Yavaşça kalkıyorum yanından. Bakıyorum yüzüne, sebepsizce gülümsüyorum seni sevdiğimden. Odadan çıkıp balkona geçiyorum, sabahın ilk demlerinde bir sigara yakıyorum günün ilk devrimine. Ciğerlerime çektikçe dumanı düşünüyorum ötedeki seni, 'Acaba gerçekten seviyor musun beni?'. Bunu sana soracak yüzüm yok. Aynı yatakta yatıp kalkıyoruz, arada bedenlerimizi birleştiriyoruz. Kimi zaman dudaklar önden atılıyor. Şiirler yazıyoruz birbirimize ama yine de demiyoruz 'seni seviyorum' birbirimize. Devrik cümlelere kuruyoruz şiirlerimizi, oysa en büyük şiir iki kelime tek cümle. Sadece 'seni seviyorum' demekte. Hangi devrim kaçtı gözlerimden bilmiyorum ama yine seni düşünüyorum. İçeriden sesler geliyor, kafamı kapıya dönüyorum. Şişmiş dudakların arasında bir sigara yakmışsın. Kısıkça 'günaydın' diyorum. Çillerin hatırına gülümsüyorum. Dudaklarıma ufak bir buse bırakıp karşıma oturuyorsun. Ben sana, sen boş sokağa bakıyorsun. Ses etmeden dumanı çekiyorsun içine. Yavaşça bana dönüp bakarken gözlerime şiir mısralarından çıkmış gibi konuşuyorsun yine. Ayıp etmek istemem, en güzel cümlelerimi sunuyorum yine.
Tan vaktinde kalmış bir aşk var içimde, kime inat bilmesem bile bugün yine seni seviyorum dünden hallice. Sadece 'evimsin' diyorsun bana, biliyorum bu da senin 'seni seviyorum' deme şeklin. Keşke acısan bu arsız şairine ve başka bir şeyler desen gözlerime. Saatler geçtikçe sokak hareketleniyor, bir kemancı gıy gıy bir şeyler döktürüyor. Seviyorum bu sesi. Defterimi elime alıp bir şeyler yazıyorum, merakla izliyorsun beni. Ufak bir tebessüm düşüyor yüzüme. Yazımı bitirince baştan sona sessizce okuyup tatmin oluyorum. Defteri sana veriyorum merakın kaybolsun diye. Sana yazdığımı biliyorsun, sadece gülümseyerek defteri bana geri veriyorsun. Bir şeyler anlatmaya başlıyorsun yine ama gözlerim sadece seni duyuyor. Kıkırdayıp yanıma geliyorsun ve kollarını bana sarıp kafanı omzuma koyuyorsun. Kokun geliyor burnuma. Ben saçlarına ufak bir öpücük bırakırken sen sokağı izliyorsun.
Biliyorum sevgilim, bugün de beni sevmiyorsun.
-sabah-
Felix'in 'evimsin' derken kastettiği şey İngilizcedeki 'home' anlamında. 'House' ve 'home' arasında anlam farklılığı vardır. İkisi 'ev' anlamına gelse bile 'house' dört duvardan ibaret beton yığını tarzı bir şeyi ifade eder ancak 'home' yuva, yaşamaya değer yer anlamındadır. İngiliz edebiyatının güzel yanlarından biri de bu tarz ufak anlam tatlılıklarıdır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
coup d'etat
FanfictionBir ruha iki şair fazladır sevgilim. Bir şair öyle alelade sevmez, bir şair öyle alelade sevilmez...