————————————-
Cass bizi Ravenclaw ortak salonuna kadar sürüklemişti. Felix alayla konuşmaya başladı "Biz yürüyebiliyoruz biliyorsun değil mi? Beş yaşında veletler değiliz yani." Cass göz devirdi "Beş yaşında gibi davranmayın o zaman." Dedi ve bilmeceyi cevapladı bense Cassy'nin deyimiyle mızmızlanmaya devam ettim. "Cass, lütfen bahçeye çıkalım! Hava çok güzel." Felix garip garip baktı bana "Hava buz gibi?" Hülyalı hülyalı devam ettim "Çok güzel işte." Cass tedirgince konuştu "İksir ödevini yaptınız, değil mi?" Felixle kısa çaplı bir şok geçirdikten sonra konuşmaya başladım "İksir ödevi mi varmış?" Ben bitirince Felix konuşmaya başladı "Yarın iksir mi var?" "Ay taşının kullanımı hakkında olan ödev mi?" Diye sordum kafasını evet anlamında salladı Cass "He ben onu yaptım ya. Geçirirsiniz benden." Sinsice sırıtıp devam ettim "Ama bir şartım var. Bahçeye çıkacağız." Felix coşkuyla bağırdı "İstediğin bahçeye çıkmak olsun be!"Bahçe
Elma ağacının altında otururken herkes halinden memnun gibiydi. İnsanlarla dalga geçmek hoşuma gittiği için konuşmaya başladım "Sizde naz yapıyormuşsunuz he, benden daha memnunsunuz şu an." Kahkaha attım Felix yüzünü buruşturdu "Yapma. Kafam senin Bellatrix Black kahkahalarını kaldırmıyor." Arkadan ablamın sesi geldi "Allison konuşmak ister misin?" Evet "Olur." Heyecanlandım Cass ve Felix'e döndüm "Geliyorum beni burda bekleyin lütfen." Arkamdan Felix'in sesini duydum "Kız nasıl sevindiyse kibarlaştı birden." Onu takmadan ablamın yanına gittim.Beni buraya çağırmıştı ve konuşmuyordu. Özür dilemek bu kadar zor olmamalıydı, belki de beni orada bırakıp kaçtığından dolayı pişman değildi. Ya da bıkmıştı. Ben olsam bende benden bıkardım. Kendi kendime düşünürken gözlerimin dolduğunu fark etmemiştim. Ablamın sesine kadar "Allison, ne düşündüğünü tahmin edebiliyorum ama hayır senden bıkmadım, seni orada bırakıp gittiğim içinde çok pişmanım. Ama biraz benide anla lütfen arkadaşımın evinde kalıyorum, şu anlık kendi evim bile yok." Kaşlarımı çattım "Şu anlık mı?" Derin bir nefes verdi "Ben gitmeden bir kaç gün önce kanı bozuk olduğu gerekçesiyle aile ağacından uçurulan Tony amca vardı ya," hatırladığımı belli edercesine kafa salladım "İşte o bütün mirasını bana bırakmış." Diye hızlıca konuştu sonra yavaşlayarak devam etti "İlk ev alıp sonra seni yanıma almak istiyordum ama kimse reşit olmayan birine ev satmak istemedi, bende bu planı sonra ki yıla erteledim." "Sorun bunlar değil -tamam biraz bunlarda olabilir ama- bipolar gibi davranıyorsun. Bir gün gelip bana sarılıyorsun, öteki gün beni görmezden geliyorsun, bugün ise gelip bunları anlatıyorsun. Ne yapmaya çalıştığını anlamıyorum ama amacın kafamı karıştırmaksa, tebrikler başarıyorsun." Dedim ve dolu gözlerimle arkamı dönüp uzaklaştım.
Başım yere eğik bir şekilde Felix'in yanına ilerlerken gülümseyip "Nasıl geçti?" Diye sordu kafamı kaldırıp ona baktığımda gülümsemesi soldu ve yutkundu "Ağlıyor musun? Pardon bu çok saçma bir soru oldu, ne oldu? Ablan kırılabileceğin bir şey mi söyledi?" Dedi Felix o sırada Cass geldi ve benim ağladı ağlayacak halde olduğumu görünce kaşlarını çattı ama bir şey söylemeden hızlıca yanıma gelip bana sarıldı. Bu kızı bu yüzden çok seviyorum işte Felix'e döndüm ve bir kolumu açarken konuştum "Sende gelsene oğlum, niye annesinden ayrılmış yavru kedi gibi bakıyorsun." O da gülüp bize sarıldıktan sonra ortamın içine eden o soruyu sordu "Akşam yemeği ne zaman başlayacak?"
Akşam yemeği
Akşam yemeğine gelmiştik ama benim canım hiçbir şey istemiyordu. Planım bütün akşam yemeği boyunca Quidditch hakkında ne kadar muhabbet varsa hepsine sazan gibi atlamak ayrıca Lix ve Cass'in yemeğini bitirmesini beklemekti. Fakat Cass buna pek izin verecek gibi değildi, "Alls hiçbir şey yemediğinin farkında mısın?" "Yok iyiyim ben böyle." Deyip muhtemelen 6. Sınıf bir Ravenclaw'la tartışmaya devam ettim.