Lütfen bu bölümü okuyan herkes yorum yapsın, hikaye flop kalmasın (~~~
"İlk öpücük çok nazikti, nasıl anlatırım bilmiyorum ama uçuyormuşum gibi hissettim. Kesinlike alkol değildi, James etkisiydi." Rue derin bir nefes alıp sarhoşları andıran gülümsemesi ile ellerini kuma yasladı.
"Çok hoşlanıyorsun ondan değil mi?"
Gözlerimi tepedeki güneşin yardımı ile parlayan mavi denizde tutarak sordum. Bunu sorarken sırıtışıma engel olamıyordum, arkadaşımı böyle mutlu görmek çok hoşuma gidiyordu.
"Çok." Başı ile onaylayarak alt dudağını ısırdı. "Ama gecenin sonundakı öpücükler çok ateşliydi. Onunla ciddi düşünmesem odama götürüp sabaha kadar üzerinde zıplayabilirdim." Aniden değişen ses tonu ve bakışları ile kahkaha atarak başımı ona doğru çevirdim.
"Ama sabah da çok taylıydı. Kahvaltıya indiğimde üzerine gömlek al dışarısı rüzgarlı falan dedi." Yüzünde yeniden o sevimli gülümsemesi oluşmuştu. "Sana değer verdiği her halinden belli zaten. Kahvaltıda gördüm durmadan seni besliyordu."
"Değil mi ama? Sarışın civcivim benim." Taktığı isme gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. "Ay! James yazmış beni gezinti için bekliyor. Görüşürüz." Yanağıma sesli bir öpücük kondurarak koşa koşa gittiğinde bu heyecanlı tavrı ile gülümseyerek onu izledim.
Yalnız kaldığımda derin bir nefes alıp oturduğum kumların üzerinde bacaklarımı kendime çektim. Çenemi dizime yaslayıp saçlarımdakı ılık rüzgarla denizin ferahlatıcı manzarasını izlemeye başlamıştım. Buraya geldiğimden beri kendimi huzurlu hissettiğim bir zaman yakalamıştım. Özellikle dün o kadar içip June yardımı ile yatağa yatıp salyalarım akarak uyuduktan sonra bu manzara ve hava iyi geliyordu. June ise hala uyuyordu, kahvaltıya inmemişti. Rue, James ve ben kahvaltı etmiştik.
Jungkook da odasından çıkmamıştı, sanırım o da uyuyordu. Dün onunla vücudumda dolaşan alkolün etkisi ile biraz yakınlaşmıştım. Ama en azından yanlış bir şey yapmamıştım. Sadece çenesinden öpüp ona sarılmıştım, ha bir de eskilerden yine sohbet açmıştım.
Sikeyim kendimi.
Biraz içince hemen ona sığınmam sinirlerimi bozmuştu. Tamam, beni korumuştu falan ama ben de hemen sırnaşmıştım. Üstelik ona kızgınken bunu yapmıştım, planım onun üzerine atlamak değil soğuk davranmaktı.
Salak herif de dengemi bozmuştu. Ne kadar güzel olduğumdan bahsedip beni sikimsonik bir güven duygusu ile sarıp sarmalamıştı.
Arkadaştık evet ama yine de onunla aramda bir sınır olsun istiyordum.
"Günaydın, Lalisa."
Yanıma oturan beden ile düşüncelere dalmış halimden kurtularak başımı yana çevirip ona baktım. Yüzündeki gülümseme güneş ile yarışır bir hale girmişken keyifle avuç içlerini kuma bastırıp ayaklarını da öne doğru uzatmıştı. Onun hakkında düşünürken hemen yanımda bitmesi ironikdi.
"Günaydın."
Düz sesimle ona karşılık verdikten sonra çenemi yeniden dizime yasladım. Bir kolumu da bacağıma sarıp sessizce yeniden denize doğru dönmüştüm. "Gecen nasıl geçti? İyi uyudun mu?"
"Evet, uyudum." Geçiştirir bir şekilde cevabımı farketmiş olacak ki yaslandığı bedeni biraz daha doğrulur bir hal aldı. "Gerçekten garipsin. Önce soğuksun, sonra sıcak ve ardından yine soğuk."
