Hikayeyi beğenenler burada olduğunu belli etmek için vote ve yorum butonuna basabilirler. :)) İyi okumalar.
~~~~~~~~~~~~~
-Mert, Meeeert.Mert yalvarırım yardım et.Ölüyorum.
Mert de Gizem kadar duygusaldı ve Gizem'in o sesi Mert'i bitirmişti.Kendisini fazlasıyla suçlu hissediyordu ve gözyaşlarına engel olamadı.Yavaş yavaş, sırayla akıyordu göz yaşları, birbirini bekleyerek, çok asil ağlıyordu Mert. Erkekler ağlamaz sözünü silip atacak kadar güzel ağlıyordu.Ve en önemlisi bir bayan için ağlıyordu,
Gizem için ağlıyordu.~~~~~~~~~~~~~~
Mert koşmaya başladı, sahil kenarında suya bata çıka koşuyordu, Gizem'i bulma umuduyla koşuyordu.Denizdeki rüzgar Mert'in saçlarını savuruyordu.Saçları ne çok uzun ne de çok kısaydı ama ona çok yakıştığı aşikardı.Mert ileride, bir kütüğün arkasında oturan, başı eğik bir kız gördü.Koşarak yanınana gitti.Evet o Gizem'di.Bir şey demesine izin vermeden ona sarıldı.
-Gizem beni çok korkuttun.
Gizem'den kahkaha sesleri yükseldi.Hunharca gülüyordu,
-Şaka yaptıııım!Bu arada yolculuk HA-Rİ-KA idi. Dedi heceleyerek.
Mert sinirlenerek ayağa kalktı.
-Çok komik! Ha-ha -ha !
-... Gizem suç işlemiş küçük bir kız edasıyla sessiz kalmıştı.
-Hem şakalardan hoşlanmadığını sanıyordum Gizem.
-Şaka yapılmasını sevmem ama yapmayı severim ,derken Mert'in kirpiklerindeki ıslaklığı fark etti.
...Mert sen ağladın mı?
Gizem gerçekten de kendini kötü hissetmişti.-Ne ağlaması canım.Farkındaysan yanımızda koca bir okyanus var.Yüzümün ıslak olması ağladığım anlamına gelmez.Belki yüzümü yıkadım, belki yüzüme su sıçradı, olamaz mı?
-Hı-hı ,dedi Gizem inanmayarak.
-Ne var? Sana kendimi inandırmaya çalışacak değilim.Hem ağlasaydım -ki ağlamadım- suçluluk duygusu yüzünden ağlardım.Başka bir neden falan bulmaya çalışma.Neyse bunlarla vakit kaybetmeyelim.Zaten yeterince vaktimizi çaldın saçma şakanla.Beni takip et seni merkeze götüreceğim.
~~~~~~~~~~~
Gizem yolda giderken gördüğü her şeyi unutmaktan korkarcasına, aklına kazıyordu adeta.Evet, burası bir adaydı ama sanki "ada" kelimesi burası için yeterli değildi.Belki de "ada" bir örtüydü, bir kapaktı sadece.Gizem ormanın içine doğru ilerlerken, orman kelimesi sözlükte yeni bir anlam kazandı onun için, çünkü burası ormansa daha önce gördüklerinin ne olduğunu merak ediyordu.
Gizem her adım attığında aldığı nefes tüm vücudunu yakıyordu.O kadar temiz bir havaydı ki bulutların kıvrımını görüp hissedebiliyordu.Ağaçlar ise yeşilin tüm tonlarını taşıyor gibiydi.Bir an "İnsan burada yaşlanamaz kii !" diye söylendi içinden.Haklıydı da,buradaki çiçek, ağaç, çim, güneş, bulut bir farklıydı.Sanki daha önce hiç görmediği renkleri görüyordu.Gizem hayran hayran yürümeye devam ederken çeşit çeşit hayvan gördü ama hepsi çok sakin duruyordu.
Gizem, çimenleri ezmeye kıyamayarak ilerledi.Merkezi görmek için sabırsızlanıyordu.Daha fazla sessiz kalmaya dayanamayıp Mert'e seslendi,
-Mert, daha ne kadar kaldı? Yoruldum ben.
-Sabret Gizem az kaldı.1-2 dakikaya ordayız.
Gizem içindeki enerjinin son kırıntılarıyla merkeze doğru ilerledi.Ve yalnızca 50 metre uzaklıktaki o devasa kampı gördü.
