"AA SOOBIN OĞLUM! SEN BURADA MIYDIN? ÇOK SEVİNDİM, ÇOK SEVİNDİM. NE YAPIYORDUNUZ EVDE İKİNİZ TEK BAŞINIZA?"
Eve haykırarak giren anneme sessizce dizimde uyuyan Soobin'i gösterdim. Ve fısıltıyla ekledim.
"Anne çocuk uyuyor. Sonra al ifadesini olur mu?"
Annem bombastic side eye attı ve yanımdan ayrıldı. Ben ise güzel manzarama tekrar döndüğümde mavişimin gözlerinin yavaşça açıldığını fark ettim. Keşke biraz daha uyusaydı çocuk. Yorulmuştu bütün gün. Gerinmeye başladığında hâlâ konuşma derdindeydi.
"Uyumuş muyum ben ya? Öylesine dinlenmek için uzanmıştım." Sesi de uykuluydu hâlâ. Kedi gibi mırıldanıyordu.
"Nasıl uyudun hem de ayı gibi. Ben de ayıp olmasın diye kaldırmadım falan işte."
"Sensin ayı. Ne yani, insanlık hali sonuçta."
"AA SOOBIN OĞLUM UYANDIN MI? BEN Mİ UYANDIRDIM AZ ÖNCE BAĞIRDIĞIM İÇİN?"
Soobin aniden annemin sesini duymasıyla koltuktan fırlayıp ayağa kalktı. Sanırım burada olduğundan haberi yoktu.
"Hayır efendim, ben kendi kendime uyandım. Sağolun sorduğunuz için. Ben gideyim hatta, hoşçakalın."
"HAYATTA GÖNDERMEM SENİ. OTUR ÇABUK. YEMEK YİYECEKSİN BURADA."
Soobin yalvarır bakışlarla bana baktı bir süre. Sonra sessizce yerine oturdu ve gerginlikle anneme bakmaya başladı.
"Hah böyle. Otur sen yorulma. Kamal'ım, sen de yanıma gel yardım et bana."
"Geldim anne. Ne yapayım ben şimdi?"
Yardım etmeye gitmiştim yalnızca ama annem beni direkt köşeye çekmişti. Hesap soracak imdat!
"Boşver yardımı. Nasıl eve attın çocuğu?" Söylediklerine hitaben şok içinde baktım anneme. Anne ne eve atması?
"Anne ne eve atması? Takılmak için geldik işte beraber."
"Yaa, bilirim ben o takılmayı. Geldiğimde dizinde uyuduğunu görmesem inanacağım. Seviyorsun değil mi bu çocuğu?" O an hayattaki bütün şansımı annemin fısıldayarak konuşmasına harcamıştım sanırım. Yoksa duyacaktı çocuk.
"A-anne ne alaka? Niye hoşlanayım, yani niye ki? Niye öyle dedin ki şimdi? Of nereden anladın?"
"Anlarım ben. Senin bakışından anlarım ben. Neyse, niye getirdin çocuğu eve?"
"Hiç... Şey aslında... Of, sonra anlatsam?"
"Hiç şansın yok. Dökül."
"Bak şimdi Soobin'in morali bozuk görünüyordu. Ben de dedim belki moralini düzeltirim. Bide belki o arada açılırım. Tabii olmadı o iş. Ama morali düzeldi."
"Bak, ben destekliyorum sizi. Haberin olsun. Korkma bundan, ne gerekiyorsa yap. Ah neyse, daha sonra detaylı alacağım hepsini. Şimdi geç çocuğun yanına otur. Tek başına kalmasın."
"Tamam canım anam. Gidiyorum." Ve Dünya'nın en nadir görülen şeyini yapıp annemin yanaklarını öperek içeri koşturdum. Arkamda olduğunu bilmek çok güzeldi.
*****
"Yarın görüşürüz okulda."
"Aynen canım. Görüşürüz hadi." En son öpücük atarak yollamıştım Soobin'i evden. Annem ısrar etse de kalmamıştı ve şuan gidiyordu. Kalsa da olurdu ama geriliyordum o buradayken.
Kapıyı kapatıp içeri geçtiğimde koltukta oturan annem beni yanına çekti. Bugün babam, kız kardeşim Hiyyih ve ablam Lea evde değildi. O yüzden rahatça sorgulayacaktı beni.
"Keşke gitmeseydi Soobin. Daha aranızı yapacaktım."
"ANNE CİDDİ MİSİN?"
"Evet lan olamaz mı? Dün de Soobin'i bilerek odana yollamıştım zaten. Çünkü en başından anlamıştım."
"Anne sen var ya sen. Adamsın sen."
"Sus be. Sensin adam."
"Öyleyimdir."
"Dağıtma konuyu çocuk."
"Emredersiniz sultanım. Ne öğrenmek istersiniz?"
"Anlat her şeyi."
Derin bir nefes alarak uzun anlatım yolculuğuma doğru yelken açtım.
*****
"Anladım oğlum. Her şey okey şuan. Ben sizi yapacağım bak gerçekten. Hem Soobin'in annesi de istiyor."
"Anne yapmasan...?"
"Oğlum mal mısın? Senin bir bok yapacağını sanmıyorum bari ben halledeyim, değil mi?"
"Yok işte. O istemeden nasıl olsun? İstemiyorum şuan. Zorlamak istemiyorum, kendi kararı onun."
"E bari sevdiğini söyle a gerizekalı oğlum."
"Tamam ana ya. Söyleyeceğim bir ara."
"Söyle eşek seni. Büyümüş de sevdiği çocuğa açılacak."
"ANNE HİÇ GİRME O KONULARA BENCE. HADİ İYİ GECELER, BAAY." Ne yapayım canım? Sevmiyorum böyle konuları. Şimdi yarım saat duygusallık triplerine girecektik. Hiç uğraşamazdım.
"NEYDİ BENİM GÜNAHIM DA GELDİN BAŞIMA? HAYIRSIZ SENİ."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Like Crazy~Sookai
FanficOkulun ispitleme kralı, zorbalara bile kök söktüren Huening Kamal Kai ve ona yakalanan Choi Soobin. "Hayırlı işler kanka. Görmedim say derdim ama gördüm maalesef." "Ulan sen miydin? Şansıma sıçayım ben ya okulun ispitçisine mi yakalandım gerçekten?"