"Hiç bir sebebi olduğunu düşündün mü?"
Sonunda içimde tutamayarak tüm bedenimi ona doğru döndürdüm. Kaşları çatılırken merakla gözlerini yüzüme dikti konuşmaya devam etmem için. Hesap falan soracak değildim ama kırgınlığımı dile getirmek istiyordum. Özel bir şeyler yaşamıştık, bunu o da farketmiş olmalıydı ama eğer farketmediyse bu konıyu ona açmaktan çekinmeyecektim.
"Geçen gün beni arayıp havuzun anahtarını sormuştun ya, işte sorun orada başlıyor."
"Bunun nesinde sorun var ki?"
Hala anlamamış bir şekilde yüzüme bakmaya devam etmesi sinirlenmeme sebep olmuştu. Sinirlediğim için de sesim de birazcık daha yükselmişti. "Orası bize özeldi, Jungkook. Oraya kimseyi getirmeyeceğimize söz vermiştik, ilk kez orada aramızda gerçek temaslar geçmişti." Derin bir nefes aldım konuşmaya devam etmeden önce beni doğru anlaması adına, kıskandığımı düşünmesini istemiyordum.
"Sorun her hangi bir kız değil ve ya orada yaşadıklarımız. Orada birbirimize verdiğimiz sözler önemli."
"O sözler tutulmadıktan sonra ne anlamı var ki?"
Söylediklerim karşılığında aldığım cevap beni sekteye uğratmıştı. Dudaklarım aralanıp kaşlarım çatılırken o omuz silkti. "Orada verdiğimiz sözlerin sen hiç birini tutmadın ama şimdi ben birisini bozdum diye suçlu mu oldum?"
"Bak öyle de-" kısık sesimle konuşmaya çalıştığımda keskin bakışları ve sözleri ile beni böldü. Karşımda öyle kendinden emin bir şekilde konuşuyordu ki, bir köşeye çekilip ona hakk vermek istemiyordum. Ama onun ağzından çıkan kelimeler beni daha çok kapana kıstırmış gibi hissetmeme engel olamıyordum.
"Benden başkasını sevmeyeceğini söyledin, benden asla ayrılmayacağını söyledin, bir başkası için asla benden uzaklaşmayacağını söyledin, benimle Koreye geleceğini söyledin..." Parmaklarını teker teker indirerek tüm söylediklerimi yüzüme vurmaktan çekinmemişti. "Bu sözlerin hepsini sen verdin, o havuzun kenarında otururken birlikte konuştuk ama hepsini de ilk sen bozdun, Lisa."
Göğüsüme bir ağırlık gibi oturan lafları ile tamamen sessizleşmiştim. Dudaklarımı aralayıp bir şey söylemek yerine o doğruca bana bakarken, ben ise gözlerimi kaçırmayı seçmiştim. Ve ya buna sığınmıştım.
"Bencil olma. Şimdi sence oranın bizim için 'özel' oluşunu bozan kim söyle."
Onu suçlarken karşısında suçlu konumuna düşmüştüm. Kesinlikle cümleye başlarken hayal ettiğim bu değildi ama ağzımın payını öyle bir vermiştiki şimdi söylenecek bir lafım bile kalmamıştı. Olaylara bu açıdan bakmamıştım, eğer baksaydım az önce ağzımı açmazdım bile.
"Her neyse." Ellerini birbirine çırpıp kumu silkeledi gözlerini üzerimden çekerek. "Seni yargılamıyorum, bunları aşalı çok oldu ama birisinde hata aramadan önce dönüp kendine bakmayı artık öğrenmelisin."
Minik bir gülümseme ile yanımdan kalkarak gittiğinde başımı aşağı eğip parmaklarımla oynadım.
Doğru ya onu terkeden bendim ve hala yüzsüz gibi onu suçlamıştım.
~~~
Sizleri seviyorum♥️
Lisa
Jungkook
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bad idea right? | liskook
FanfictionLisa için 'artık kızlardan hoşlandığını' söyleyerek ayrıldığı eski sevgilisi Jungkook ile arkadaş kalmak iyi bir fikir değildi. jeon jungkook & lalisa manoban