10

29 5 51
                                    

Tren
Allison'dan

Kompartmanda dönen saçma ve boş muhabbette katılmak için çok fazla çaba sarf ediyordum. Ne yazıkki duyduğum stres bunun önüne geçiyordu. O sırada yanımda oturan Black diziyle dizimi dürttü ve "Tırnak etlerini rahat bırak, Hudson." Diye fısıldadı. Beni anlayabileceğini düşündüğüm için benden asla beklenmeyecek bir tedirginlikle ona döndüm "Black, cidden hiç korkmuyor musun? Yani sonuçta ikimizde Slytherin harici bir binaya seçildik ve ailelerimiz bu konuda biraz şey-." Devam ettirdi "Takıntılı mı?" Kafamı hızla salladım "Evet, takıntılı." Tam Black bir şey söyleyeceği sırada  Potter "E siz bizi hiç umursamıyorsunuz." Kendi kendime söylendim "Bende niye bu kadar huzurluyum diyordum. Meğer Potter'ı duymadığım içinmiş."  Potter kafasını yavaşça iki yana salladı "Seni takmamayı öğrendim Hudson. Beni sinirlendiremeyeceksin yani." Ona göz devirip pencereden dışarıyı izlemeye devam ettim.

Trenden inmeden önce Cass'i durdurdum. "Eğer birine mektup gönderine imkanın olursa, lütfen bu kişi ben olayım." Aniden bana sıkıca sarıldı "Kesinlikle öyle olacak." Trenden indik. Asıl iğrenç kısım burada başlıyor Allison.

Hudson Malikanesi
Allison'dan

Yanımda yürüyen annem gittikçe kolumu daha çok sıkıyordu. "Kolumu bırakmayı düşünür müsün?" Birden kolumu bırakıp tam önümde durdu. Alayla "Bakalım aynı ukalalığı baban geldiğinde de yapabilecek misin kanıbozuk velet." Bu sözü en son ablama söylemişti. Burda dikilmenin bir anlamı olmadığına karar verip çevik bir hareketle annemin arkasına geçip odama koşmaya başladım. O ise hala arkamdan bağırıyordu.

Odamdaki yatağımda uzanıyordum. Annem buraya henüz gelmemişti yani babam da ortalıkta yoktu. Burdan gitmem gerektiğini biliyorum ama nasıl yapacağımdan emin değilim. Keşke biri gelip beni buradan götürse. Sonra birden gelen gürültülü ses ve karşımda Andromeda'nın belirmesiyle sanırım hayatımın en büyük şoklarından birini az önce yaşadım. Ben konuşamadan Andromeda "Alls, bana bak çok fazla zamanımız yok. İki seçeneğin var. Birincisi benimle beraber buradan uzaklaşmak, ikincisi ise burada kalıp işkence çekmeye devam etmek." Devam etti "Eğer gelmeyi tercih edersen hemen küçük bir sandığa seni bir süre idare edebilecek kıyafetler al ve hızlıca cisimlenelim." Sözünü bitirdiği gibi dolabımdan sandığımı aldım. Zaten saptanmaz genişletme bitişi yapılmış olduğu için içine neredeyse dolabımdaki her şeyi tıktım. "Bitti mi?" Kafamı salladım ve koluna tutundum.

Tanıdık mide bulantısıyla gözlerimi açtım. Evden çıkmıştık. Kimse gittiğimizi farketmemişti yani henüz. Düşünmeyi bırakıp biraz etrafa bakmak aklıma gelince küçük ve tatlı bir salonda olduğumuzu gördüm. Ha, birde koltukta kitap okuyan Andromeda yaşlarında bir oğlan vardı. "Andromeda, o kim?" Bir yandan elimle koltukta oturan çocuğu gösteriyordum. "Bunu sana sonra anlatsam daha iyi olabilir Alls. Şimdi sana odanı göstereyim ve biraz dinlen. Olur mu?" Şaşkınca konuştum "Evinde benim için oda mı var?" Tebessüm edip kafa salladı ve odaya çıktık.

Eşyalarımı yerleştirmeyi bitirmiştim ve şimdi Andromeda'nın bana verdiği odada yatıyordum. Tam uykuya dalacaktım ki aşağıdan gelen sesler buna engel oldu. Birinin "Ben geldim Andy!" Diye bağırdığını duydum-ki bu ses şüphesiz Sirius Black'e aitti.-

————————————-

Baya baya uzun bir aradan sonra merhaba! Öncelikle bölüm bu kadar kısa olduğu için özür dilerim. Ama bu hafta sonu belki birkaç bölüm daha gelebilir.

Çok saçma duruyor:p ama yazmaya devam edemiyorum baya uykum geldi. Şimdilik idare ediverin.

HEPİNİZİ ÇOK SEVİYORUMM

We are the champions Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin