9- Gizli Numara

46 11 13
                                    


             >>>>>>>>>>  🌙  <<<<<<<<<<

- Alo...
- Merhabalar.
- Kiminle görüşüyorum acaba?
- Kimle görüştüğünüz şuan
önemli değil.
- Dolandırıcı mısınız!
- Hayır...  hayır.
- Ne o zaman?
- Kim olduğumu bilmek için
daha erken.
- Offf telefon şakanız hiç hoş
değil beyefendi.

Telefonu kapattım.
Ah cidden mi şakası hiç komik
değildi!
Dur bir dakika ya şaka değilse.
Ama şaka olmasa...
Off her neyse ya.
Kahveden son kez içip
karton bardağı çöpe attım.
Abimin yanına gidip oturdum.
- Abi.
- Efendim canım ne isteyeceksin?
- Şey... Biz Ayaz ile okuldan sonra
bir yere gideceğiz.
- Nereye acaba?
- Yani kahve içmeye dün için
teşekkür edecektim ona.
- Hmm teşekkür için diyorsun.
Başka bir sebep yok yani?
- Ya abi ya!!!
- Ya tamam bir şey demedik.
Güzel gülüşümü yüzüme yaydım.
Ardından ders bitince çantamı omzuma taktım.
- Abi görüşürüz.
- Hemen mi?
- Evet abi sen git hadi.
Abim göz kırpıp Ayaz'a beni işaret etti.
Ayaz başını öne eğip
gülümsedi.
- Ya abi git artık!
Abim arabasına binip uzaklaştı.
Sonra biz de Ayaz'ın motoruna binip
merkeze gittik.
Tolga kapı da bizi bekliyordu.
Motor dan indik Ayaz kaskını çıkartıp
merkeze doğru yürüdü.
Ben kaskı çıkaramıyordum.
- Amirim yardım etseniz hiç fena olmazdı!
Ayaz hemen arkasını dönüp yanıma
geldi.
- Ah ben seni unuttum minik ajan.
- Ajan olduğum doğru
ama minik değilim.
- Benim için öylesin.
- Ahh!
Merkeze girdik.
Üstümüzü değiştirdik ve spor
salonuna gittik.
Tolga yanıma geldi.
- Yeni bir ajan geldi.
- Kaç yaşında?
- 20 yaşında kadın bir ajan.
- Hmm nasıl sana göre.
- Yani pek iyi dövüştüğü söylenemez
ben olsam ajan bile demezdim.
- Anladım Tolga tamamdır.
Tolga hemen salonun kapısını açtı
Ayaz için.
Ayaz bana baktı.
- Amir olan sizsiniz.
Dedim.
- Olsun kadın olanda sizsiniz kadınların önceliği var.
Elini öne gösterdi.
- Buyrun.
İçeriye geçtim.
Ajanlar beni görünce selam verdiler.
Efsun yanıma geldi.
- Naber ajan nasılsın?
- İyim Efsun sen?
- Ben de iyiyim.
Gülümsedik.
Ardından Ayaz içeriye gelince
hepimiz yerimize geçtik.
Ayaz dedi.
- Rahat asker.
Sonra dedi.
- Seni yeni gördüm asker.
Arkadan birine bakınca ben de oraya baktım.
Efsun kulağıma fısıldadı.
- Yeni gelen ajan.
Ama dövüşememesine rağmen
çok bilmiş.
Ajan bir adım öne çıktı.
- Ben Ezgi efendim.
Ayaz şaşıracağım şekilde dedi.
- Sana kendini tanıt diyen olmadı.
Ezgi denen ajan hemen yerine geri geçti.
Ajanlar aralarında gülmeye başlamıştı.
Ben dahil.
Ayaz bana baktı.
- Ajan çok mu komik?
Ezgi sırıtıyor muydu bana.
Bekle ben nasıl o sırıtmayı ödetirdim ona.
- Evet amirim çok komik.
Bu cevabıma Ayazın dudağı yukarı kıvrıldı.
- Sen komik buluyorsan öyledir ajan.
Ezgi denen gıcığa sırıtınca yüzünün aldığı hal çok komikti.
Sonra Ayaz beni yanına çağırdı.
- Ajan gel bakalım buraya.
Hemen yanına gittim selam verip yanında durdum.
-Arkadaşlar biliyorsunuz ki
kötü bir olayın sonucunda komutan
görevinden alındı ve İstihbarat tarafından
göz altına alındı.
Bu nedenden dolayı yeni komutanınızın
seçim kararı bana verildi.
Ben de Kiraz'ı komutanlığa telfi
ettim.
Ben gözlerimi kocaman açıp
Ayaz'a baktım.
Fısıldadım
- Şaka yapmıyorsun değil mi?
O da fısıldadı
- Hayır tabi ki.
- İyi şaka olsa okulda bedelini
öderdin.
- Sen amirini mi tehdit ediyorsun?
- Sayılır.
Gülümsedim.
Avaz'da eliyle yüzünü kapattı.
- Ciddi olamazsın.
Ezgi hemen lafa atladı.
- Neden komutan o oluyor?
Ben lafa atladım
- Sen neden yeni gelmene rağmen
her şeye burnunu sokuyorsun asker.
Ezgi bir şey diyecekken Ayaz dedi.
- Komutanına saygısızlık etmeye kalkışma asker.
Ezgi sustu sinirden kızardığı belliydi.
Ayaz bana döndü.
- Komutan hanım bakıyorum da
komutanlığınızın hakkını veriyorsunuz.
- Hakkını vermezsem komutan
olmamın mantığı kalmaz.
İkimizde gülmeye başladık.
Ayaz dedi
- Neyse yeni ajanımızın
durumuna bakalım.
Ezgi öne çıktı.
Ayaz dedi
- Asker istediğin bir rakip seç.
Ezgi direk benim önümde durdu.
