Herkese yeniden merhabaa. Bölüm biraz kısa olacak. Yazı fontunu da değiştirdim. Bölüme başlamadan önce alttaki yıldıza basarsanız beni çok mutlu edersiniz.
İyi okumalar.
O gün üstünden tam tamına 3 gün geçmişti. Deren hala okulda yanımıza gelip bizim evimize gitmek istediğini söylüyordu. Bahaneler üreterek bu fikrini kabul etmiyorduk. Beren ile Buğra'nın kardeş olduğunu öğrendiğinden beri Beren ile daha yakın olmaya çalışmıştı. Beren tabiki ona çok yüz vermiyordu.
Bu kız benim sevdiceğime aşık mı oldu?
Bu olmamalıydı, Buğra zaten beni kardeşi gibi görüyordu. Beni sevmezdi, ama Deren'i sevebilirdi. Ve onlar aşklarını yaşarken, ben uzaktan onları izleyemezdim.
Ben düşüncelerim ile çelişirken kolumun dürtülmesiyle Toprak'a baktım. Bir kafedeydik, ben, Toprak, Miraç, Beren ve Buğra ile oturuyorduk. "Ne düşünüyorsun gene." diye sordu. Sesinde bıkkınlık vardı. Herkesin gözleri benim üstümdeydi şimdi.
Çok geçmeden cevap verdim. "Yok birşey, yorgunum sadece." dedim. Bu sefer Miraç cevap verdi. "Hadi hadi yeme bizi, birine falan mı aşık oldun?" Miraç bunu dedikten sonra abim, "Ne aşkı ya? Olamaz aşık falan, yoktur öyle birşey." dedi.
Miraç ile abim tartışmaya başlamıştı. Gözlerimi Buğra'ya çevirdim.
Telefonuna bakıyordu.
Yutkundum, anlamamaları için gözlerimi ondan çektim, ve cevap verdim. "Aşık olduğum biri yok." dedim. Bunun üzerine tartışma kapandı.
Yaklaşık 15 dakika sonra uykumun geldiğini söyledim, abim beni eve bırakmak istedi, itiraz ettim. Masadan kalktım, tam gidecekken bir ses duydum. "Bende eve gidicektim zaten, seni bırakırım." bu ses, Buğra'nın sesiydi.
İtiraz bile etmeme fırsat kalmadan masadan kalkıp yanıma geldi, kolumdan tutup yürütmeye başladı. Arabasına geçtik, arkaya binecekken "Neden öne binmiyorsun?" diye sordu.
Salak niye acaba?
Uyumam için olduğunu söyledim, ama öne binmem için ısrar etti, kıramadım. O beni bilmeden her gün kırarken ben onu kıramadım.
Yol boyunca konuşmadım. Eve vardığımızda arabadan inip iyi geceler diyip direkt eve yöneldim.
Ayakkabılarımı çıkartıp üstümü değiştirdim. Ve kendimi yatağa attim. Instagram da dolaşmaya karar verdim, biraz dolaştıktan sonra bir mesaj geldi, Buğra'ydı. Mesaja tıkladım.
buugracakir:Uyumamışsın?
Uykum kaçtı.
buugracakir: Yalancı.
Yalan söylemiyorum
Buğra Abi.Bir süre mesaj gelmedi, ama görüldü olmuştu.
buugracakir: Tamam iyi geceler.
İyi geceler.
Hah bu muydu yani, salak Buğra. İnsan biraz yazışmak için çabalar.
Çok geçmeden uyuyakadım.
...
Sabah çoktan olmuştu. Beren gile gidecektim, Buğra'ya kızgın değildim. Sonuçta bana aşık değildi. Saat sabah saatleriydi, altımda kısa bol bir siyah şort,üstümde ise düz beyaz bir tişort vardı. Elimde ise Buğra'nın en sevdiği kurabiyelerden.
Evlerine doğru yürüyordum, telefonum çaldı. Arayam Beren idi. Ama evlerine gittiğim için açmadım. Cebime geri koydum, zaten görecektim ne gerek vardi ki açmaya?
Evlerine vardım, zaten çok yakındı penceremden bile görünüyordu. Kapıyı çaldım, kapıyı açan Beren'di. Yüzü düşmüştü ve şaşkındı, "Beren? Ne oldu yüzün neden böyle?" diye sordum. "Nehir... içeriye gel." dedi.
Terliklerimi çıkartıp hemen içeriye girdim, salonu işaret etti, o yöne doğru gittim. Odanın kapısını açınca gördüğüm manzara ile şok oldum.
Deren... o buradaydı.
Bölüm nasıldı?
Dereni öldürmek istiyorum...
Bu bölüm kısa oldu, ama çok bölüm attığım için böyle oluyor.
Birdahaki bölüm görüşmek üzere...