Nasılsınıız. Ödevlerim çok olduğundan bölümleri önceden yazıyorum. Aslında bu aralar bölüm yazamıyorum. Başarı olarak düştüm. Ve aklıma fikir gelmiyor. Elimden geldiğince yazmaya çalışacağım, iyi okumalar..
Herkes gitmişti, Güneş hariç. O bugün burda yatılı kalıcaktı. Misafir odasında tabikii. Evi toparlamıştım. Beren'e Sinan abini ile konuşmamı anlatmamıştım.
Odama gidip uyumuştum...
...
Uykumdan uyanmıştım, elimi telefonuma uzatıp saate baktım. 07.53 tü. Uyanıp geri uyuyamayan kişilerden olduğumdan kalktım. Güneş evde olduğu için kahvaltı hazırlamam gerekiyordu. Yataktan kalktım. Üstümü değiştirdim.
Altıma yeşil paraşut pantolonumu, üstüme ise siyah kısa kollu cropumu giydim. Lavaboya gidicektim. Bugün sonradan lavaboya gitmek istemiştim nedense.
Lavaboya giderken bir ses duydum. Bu Güneş'in sesiydi. Misafir odası banyonun karşısındaydı. Telefonla konuşuyordu. İç sesim dinlemem gerektiğini söylüyordu. İç sesime uydum ve kapıyı dinlemeye başladım.
"Ay evet bebeğim bugün buluşalım mutlaka." diyordu. Bebeğim dediği kişi kimdi? Toprak'ı aldatıyor muydu yoksa? Hayır hayır, bende arada Beren'e böyle kelimeler söylerdim. Hemen kötü düşünmemeliydim.
Ama bu saatte kimle konuşuyor olabilirdi ki?
"Tamam canım, hadi görüşürüz. Seni çok seviyorum." dedi. Telefonu kapatma sesi geldi. Dinlediğimi anlamaması için hızlıca lavaboya gittim, işlerimi hallettim. Güneş'in telefon konuşmasını düşünmemeye çalıştım.
Aşağıya indim kahvaltı hazırlamaya başladım. Yanıma Güneş geldi. "Aa sendemi uyandın İzem?" dedi. Bu kız bazen cidden salak oluyor. Uyanmasaydım nasıl burada olucaktım? "Hıhı uyandım, size kahvaltı hazırlıyordum." dedim.
Toprak'ı uyandırıcağını söyleyip yukarıya çıktı. Bu kızdan birşey çıkacaktı ama hadi hayırlısı.
Kahvaltımızı yaptık, Güneş eve gitmesi gerektiğini söyledi, buluşmaya gideceğini söylemedi. Toprak'a söylemek istemiyordum. Ya yanlış anlamışsam? Ya gerçekse ve Toprak üzülürse?
Kafamda bu düşüncelerle odama çıktım.
Instagram'a girip storylere bakmaya başladım. Bakarken Deren'in storysini gördüm.
Bir parkın fotoğrafını atmıştı. Anlamsız buldum. Ama pek takmadım. Diğer kişilerin storylerine bakarken Buğra'nında story attığını gördüm. Profil resmine tıkladım. Park resmi atmıştı.
Bir dakika, bir dakika. Bu Deren'in attığı park değil mi?
"Kahretsin!" Buğra ile dışarı çıkmışlardı. Belkide Deren haklıydı. Buğra beni asla sevmeyecekti.
Çok geçmeden Beren'den bir telefon geldi. Hemen açtım.
"Ay İzem nasılsın aşkım?" dedi Beren.
"İyi olmaya çalışıyorum Beren, sen nasılsın?" dedim.
"Ha sen Buğra'nın storysini gördün. Bunlar beraber dışarı çıkmadılar merak etme." Ne? Nasıl olur. Aynı storyi paylaşmışlar.
Bunu dışımdan söylemiş olacağım ki Beren "Abim o parka Toprak gil ile gitti. Deren bu storyi görmüş olmalı ki bugün gidip aynı yerde fotoğraf çekmiş. Sanki abim ile dışarı çıkmış gibi yansıtmaya çalışmış."
Oha cidden beklemiyordum. Şok olmuştum. Ama yüzümde bir gülümseme oldu. Deren ile Buğra dışarıya çıkmamıştı! Daha ne isteyeyim ki.
Buğra ile sevgili olmayı tabiki.
Beren "Toprak abi ile abim dışarıya çıkmış arkadaşlarıyla, nereye gittiklerini biliyor musun?" dedi. Mal ben ne bileyim Toprak'ın dışarıya çıktığını bile bilmiyorum.
Bunu dememe kalmadan ekledi. "Doğru senin abiciğin hiçbirşeyi sana söylemiyordu dimii."
"He gerizekağlı he, boş yapacağına git bir ders çalış." dedim. Bayadır ders çalışmıyorduk, artık çalışmaya başlamamız gerekiyordu.
Beren ben bunu der demez haklı olduğumu söyleyip telefonu kapattı. Toprak'ı arayacaktım, nerede olduklarını sormak için tabiki. Onu merak edecek halim yok.
Rehberimden Toprak ismini bulup arama tuşuna bastım. Çaldı çaldı ama açılmadı. Çok önemsemedim çünkü Toprak hiçbir zaman telefonunu açmazdı.
Saat 22.37
Toprak hala eve gelmemişti. Toprak'ın evde olmamasını fırsat bilip Beren ile dışarı çıkacaktım. Beren bizim eve gelecekti.
Ben giyeceğim elbiseyi ve ayakkabıyı hazırlarken zil çaldı. Hemen kapıya koştum ve açtım. Beren gelmişti.
"Hoşgeldin Beren'im." dedim. Hemen içeriye girdi.
Elbise olarak beyaz, pembe tonlarında bir çiçekli elbise ile açık pembe bir taç takmıştı. Ayakkabı olarak ise beyaz topuklu ayakkabı giymişti.
"Çok şeker olmuşsun." dedim.
"Sende demek isterdim ama daha üstünü bile giyinmemişsin İzem." diye bağırdı.
Yani birazcık haklı olabilirdi, birazcık.
"Ya dur hemen giyinip geleyim." Cümlemi bitirir bitirmez yukarıya doğru ilerledim. Toprak hala eve gelmemişti. Büyük ihtimal bir mekanda takılıyolardı. Kıyafet dolabımı açıp öğlen belirlediğim elbiseyi üstüme geçirdim.
Beyaz düz bir elbiseydi. Mini, askılı bir elbiseydi. Masamda duran telefonumu elime alıp Toprak'a dışarıya çıkacağım konusunda kısa bir mesaj yazıp aşağıya indim.
Evet bölüm sonuu.
Yeni bölümde neler olucak sizce?
Yorum atarsanız çok mutlu olurum.