Me xeyalê çi dikir, qeder çi anî serê me.
"Biz neyin hayalini kuruyorduk kader başımıza ne getirdi."
Yerde kanlar içinde serili olan Ömer'in üzerine kapanmış ağıtlar yakan sevdiği ve anasından başkası iki kadında çığlıklar içindeydi başlarında ki kalabalık iki kadını Ömer'in yanından almaya çalışıyordu. zöhre kadın oğlunun üstünde ağlarken bayılmış Zümra kanlı gömleğine dalmış sessiz sessiz ağlıyor, ne olduğu anlaşılmayan şeyler mırıldanıyordu.
Zafer ve yiğit iki kadını kenara çekip Ömer'e baktılar ağzından gelen kanların hayra alamet olmadığı biliyorlardı.
Zümra, bir köşede kalmış abiyesine bulaşmış Ömer'in kanını izlerken titriyordu diline dolanan isim sevdiğinin ismiydi. tek kelime edemiyor, "Ömer" diye oldukça alçak çıkan sesiyle mırıldanıyordu. etrafa deli gibi açtığı gözleriyle baktığında, Fırat'ın aynı yerinde durduğunu görmesiyle çığlıklar içinde bağırması bir oldu. Ömer'in yanına bir hışımla gittiğinde Fırat'ın belindeki silahı alıp, Fırat'ın karşısına dikildi.
Bir şeyler söylemek için dudaklarını kıpırdatıyor lakin konuşamıyordu, deliye dönmüş gibiydi. etrafındaki kadınlardan gelen ağıt sesleri annesinin sayısızca ismini seslenmesini duyamıyordu. denize düşmüş saatlerce içinde kalmış gibi kulakları uğulduyordu.
Elinden silahı almaya çalışanlara karşı koymuş, namlunun ucundaki mermiyi Fırat'ın göğüs kafesine saplamıştı. aynı Ömer gibi Fırat'ta kanlar içinde yere serilmişti.
Kadınlardan gelen korku dolu nidalar Zümra içindi. zafer kardeşini ferzanın arabasına göz yaşları içinde koymuş, zümrayı buradan çıkarma derdine düşmüştü. Biliyordu ki, bu dava artık bitmez kardaşı hastanede hayata tutunmaya çalışırken zümra'yı da mezara sokmanın derdine düşecekti Fırat'ın ailesi.
Zümra, hıçkırıklarlar içinde ağlarken zafer kucağına alıp arabaya bindirdi kızın gözlerinde kan vardı. içindeki acı, acı feryatlar kana dönüşmüştü zaferin kucağındayken Ömer'in kanının aktığı yere uzun uzun baktı acı göz yaşlarını akıttı.
Diline bir şarkı dolanmış arabanın içinde kafayı yemişcesine sessiz, sessiz dizlerini dövdü. abiyesine bakamıyordu. Zümra beyaz abiyesinin ön tarafı kırmızı kuşağıyla aynı rengi almıştı avucuna bulaşmış Ömer'in kanı ile içine, içine ağlarken suratına ve boynuna sıçrayan Fırat'ın kanı ile kafayı yemesine saniyeler kalmış gibiydi.
Zafer elini gömleğinin yakasına atıp önden üç düğmeyi zoru, zoruna açtı. Boğazına oturan yumru ile ömer'in emaetini korumanın derdine düştü daralıyor nefes alamıyor du kardeşi canıyla cebelleşirken nefes alamıyordu.
Aradan geçen üç saatin ardından zümra'yı tekrardan kucağına aldı zafer. Kızın gözünü açmaya mecali yoktu baygın gözlerle etrafı izlemeye başladı. dağlık alanda olan üç evden birisine adımlıyordu zafer. Etrafı yem yeşil ağaçlarla süslenmiş olan, bahçesinde neredeyse her renk çiçek olan bı taş eve girdiler. İçerde onları karşılayan teyzesi olmuştu, kadın göz yaşları içerisindeydi. "Ömer'ime noldu zafer? noldu zafer damat olacaktı, toprak mı oldu zafer!"
Teyzesine uzun uzun bakıp hiç durmayan göz yaşlarını yeniden akıttı Zafer. " iyi olacak teyze, benim kardaşım toprağa yakışmaz. kalkacak karısı var onun arkasında başı boş bırakamaz.."Zümra kendini güçsüzce yere bıraktı tepeden ona bakanlara bakamadı. "Benim yüzümden Ömer bu durumda" diyemedi, cigerinin yangını sönmüyordu kızın. içten, içten ağlıyordu feryat, figan olup çığlıklar atacak gücü kendinde bulamadı içine attı acısını.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Urfa Dilberi
No Ficción"Kitapta yetişkin içerik sahneler bulunmaktadır bunu göz önünde bulundurarak başlayınız."