- Komutan ile dövüşmek istiyorum.
Güldüm.
- Büyük bir zevkle.
Tolga dedi
- Yanlız Ezgi şimdiden geçmiş olsun.
Ezgi güldü
- Yani karşımda bir öğrenci
var merak etme.
Bu Ezgi ne kadar gıcık bir kadındı.
- Ezgi sen kaç yaşında ajanlık eğitimine
başladın?
- 15
- He işte ben 7 yaşında başladın
yani senden 6 yıl daha deneyimliyim.
Ezgi'nin yüzü düştü ama belli etmiyordu.
Ortaya geçtik.
Herkes etrafımıza toplandı.
Tolga bize baktı ve
- Başla!!!
dedi.
Ezgi bana yumruk atmak için bir
hamle yapınca hemen kurtuldum.
Dedim
- Yumruk yaparken baş parmağını
yumruğunun içine alırsan
bana vuracağın zaman parmağında kırılır asker.
Ezgi duraksayıp yumruğuna bakarken
bacağına vurup sırt üstü yere
düşmesini sağladım.
- Uyarı iki, asker sakın düşmanın
dikkatini dağıtmasına izin verme.
Ezgi ayağa kalkacağı sırada
yumruğumu sertçe sıkıp yüzüne
yönlendirdim.
Ezgi elleriyle yüzünü kapattı.
Yumruğumu durdurdum.
- Asker sen ciddi olamazsın!!!
Herkes Ezgi' ye gülmeye başlamıştı.
- Sen nasıl buraya geldin acaba.
Cidden şuan ki durumunla operasyona
bile gelemezsin.
Eğitilmen şart.
Arkamı dönüp gideceğim sırada
birden kolumdan tutup beni kendine
çevirip yüzüme bir yumruk attı.
Tabiki acıtmamıştı.
Elimi yumruk yaptım ama vurmadım.
- Ezgi beni zorlama sana yumruk
atmayacağım.
- Atsana korkmuyorum!
- Ezgi sınırımı zorlama!
Ayaz yanıma gelip
önce yüzüme baktı
- Yanağın kızarmış.
- Boş verin önemli değil.
Ayaz elini omzuma koydu
ve dedi
- Kiraz vur bir kere dersini alsın.
Ezgi' ye baktım.
- Cidden gerçek gücümle vurma mı istiyor musun?
- Evet vur!
Ezgi karşımda durdu ve gözlerini kapattı.
- Ezgi hata ettin bu güzelim
yüzün için.
Yumruğumu sıktım ve sert
bir şekilde Ezgi'nin yüzü ile buluşturdum.
Ezgi direk yere düştü.
- Ahhhh!!!
- Ezgi Kiraz seni uyarmıştı.
Ezgi yüzünü bana döndü.
Ay çok mu sert vurdum acaba?
Neyse kendi kaşındı.
Ezgi bir anda eliyle yanağını tutup
ağlamaya başkadı.
Bunu yapmamam gerekirdi.
Hızla salondan çıkıp koridorda yürürken
telefonum çaldı.
- Alo...
- Sizi ilk aradığımda beni ciddiye
almamıştınız.
- Nasıl yani?
- Bunun bedelini size ödeteceğim.
- Ne bedeli kimsiniz?
- Kim olduğumu öğrenmeye daha çok
var çooook...
Birden telefon kapandı.
Yüzüme telefonu kapatmıştı.
Kimdi bu?
Cidden tehlikeli şeyler olacaktı.
- Kiraz
Omzuma dokunan el yüzünden irkildim.
- Kiraz iyi misin?
- İyiyim.
- Emin misin?
- Eminim.
- Ben sana bir şey diyecektim de.
- Ne diyecektin Ayaz?
- Kuzenimin düğünü var.
Bana bakarken ensesini
kaşıyordu.
- Ne güzel de bana neden dedin bunu?
- Kuzenim ile bir iddiaya girdik.
- Neymiş o?
- Eğer ben yanımda bir kız ile
gelirsem bana motor kaskı alacak.
Eğer o kazanırsa ben motorumu
pembeye boyayacağım.
- Ayaz inanmıyorum bir
kız bulman acil!
- Evet.
- Yani bence bulman kolay
bizim okuldaki kızlar sana hayran.
- Aslında buldum.
- Ne güzel.
- Ama o kabul eder mi bilemem.
- Bence kabul etmeye bilir heyecandan iddiaya bile girerim.
- Girer misin?
- Evet hatta şey olsun.
Ben iddiayı kazanırsam bütün
notları sen tutacaksın.
Ayaz dedi
- Ben kazanırsam benimle yemeğe
çıkarsın.
- Ne?
- Arkadaşça merak etme.
- He tamam. Bence heyecandan kabul etmez.
- Öyle diyorsun yani benim gibi yakışıklıyı kabul eder bence.
- Bak mesela egon var neden etsin.
- Tamam o zaman bekle sorayım şimdi.
- Sor bakalım.
- Kiraz benimle düğüne
gelir misin?
Bir anda şaşırdım.
Oha ben miydim yani.
Ah şimdi kabul etmesem motora yazık olacaktı.
Kabul etsem yemeğe gidecektik.
Ya bu varya sinsi.
- Ayaz sen varya.
- Evet mi hayır mı?
- Off geleceğim ama sırf motor için.
- Tamamdır.
Gülmeye başladı .
- Gıcık! Bari eve gidelim.
- Tamam gel bırakayım seni.
Ayaz ile üstümüzü değiştirip
motora bindik.
Ardından eve vardık.
Ben eve gidip hemen üstümü değiştirip kendimi yatağa bıraktım.
Ardından aklıma beni arayan kişi geldi.
Sesinden erkek olduğu belliydi.
Ama ses değiştirici de olabilirdi.
Neyse ya uyup kafa dinlemeliydim.
Gözlerimi kapattım ve kendimi uykunun kollarına bıraktım.

Yazardan...

Adam kızın odasına bakan
pencerenin oraya gözlerini
dikmişti.
Yağmur yağıyordu.
Adam siyah şemsiyesi ile
orada öylece bekliyordu.
Bir müddet sonra odanın
ışıkları kapanınca kızın
uyuyacağını anlamıştı.
Ardından telefonunu eline alıp
bir fotoğraf açtı.
Dört beş yaşında bir kıza aitti
bu fotoğraf.
Kızın fotoğrafına bakıp gülümsedi.
Ardından telefonu cebine koyup
yeni tıraş olmuş
yüzüne elini koydu.
Burun kemerini sıktı.
Gözleri doldu engel oldu yaşlarının
akmasına.
Adam son kere pencereye baktı.
Arkasını döndü ve dedi
- Çok yakında beni tanıyacaksın
Kızım...
Ardından sokak lambalarının
titrek yanarak aydınlattığı
yolda karanlığa karıştı...

Merhaba değerli okurlar umarım
bölümlerimi severek okuyorsunuz dur.
Sizlere heyecanlı bir bölüm yazdım canlarım umarım seversiniz
Bakalım ileride neler olacak.
Merak ettiyseniz 16 Eylül
Cumartesi günü yeni bölümü bekleyiniz.
Sizleri seviyorum kendinize iyi bakın canlarım.
                               🌼🌙🤍

Karanlıktaki ışıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin