Arkadaşlar ikinci bölümümüz geldi.Daha uzun yazdım,Gizem yavaş yavaş olayların içine girmeye başladı,umarım beğenirsiniz.
Oylamayı ve yorum yapmayı unutmayın! Yorumlarınız benim için çok değerli!~~~~~~~~~~~
Burası hiç de tahmin ettiğim gibi bi yer değildi.
~~~~~~~~~~~
Büro deyince dört duvar,dönen deri sandalye,masa,birkaç kalem ve sana yardım etmek için bulunan takım elbiseli bir adam aklımıza gelir.Ama burası öyle değildi.Burası farklıydı.
Koskaca orman,yeşilin koyusundan açığına yüzlerce çeşit ağaç,sütliman bir deniz ve ancak filmlerde görebileceğim güzellikte bir malikane.
Malikanenin duvarlarına eski bir görünüm katmak için doğal taş kullanılmıştı.Camları kalbim kadar temiz gözüküyordu.Kapısı ise bir kale kapısını andırıyordu.Bu malikane benim okuduğum tüm romanlardan ve şiirlerden izler taşıyordu.Bu nedenle hiç yabancılık çekmedim, burası adeta benim için tasarlanmıştı.Bunları düşünürken bahçeden ayrılmak istemiyordum.
Bahçenin de malikaneden geri kalır bir yanı yoktu.Her şey en ince ayrıntısına kadar düşünülmüştü.Çocuklar için koskocaman bir park, çaylı akşam sohbetleri için kamelyalar,hamaklar ve eski tarz fıskiyeli bir havuz.Burada sonsuza dek yaşayabilirdim.Bir an kendimi emekli olunca yapacaklarını hayal eden yaşlı teyzeler gibi hissettim.Bu histen kurtulmak için derhal düşüncelerimden sıyrılıp yavaş adımlarla malikanenin içerisine doğru yöneldim.İçeriye doğru giderken bir yandan da içerisinin nasıl olacağını tahmin etmeye çalışıyordum.Dışarısı böyleyse içerisi kim bilir nasıldı.
...Ve işte kapıya gelmiştim.Kocaman tokmaklardan birini güçlükle kaldırdım ve kapıyı çalmayı başardım.2 saniye geçmeden,malikanenin hizmetkarı olduğunu düşündüğüm bir adam kapıyı açtı.
Kapıdan girer girmez gözüm büyüleyici bir tabloya takıldı.Bu tablo gerçekten insanı büyülüyordu.Tablonun içerisinde bir ada ve adanın içerisinde yaklaşık on tane küçük insancıklar vardı.Tablodaki bir kişinin hareket ettiğini gördüm ama göz yanılması sanıp önemsemedim.Çünkü daha incelemem gereken bir sürü şey vardı.
Gözlerimi tablodan ayırıp diğer tablolara baktım ama hiçbiri beni ilk gördüğüm tablo kadar etkilememişti.Tablolardan sonra o müthiş koltuklara baktım adeta eski filmlerden fırlamış gibiydiler.Eskinin günümüzle harmanlanmış hali...Mürdüm rengi hafif parlak kumaşın üzerindeki ince detaylar beni benden almıştı.Halının da koltuktan aşağı kalır bir yanı yoktu.Antik olduğunu tahmin ettiğim halı, el işçiliği sonucu meydana gelmişti.Her bir ilmeğindeki emeği görebiliyordum.
Ve evin aksesuarı perdeler... Mürdüm rengi fon perdeyi tutan altın saçaklar.Mürdüm ve altın rengi ikilisine bayılırım.Bu malikanede karşıma çıkan şeyler tamamen benim sevdiklerim şeylerdi.Burası resmen benim için inşa edilmişti.Ben mekanın büyüsüne kapılmış gidiyorken arkadan bir ses geldi:
-Hoşgeldin Gizem.Biz de seni bekliyorduk!
Adamın adımı bilmesine mi şaşırayım yoksa "biz" demesine mi şaşırayım bilemedim.Ama korktuğumu belli etmemem için hızlıca bir şey söylemem gerekiyordu.
