17. BÖLÜM İHANET

556 22 1
                                    

Nasılsınız canım okurlarım?

Bugün karne günü nedeniyle sizler için yeni bolüm yazdım ve hemen ekledim :D

Karnesi güzel olanları tebrik ederim. Kötü olanlarsa hiç kafasına takmasın olan oldu biten bitti artık yazın tadını çıkarmanın zamanı geldi.


Klavyemde bir problem olduğu için bazı harfler basmıyor bir süreliğine affedin yazarınızı. Seviliyorsunuzzzz


Multimedyada Pusat


Duru'dan

İstanbul'a geldiğim gibi Nilüfer hanımın gönderdiği araç beni karşılamıştı. Bu kadın beni gerçekten çok seviyordu. Ona ihanet etmek istemezdim. Ortada dönen bir savaş vardı. Taraf seçmek zorundaydım. Savaşı kazanmak için bana her yol mubah.

Güneş'in nefret ettiği şoförü Dinçer gelmişti karşılamaya.

"Şirkete geçelim Dinçer"

"Nilüfer hanım sizi eve bırakmamı emretti. Sizde biraz dinlenirsiniz"

"Dinçeer, bence emri biraz genişletebiliriz" sesim tüm cilvesiyle çıkmıştı. Dinçer'in bana olan ilgisini fark etmemek için kör olmak gerekiyor. Neyse ki erkek ırkından nefret ettiğim için ona karşı davranışlarım yüzünden vicdan azabı çekmiyordum.

"İsterseniz birlikte bir yemek yiyelim. Sizde açsınızdır"

"Seninle akşam şık bir restaurantta yemek yemeyi tercih ederim. Özel olmalı tüm gece süren bir yemekten bahsediyorum" cilveli bir şekilde gülümseyince aklı başından gitmişti. Aptal adam! Ölsem de seninle ne yemek yerdim ne de tüm gecemi geçirirdim ama o bunu göremeyecek kadar kördü.

Şirketin önünde araç durduğunda Dinçer hemen kapımı açtı. Elini uzatıp araçtan çıkmama yardımcı oldu. Üzerimde siyah kumaş tulumum ayağımda tulumumla uyumlu siyah topuklu ayakkabılarım vardı. Saçlarımı da yandan salaş örgü yaptırdım. Gayet şık gözüküyordum. Önden göz boyamam lazımdı.

Asansör 15. Katta durduğunda kendimden emin duruşumu bozmadan yürümeye başladım. Daha önce bir kez geldiğim bu görkemli bina içerisinde Nilüfer hanımın odasını aramaya başladım. Sekreterini görünce doğru yolda olduğumu anlayıp rahat bir nefes aldım. Öyle bir şey yapmalıyım ki Nilüfer hanım mahcup olsun ve tüm ilgisini bana yöneltsin. Sekreterine doğru ilerledim.

"Merhaba"

"Merhaba" dedi yirmili yaşlarının ortasında olan kızıl bayan

"Ben Nilüfer hanımla görüşecektim"   

"İsminiz nedir?"

İşte şimdi başlamam gerekiyordu.

"Ne demek içeri giremem?!" sesimi yükseltmiştim

"Hanım efendi ben öyle bir şey söylemedim. İsminiz nedir dedim yanlış anladınız galiba"

"Siz beni neyle itham ediyorsunuz? Size önemli bir misafiri olduğumu söylüyorum"

"Burası önemli bir iş yeri bu tarz rezilliklerin olmasına izin veremem hemen çıkın dışarı yoksa güvenlik sizi zorla çıkarmasını bilir!"

Bu sefer kadının da sesi yükselmişti. Kadının sinirden gözü döndüğü için Nilüfer hanımın odasından çıkıp bizi izlediğini fark etmemişti. Son cümlesinin tamamını duymuş kaşları çatılmıştı. Bense orada olduğunu fark etmemiş gibi rol yaparak ağlamaya başladım. En hüzünlü anılarımı gözümün önüne getirerek kendimi ağlamaya teşvik ettim. Sesim cılız ve üzgün çıkarak

HIRÇINHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin