Başlamadan önce lütfen oy verin!
İyi okumalar!
Yarım saat sonra
Buzdolabının önünde hayatı sorguluyormuş gibi otururken kapı açılma sesi duydum. Sendin. Kardeşimin evinden geliyordun.
Tam boynunda ruj izi vardı. Kardeşimden geldiğin bes belliydi.
"Hoşgeldin." dedim. Gülümsedim. Ama bu gülümseme bir mutluluk gülümsemesi değildi. İntikam gülümsemesiydi.
Pişman olmanı bekliyorum James.
"Y/n? Bu saatte neden uyanıksın?" Diye sordun. Ben neden uyanık olamıyorum da sen neden olabiliyorsun?
Bu mu adalet.
Doğru, hep sen haklısin. Benim bu saatte uyanık olmamam lazım çünkü seni görebilirim, değil mi? Biliyor musun, aşkım azalıyor.
Aldat, istediğin kadar aldat. Aldatabilirsin beni. Ama bir bedeli olacağını biliyorsun değil mi?
Bunları düşününce bir kahkaha patlattım. Beni deli ediyorsun. Aşktan değil ama, artan nefretten.
"Ne- neden gülüyorsun?" dedin. Hiçbir şey bilmiyorsun Bucky. Senden sır saklamıyordum, ama şuan elimde bu günlüğüm var. Bulursan neler bildiğimi görürsün.
Kahkaha atmayı bıraktım ve sana baktım.
"Boynunu temizlesen iyi edersin Bucky." dedim. Oflayıp banyoya gittin. Oflayacak ne yaptım şimdi ben? Haddini aşmaya başladın Bucky.
Sen banyoda boynunu temizlerken hala gülüyordum.
"Ne zaman yemeğe gideceğiz Bucky?" diye seslendim sana.
Seni kızgıran bir şey söyledim ve pişman değilim James.
banyodan çıktığında banyoda duran küçük vazoyu fırlattın bana. Neden yaptın?
Yaraları hiç sevmem ve bana bir sürü yara açtın.
En büyük yaramda kalbimde James. Nasıl iyileşicek kalbimdeki yara?
"Ne yaptığını sanıyorsun? Bi' yüzümde yara eksikti!"
"Yeter artık! Çok canımı sıkmaya başladın!" dedin. Hâla etrafta fırlatacak vazolar arıyordun. Ne biçim bir insansın sen?
O vazo ararken elimdeki cam şişeyi kafana fırlattım. O an senden korktum ama pişman değilim.
"Ne yaptığını sanıyorsun?! Zaten bir kaşım patlamıştı, diğeride parlasın değil mi?!" dedin. Sonra yerdeki büyük vazonun içindeki çiçekleri çıkardın ve benim üzerime attın.
Madem yaptığın şeyden pişman olacaktın, neden yaptın? Bir de büyük vazoyu fırlattıkran sonra evden kaçıyorsun!
"Nereye kaçtığını sanıyorsun?!" diye seslendim sana. Ama sen çoktan kaçmıştın.
Senin peşinden koşmayı planlıyordum ama bacağımdaki kesikler, bacağımın uyuşmasına sebep olduğu için yere düştüm. Ağlamaya başladım.
Yeniden ağlıyordum. Hepsi senin yüzünden Bucky!
Ama bunun bir bedeli olacak Bucky. Balkona sürünerek çıktım ve kardeşimin seni aldığını gördüm.
Yuksek sesle çığlık attım. Zihinsel olan yaralarım yetmezmiş gibi fiziksel olan yaralarım da var artık.
Teşekkür ederim Bucky.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Merhaba herkese!
Umarım sevmişsinizdir çünkü bu bölümde biraz saçmaladım sanırım.
Oy vermeyi sakın ama sakın unutmayın.
Hikayeyi sevdiyseniz yorumlarda belirtmeyi de unutmayın.
Bir sonraki bölümde görüşmek üzere
İyi okumalar dilerim!Bu arada James ile Bucky aynı kişi. Sadece 'Bucky' James'in lakabı. Unutmayın:)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Love || Bucky Barnes
FanfictionBen her şeyi gördüm Bucky. O konuşmalarınızı, o gülümsemelerinizi, o öpücüklerinizi. Ona bir söz verdin. 10 gün ile nasıl yetinebilirim sence? 10 günümü mutlu geçirmek istedim seninle. • • • not: Lütfen Bucky'i normal bir insan gibi düşünün. Normal...