Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Barboros ve Mai sevgililerken... :"
Şanlıurfa Ceylanpınar...
Barboros acil gelen bildiri sonu memleketine gelmişti. Şu ağalık durumu ile ilgili büyük amcası yine olay çıkarmaya başlamıştı, huzur bozuyordu. Eşiyse işinden kaynaklı gelememiş, evlatları ile Istanbul'da kalmıştı. 2 gündür de ortalık durgundu, amcası o gelince geri çekilmişti. Çocukları için tuttukları bakıcıysa devamlı arayıp çocukların hasta olduğunu ve Ezo'nun ilgilenmediğini söylüyordu. Ama derken de daha çok Barboros'u eşine düşman etmek ister gibi tabirler kullanıyordu. Şuan bile bu yalanlara devam ediyordu, fakat eve koyulmuş olan kameralar sayesinde evde olup bitenden haberdar olan Barboros'tan habersizdi.
B - Anladım.
Bakıcı - Benim tek düşüncem çocuklar efendim ve eşiniz fazla umursamaz. Eve bile geldiği yok, gelse de kendi hâlinde takılıyor.
B - Anlıyorum, başka?
Bakıcı - Nasıl denir bilmiyorum ama çocuklara da şiddet uyguluyor.
B - Anlayamadım, tekrar et!
Tamam çocuklar hastaydı ama Ezo Mai gerektiği gibi onlarla ilgileniyordu. Ah birde kendi de hasta gibi duruyordu, belli ki eşinden sonra kendine dikkat etmeyi kesmiş gibiydi. Birkaç dk sonra kapı çalmış ve bakıcı aramayı sonlandırmıştı. O an Barboros kapıyı gösteren kamerayı kontrol için açmıştı. Çok geçmeden eve eşi girmişti, sabah ki halinden daha kötü gibiydi. Zaten bakıcıyla ufak bir konuşma sonu odasına yol almıştı. Odaya girince de üstünü değiştirme zahmetine bile girmeden kendini yatağa atmıştı. Bunu gören Barboros ise şefkatli ve hüzünlü bir sesle konuşmuştu.
B - Kelebeğim.
1 gün sonra. Istanbul!
Asya Hanım ve oğulları Istanbul'daki eve gelmişti. Zaten en son arayan Ömür ile hepsi dönme zamanın geldiğini anlamıştı. Çünkü çocuk arayıp ne olup bittiyse anlatmış ve annesinin hasta olduğunu söylemişti. Buna rağmen de Ezo Mai iş yerindeydi, çalışıyordu. Bu arada Sinan'a soruşturma açılmıştı çünkü emniyette ki casusun o olduğu ortaya çıkmıştı.
B - Yavaş, çok mu özledin babayı?
Dedi şefkatle ve ona koşan Ömür'ü hemen kucağına almıştı. Sonra da oğlunun saçlarına ufak ufak öpücükler kondurarak yeniden konuşmuştu.
B - Kurban olduğum, kokusunu sevdiğim.
Dedi fısıltıyla, Ömür'ü tıpkı eşi gibi nane kokardı ve o bunu çok severdi. Bazen eşiyle yan yana gelemeyince yanında oğlu varsa ona sımsıkı sarılırdı. Özlemini oğluyla giderirdi, Omar ise onun gibi limon kokardı.
