23. BÖLÜM

257 14 0
                                    

Bölüm Şarkısı:
Bana Bi' Yolunu Bul - Egemen Akkol & Rana Türkyılmaz

gecikme için kusura bakmayın, bir sonraki bölümde bu bekletmeyi fazlasıyla telafi edeceğim. güzel şeyler olacak ahshshsjshx

iyi okumalar dilerim🤎

•••


   Pusat'la geçirdiğimiz, beklediğimden daha sakin olan araba yolculuğunun sonunda dağ evine vardığımızda ayaklarım çoktan geri geri gitmeye başlamıştı bile. Babam orada değildi ancak annemin nasıl bir tavır sergileyeceği hakkında tahminim yoktu. En azından yanımda Pusat olduğu için psikolojik şiddete karşı daha güvende hissediyordum.

Pusat yaşadığım tereddütü kolaylıkla görerek bana cesaret vermeye çalışmıştı. Onun sayesinde yaklaşık beş dakikanın sonunda arabadan inmeyi başardım ve birlikte eve doğru yürüdük. Kapıyı korumalar bizim için açmışlardı ve içeride büyük bir sessizlik hâkimdi.

Oturma odasının kapısına ulaştığımda annemin koltukta uyuyakaldığını görmek, o an için en büyük sevincim oldu. Fakat bu tabii ki uzun sürmedi. Pusat'la birlikte bir şeyler yemek için mutfağa geçmiştik, her şeyi hazırlamıştık ve tam masaya oturacağı sırada telefonu felaket tellalı edasıyla çalmaya başladı.

İstemsizce oflamaktan kendimi alıkoyamamıştım, bu da Pusat'ın anlık gülmesine sebep oldu ancak telefonu açtığı gibi o tanıdık ketumluğu geri döndü. Birkaç saniye boyunca karşı tarafı dinledikten sonra gözlerinin adeta karardığına şahit olmuştum.

"Ne yaptık, dedin sen?" Bunu öyle ürkütücü bir şekilde söylemişti ki bütün tüylerim diken diken oldu. Bir anlığına tanıdığım, âşık olduğum Pusat'tan metrelerce uzaklaşmıştı.

"Ben sizin yapacağınız-" diye başladığı cümleyi bakışları beni bulduğu gibi yarıda keserek, gözlerini sinirle kapatmıştı. "Yola çıkıyorum. Ofise geçin."

Telefonu kapattığında fırlatacak bir şeyler aradığına emindim. Yine de sakinliğini korumaya çalışarak gözlerimizi birleştirmiş, ardından yanına gelmem için işaret etmişti. Kucağına oturduğumda beni uzun uzun öptü, kokumu ciğerlerine doldurdu ve bana şefkatle sarıldı. Sonrasında daha sakin görünüyordu.

"Meraktan başımın etini yiyeceğine eminim," diye mırıldanmıştı, bir eliyle yanağımı okşarken. "Berkant ve baban ben yokken adamla görüşmüş. Merak etme, bir sürü koruma vardı. Hiç kimseye bir şey olmadı."

Kaşlarım merakla havalandı bununla birlikte. "Sorun ne o zaman?"

Pusat, bana cevap verirken çok ciddi bir iş üstündeymiş gibi yüzümü inceliyordu. "Berkant'ın kazandığı paranın on katını istemiş. Dolar bazında."

İşte tam o noktada, Berkant abinin boku yediğini anlamıştım.

"Ne kadar paradan bahsediyoruz?"

Alnıma bir öpücük kondurdu Pusat, sonra yanaklarıma, burnuma ve en son dudaklarıma. Beni kucağından indirip evden ayrılmadan önce verdiği cevap ise, "Çok fazla para, güzelim." olmuştu. Arkasından şaşkınlık içinde bakarken çoktan gözden kaybolmuştu bile.

Gitmesinin üzerinden artık saatler geçmişti. Düşünebileceğim her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünerek vakit öldürdüm ben de. Sanırım bu vakit öldürmekten çok kendimi öldürmeye dönüşmüştü ama... Neyse.

Soğuk bir şeyler içmek için yeniden mutfağa gideceğim sırada, annemin artık koltukta oturuyor olduğunu gördüm. Çok uzun süredir orada uyuyordu. Ne zaman uyandığını merak etsem de onu görmezden gelerek mutfağa ilerledim. Tek istediğim buradaki günlerimin sessiz ve sakin bir şekilde geçmesiydi. Herhangi bir kaosu kaldırabilecek mantalitede değildim ancak annem de benimle aynı fikirde değildi anlaşılan.

ALTÜSTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin