"Imagine Dragonas dinleyeceğiz!""Lana Del Rey dinleyeceğiz!"
"Natural!"
"Cinnamon girl!"
Şarkıyı elimi uzatıp değiştirdiğimde elimi geriye iterek gözlerini birkaç saniyelik yoldan ayırıp gözlerime dikti. "Arabayı ben sürüyorum, ben karar veriyorum." Bana ciddi bir bakış atıp yola döndüğünde yüzümü buruşturup onu taklit ettim ve yeniden şarkıyı değiştirdim.
"Lisa!" Elini uzattığında tutarak kendime çekip işaret parmağını ısırmıştım. "Siktir! Sikeyim seni, Lisa!" Elini hızlıca geri çekip acı ile inlerken kaşlarımı çattım.
"Doğru konuş, aptal!"
"Aptal olan sensin. Araba kullanıyorum, ne yaptığını sanıyorsun?" Bana sinirli olduğunu düşündüğü bir bakış atıp parmağına dudak büzerek bakıyordu. Dişlerimin izi çıkmış ve kızarmıştı. Yaptığım şeye gurur duyarak bakarken arkama yaslandım, evet hala benim seçtiğim şarkı çalmaya devam ediyordu.
"Savaşa mı gidiyoruz yani, sabahın köründe ne bu şarkı zevkin?"
Yalan yok, Imagine dragones severdim ama sabahın köründe değil. Biraz sakin takılmaya ihtiyacım vardı.
"Peki bu romamtizm havaları ne? Bana bir şeyler mi ima ediyorsun?" Pis bir şekilde sırttığında yüzümü buruşturdum. "Saçmalama istersen." Verdiğim tek cevap bu olmuştu, onu ciddiye almamıştım bile.
Klasik Jeon Jungkook.
"Bak güzelim, söylediğin gibi sabahın köründe tatlı rüyamdan uyanıp seni alışveriş merkezine götürüyorum. Daha minettar davranabilirsin, değil mi?" Tek kaşını kaldırıp yüzünde haklı olduğu gülümsemesi ile bana baktığında koltuğa iyice sinmiştim oflayarak. Elimi radyoya uzatıp istediği şarkıyı açtığımda bu durumdan hoşnut değildim ama zorundaydım işte.
"Teşekkür ederim." Tatmin olmuş bir şekilde arabaya sürmeye geri dönmüştü.
Zaten uzun didişmelerimizden sonra alışveriş merkezine varmıştık. O arabayı parkettikten sonra içeri girmiş ve aklımdakı mağazayı aramaya başlamıştık. Şu an burada olmamın sebebi yarın doğum günü olan Rue'ya hediye almaktı. İnternetden ona en sevdiği grubun konser biletini almıştım ama konserin gece iptal olduğunu öğrenmiştim. Bu yüzden ona en sevdiyi markadan elbise almak için Jungkook'u sabah sekiz de uyandırmış ve kafasını yiyerek beni otelden buraya getirmesini sağlamıştım. James arabasını yeni ehliyet alan iki kıza vermeyeceği için Jungkook'a muhtaç kalmıştım işte.
İstediğim mağazayı bulmamla hemen içeri dalmış ve elbiseleri incelemeye başlamıştım. Ben ordan oraya dolanırken Jungkook da benim arkamdan dolanıyordu uslu bir şekilde.
"Sen ne aldın, Rue'ya?"
"Kozmetik mağazasından hediye kartı." Kolunu askıların üzerine yaslayarak dişlerini göstererek işaret ve orta parmağını kaldırıp gülümsedi. Aynı zamanda kaşlarını birkaç kez hızlıca yukarı aşağı yapmıştı.
"Aman ne kadar üzerine düşünülmüş bir hediye." Göz devirerek kırmızı elbiseyi elime alıp inceledim. "En azından benim bir hediyem güvenli bir şekilde hala mevcut." İğneleyici ses tonu ile rahat tavrı onu tamamlamıştı.
"Eskiden daha düşünülmüş hediyeler alırdın, demek istediğim bu." Omuz silkerek konuşup elbisenin diğer rengini de koluma attım. Sanırım bu elbiseyi beğenebilirdi ama duruşundan emin olmak için kendi üzerimde de denemeliydim.
Jungkook bu arada gerçekten güzel ve üzerine düşünülmüş hediye almayı bilen birisiydi. Bana eskiden aldığı hediyelerden bunu şüphesiz söyleyebilirdim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
bad idea right? | liskook
FanfictionLisa için 'artık kızlardan hoşlandığını' söyleyerek ayrıldığı eski sevgilisi Jungkook ile arkadaş kalmak iyi bir fikir değildi. jeon jungkook & lalisa manoban