-Siz a-adımı nereden biliyorsunuz?Ben sizi daha tanımıyorum bile.
Kekelememe engel olamamıştım.
-Ah,kabalık ettim kusura bakma!Ben Mert. ~Mert 19 yaşında, 1.80 boyunda,kumral,mavi gözlü, sempatik bir çocuktu.~. Merak etme sana her şeyi açıklayacağım.Gel şöyle bi oturalım.
-Her şey?... Sizi bilmem ama ben buraya basit bir başvuru formu doldurmaya gelmiştim.Şu an ne oluyor anlayabilmiş değilim.Hem, hala adımı nereden bildiğinizi söylemediniz.
-Tamam,tamam anlatacağım.Az önce söylediğim gibi ben Mert.Bugün gördüğün o broşür tesadüf değildi.Yani senin için bir tesadüftü ama biz o broşürü oraya koymayı planlamıştık.Sen bizi tanımasanda biz seni senden bile iyi tanıyoruz.Yaşadığın hayatın monotonluğundan sıkıldığını ve hayatında biraz heyecan aradığını biliyoruz.Gizem sen özel birisin ve bizim de sana ihtiyacımız var.
-Ne ihtiyacı?
-Ne ihtiyacı olduğunu zamanla göreceksin.
-Beni tanıdığınızı söylüyorsunuz ama bunu kanıtlayabilecek bir tane geçerli nedeniniz yok!
-Gizem etrafına bi bakar mısın?Burası senin bilinçaltının eseri!
Demek o yüzden burası bana yabancı gelmemişti.Çünkü bunlar benim hayal ürünümdü.Tüm o renk uyumları,taş duvarlar,el işi halı,kalın tokmak,koca bir bahçe...Peki ama onlar benim hayallerimi,bilinçaltımı nasıl biliyorlardı?Tüm bu bilgileri nasıl öğrenmişlerdi...Allah'ım kafayı yiyeceğim.Tüm bunları anlamanın tek bir yolu var.Soru sormak.Hadi bakalım Gizem göster kendini.
-Evet, haklısınız.Burası benim bilinçaltımın eseri, adı üstünde BENİM.Tüm bunları siz nasıl öğrenebiliyorsunuz.
-Sana bunu söylemeyi henüz planlamamıştım ama artık bilmen gerek...Ben.. insanların aklından geçenleri okuyabiliyorum.Aynı zamanda bilinçaltlarını da...
-...
-Gizeeem, Gizem! İyi misin?
-Yo,yo bu olamaz.Şu an rüyadayım ve birazdan uyanacağım
-Hayır Gizem rüyada değilsin bu gerçek.İnanmıyorsan kanıtlayabilirim
Al şu kağıdı aklından geçen şeyi yaz.
BU ADAM TAM BİR SAHTEKAR.
-Ayıp oluyor ama Gizemciğim.Böyle sahtekar, mahtekar...
-N-ne yani ,nasıl?Gerçekten okudunuz mu aklımdan geçenleri.
-Okumaz olaydım... BU ADAM TAM BİR SAHTEKAR dediğini okumadım farz ediyorum.
-Ben gerçekten çok özür dilerim.Sizin beni kandırmaya çalıştığınızı düşünüyordum.Kusura bakmayın.
-Önemli değil canım, sen de haklısın. Böyle bir şeyi bir anda öğrenmek garip olabilir.Takma kafana sen.Benim acil çıkmam gerek.He bu arada teklifim hala geçerli.
-Etmiyorum.
-Ne?
-Kabul etmiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tablodaki Gizem
FantasíaGizem 17 yaşında,deli dolu bir kız. Bu monoton hayatından çıkıp,macera dolu bir hayat yaşamak istiyor. Bir gün yolda gördüğü ıssız bir ada hakkındaki broşür onu, onun için tasarlanan süper lüx malikaneye götürür.Gittiği malikanede gizemli bir tablo...