Bölüm Şarkısı:
My Blood - Ellie Goulding
Başım akşamdan kalmışım gibi dönüyordu. İçinde bulunduğum anlar o kadar yabancı hissettiriyordu ki bir an gerçekten de akşamdan kaldığıma ve bütün her şeyin hayal gücümün oyunu olduğuna inanmak üzereydim. Ancak değildi. Pusat yerinden kıpırdamadan hâlâ şok olmuş gözlerle beni izliyordu, annemin yüzü dehşetle kasılmış hâldeydi ve muhtemelen birileri çoktan polisi aramıştı. Pusat'ın eve giriş şekli pek sakince olmamıştı zira.Nihayet gülmeyi kesebildiğimde ise gözlerimden yaşlar geliyordu. Hayır, hayır, gerçekten ağlamıyordum. Yarattığım bu yeni etkiye öyle bayılmıştım ki beni sonsuz bir kahkaha tufanına sürüklemişti. 'Uslu' hâllerimin ne kadar sıkıcı olduğunu daha iyi görüyordum artık. Aile demeye bin şahit isteyen bu insanlara en başından beri böyle davransaydım her şeyin benim için ne kadar basit olabileceğini düşünmeden edemiyordum.
"Delirmişsin sen," dediğini duyduğum anneme dudaklarımdan silinmeyen sırıtışla birlikte döndüm. Az önceki korku dolu hâllerini hiç yaşanmamış gibi kibriyle örtmeye çalışıyordu şimdi. "Baban geldiğinde onunla da böyle konuşabilecek misin bakalım?"
Sırtını dikleştirerek bana doğru bir adım atmaya yeltenmişti ki bu sefer benim bir şey yapmama gerek kalmadan Pusat önümde belirdi. Demirden bir duvar gibi beni arkasına çektiğinde annemin bakışlarının karardığına yemin edebilirdim.
"Orada durun, Handan Hanım," dedi Pusat, sert bir sesle. Yüzünü görmesem de anneme nasıl baktığını az çok tahmin edebiliyordum, annemin ise geri adım atmamak için nasıl direndiğine birebir şahittim. "Yıllarca Doğanay'a istediğiniz her şeyi yaptırdınız, kendine ait bir fikri bile olmasına izin vermediniz. Şimdi de çıkıp kızınızı, sevgilimi tehdit etmeye kalkarsanız işte orası, tam da orası, aşmamanız gereken o sınır. Ben bu evi başınıza yıkmadan odanıza gitseniz iyi olur."
Pusat'ın söylediği her bir kelime göğüs kafesimin sıcak bir hisle dolmasını sağladı. Hayatımda ilk defa kendimi güvende hissettim. Evde gibi.
Annem ise benim aksime bu durumdan hiç memnun değildi. Dudakları tiksiniyormuş gibi büzüştü fakat gözleri Pusat'tan ayrılarak yeniden bana ulaştı. Onun zehri yalnızca banaydı.
"Kendine bir koruma tutmak istediysen parasını verirdik, Doğanaycığım. Bu kadar ucuz insanlarla yan yana olabileceğini mi sanıyorsun? Buna izin verir miyim?" Az önceki güzel hislerim anında yok oldu ve yerini yeniden saf bir öfkeye bıraktı. Kaşlarım olabildiğince çatılmışken anneme doğru bir hareket yapacaktım ki o lanetli ağzını tekrar açmaya karar vermişti, "Biz olmadan bir hiçsin sen! Soyadın olmadan, kredi kartların, lüks eşyaların olmadan sen hiç kimsesin! Bana ve babana böyle saygısızlık yapıp sonra hiçbir şey olmadan hayatına devam edebileceğini mi düşünüyorsun sahiden? Asıl ben sana ölmüş olmayı diletirim, Doğanay Özenç! Kendine gelip özür dileyeceksin, hemen!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALTÜST
RomanceDoğanay Özenç, dışarıdan mükemmel görünen hayatını ailesinin çizdiği sınırlar içerisinde yaşayan popüler bir üniversite öğrencisiydi. Pek sıradan olmayan ailesi ve babasının can dostu Berkant ile geçirdiği hayatı olması gerektiğinin dışına çıkmadan...