibaren annemle babamla arkadaşlarımla olan fotoğraflarım vardı. Çağatay'ın kucağına atladım ve "seni çok seviyorum iyi ki varsın" dedim.birden herkes alkışlamaya başladı.bende olayı şöyle açıkladım "arkadaşlar biz çagatayla sevgili değiliz lütfen bizi yanlış anlamayın biz abi KARDEŞ gibiyiz " dedim.Ve Çağatay'a göz kırptım.biraz sonra herkes yavaştan gitti.ama ben bir şey fark etmiştim ; Çağatay'ın gözleri sanki sabahtan beri aglamiş gibiydi ve kendisi bira kokuyordu. Ona ne olduğunu ve bana anlatmak isteyip istemediğini sordum.ama bana hayır dedi.