Alanın ortasında dev bir kamp ateşi vardı. Etrafında ise bambudan yapılma irili ufaklı kulübeler vardı.O kadar şirin ve doğaldılar ki Gizem bir an hep burada kalmak isteyeceğini düşündü.Etrafa dikkatlice baktığında kulübelerin üstünde değişik sembollerin olduğunu gördü.Hepsine sırayla göz gezdirdi.
İlk gördüğü kulübe genişti, içinde ve dışında masa-sandalyeler vardı.Üstündeki sembolde de yemeğe benzer şeyler gördüğünü düşündüğü için bu kulübenin yemekhane olduğu kanaatine vardı.Gerçi içeriden gelen nefis kokular bu kanaatinin doğruluğunu kanıtladı.
İkinci gördüğü kulübe ise bir tuvalete benziyordu.Kız ve erkeği temsil eden sembollerden bu kanıya çabucak varmıştı.
Üçüncü kulübe en çok dikkatini çeken kulübeydi.İçeriden çıkan sesler Gizem'in merakını arttırmıştı.Mert'e seslenip içeride ne olduğunu sordu.
-Mert,bu kulübe ne işe yarıyor?
-Bu kulübede çok ünlü heykeltraşlarımız yaşıyorlar Gizem.Burada yaptıkları heykeller kaynaklarımıza arttırıcı bir güç sağlıyor.Örneğin elinde odun olan gri heykel odun üretimimizi arttırıyor.Bazı heykellerde kampımızın korunma gücünü arttırıyor.Zamanla hepsini öğreneceksin.
Gizem, Mert'i sessizce dinledikten sonra etrafa göz gezdirmeye devam etti.
Dördüncü gördüğü kulübenin üstü şeffaf bir naylonla kaplıydı.Gizem kulübenin içine baktıktan sonra buranın sera tarzı bir şey olduğunu anladı ayrıca bu kulübenin arkasında da geniş tarım arazileri vardı.Burası adeta ayrı bir şehirdi.
Beşinci kulübe depo gibi bir yerdi, içinde çeşit çeşit kıyafet vardı ve bu pek ilgi çekici değildi.Bu nedenle diğer kulübelere döndü ama birinin kapısı kapalıydı diğerleri de 4 farklı renkteydi.
Bu 4 farklı kulübe kampın 4 köşesini çevrelemişti.
İlk köşede ateşi andıran kırmızı sarı arası renkte bir kulübeydi, kulübenin altına küller yapıştırılmıştı ve bu küller kulübeye farklı bir hava katmıştı.Bu kulübenin üstünde ateş simgesi vardı.
İkinci köşede ise masmavi, etrafında sular olan kulübeyi gördü, Gizem bu kulübeye bayılmıştı.Üstündeki tabelaya bakmadan su kulübesi olduğunu anladı.
Üçüncü köşede kahverengi, etrafına desenli bir şekilde toprak saçılmış kulübenin toprağı simgelediği aşikardı.
Son köşede ise mavinin beyaza yakın tonunda, üzerinde bulut ve rüzgar sembolü olan hava kulübesini gördü.
Bu 4 kulübeden sonra Gizem şoka girmişti adeta, bu kulübeler kampın gözdesiydi ki en ihtişamlı görünen onlardı.
Gizem öylesine dalmıştı ki arkasından gelen 6 kişiyi fark edememişti.Gelen kişilerin üçü Mert kadar deneyimli, diğer üçü ise Gizem kadar şaşkındılar.Bir anlık bakışmayı arkadan gelen bir ses böldü,
-Hoşgeldiniz Gizem, Tuana, Efe ve Ömer! Şimdi hiçbir şey demeden ilk aklınıza gelen 4 temel elementten birini söyleyin.Gizem: Su
Tuana: Toprak
Efe: Hava
Ömer: Ateş-Biliyordumm, dedi yaşlı adam "m" harfini uzatarak. Artık tanışma vakti geldi.
Bu uzun bölüm için yorum ve votelerinizi esirgemeyin lütfen okurcanlarım :* :)

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tablodaki Gizem
FantasyGizem 17 yaşında,deli dolu bir kız. Bu monoton hayatından çıkıp,macera dolu bir hayat yaşamak istiyor. Bir gün yolda gördüğü ıssız bir ada hakkındaki broşür onu, onun için tasarlanan süper lüx malikaneye götürür.Gittiği malikanede gizemli bir tablo...