BÖLÜM 1

63 10 51
                                    


Derin bir nefes alarak gözlerini açtı. Gözlerini bir saniye bile kapatmaması gerektiğini uzun zaman önce öğrenmiş olsa da biraz dinlense iyi olabilirdi, diye düşünmüştü. Büyük, hafif kıvrımlı ela gözleri etrafta dikkatlice dolanmaya başlamış, etrafında gördüğü her küçük detay hafızasına kazınmaya başlamıştı. Tanrının ona güzel bir hediyesi olduğunu düşündüğü üstün bir görsel zekası vardı, gördüğü hiçbir şeyi kolay kolay unutmaz, bir kere bile olsa gittiği bir yeri hızlıca ezberler ve asla kaybolmazdı. 

Yine daha önce gelmediği fakat görmeye alışık olduğu bir yerdeydi. Ormanın derinliklerinde, ki o kadar derinliklerindeydi ki buraya gelebilmek için üç araç değiştirmişti, arka tarafında duran üç katlı bir villanın bahçesinde havuzdan biraz uzakta ellerini arkasında kavuşturmuş bir vaziyette, belinde ve sağ dizinin biraz altında pantolonunun yan tarafındaki cebindeki iki silahıyla, sol tarafında, belinde duran bıcağıyla bekliyordu. Kadınlar renkli gece elbiseleriyle, erkekler pahalı takımlarıyla havuz başındaki uzun masalarda içkilerini içiyor, kimisi samimiyetsiz kahkahalar atıyor, kimisi yüzünde oldukça ciddi bir ifadeyle karşı tarafındakini dinliyordu; muhtemelen iş konuşuyor olmalılardı, hatta muhtemelen hepsi iş konuşuyordu. 

Havuzun biraz ilerisinde alçak bir platform üzerinde ev sahipleri tarafından kiralanmış olan bir grup müzik yapıyordu. Çalan müziğin türü Jazz'dı ve şimdiden çok sıkıldığını hissetmeye başlamıştı. Jazz müziğini bir kaç defa dinlemeye çalışmış fakat asla başaramamıştı, insanlar bu türde dinlenebilecek ne buluyordu hiç anlamamıştı.

 Bu düşüncelerden uzaklaşmasını sağlayan, kulağındaki gizli kulaklığa gelen sesle, sesin sahibini tanımış ve kafası yan tarafa dönmüştü.

"Her şey yolunda gözüküyor. Bir sıkıntı yok değil mi?"

"Şimdilik."diyerek sese cevap vermiş ve iş arkadaşının ona uzaktan gülümsemesine karşılık hafifçe tebessüm etmiş, tekrar etrafı izlemeye devam etmişti.

Bugün onun için oldukça sıradan bir gündü. Dışardaki hayattan oldukça uzaktaydı. Zenginlerin içinde cennette yaşıyorlar gibi rol kestikleri bu cehennemin içinde ona verilen işi yapıyordu, zenginleri korumak. Kendisini bir paralı asker olarak adlandırabilir miydi bilmiyordu. Belki de en azından şimdilik böyle adlandıramazdı çünkü onları buraya yollayan bir güvenlik şirketiydi. En azından dışardaki dünyada öyleydi. Bu güvenlik şirketi dışarda, insanların evlerine güvenlik sistemleri kurulumundan, zengin insanların varlıklarını koruyabilmek adına güvenlik sistemlerini bireysel olarak kurma hizmetine kadar, güvenlik işini yapan masum bir şirketti. Fakat, bu cennet görünümlü cehennemde, paranın, çok fazla paranın döndüğü bu dünyada işler değişiyordu. İş insanlarına, ailelerine, mafyalara ve daha fazlasına güvenliği ve yüzlerce paralı asker kaynağını sağlayan bir şirketti. 

Bu cehennemin koruyucusu olmaktan iğreniyordu, her şeyi geride bırakıp gerçek dünyasında huzurla yaşamayı diliyordu fakat yapamazdı, çünkü asla gerçekleştirmekten vazgeçemeyeceği bir amacı vardı. 

O sırada bir anda koluna dokunan el onu irkiltmiş ve hemen koluna dokunan eli kendinden sertçe uzaklaştırmak için kafasının sağ üst tarafına doğru kaldırmıştı.

"Ah, canımı acıtıyorsun!" karşısında yüzünde acı dolu bir ifadeyle ona bakan en yakın arkadaşını görmeyi beklemiyordu. Hızlıca arkadaşının elini bırakmış ve onun bileğini sıvazlayarak yakınmalarını dinlemeye hazırlamıştı kendini.

"Sadece selam vermek istemiştim!"

"Sana kaç kere bana sessizce yaklaşma dedim Ayda, özür dilerim!" derken karşısında ona acıyla sitem ederek bileğini sıvazlayan arkadaşının bileğini tutarak acısını hafifletebilmek adına bileğini tutarak üstünde yavaşça daireler çizmeye başlamıştı.

Kara KutuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin