Ben ve yine bir buluşma için hazırlanmaca. Yaşam sürecimde bugüne kadar bir buluşma uğruna hiç böylesine uğraş verdiğimi hatırlamıyorum.
Sanırım bu buluşmayı gerçekleştireceğim kişiden kaynaklanıyor.
Geldiğine dair mesajı aldığım gibi aynada kendime son kez baktım ve kapıya doğru ilerledim.
En sonunda evden çıkmamla motoruna yaslanmış beni bekliyor olduğunu gördüm.
"Hani sadece mesaideyken kullanıyordun?"
"Neyi daha çok sevdiysen onu yapacağım diye karar verdim bugün. Eh motorum da sevdiklerinden biri olduğu için bir kezliğe mahsus kuralı çiğnedim."
"Çok düşüncelisin, teşekkür ederim." Bunları söylerken yüzüme de dalgaya aldığımı vurgulayan bir ifade takındım.
Daha sonra motora binip harekete geçtik. Nereye gittiğimizi fazlasıyla merak etmeme rağmen sormak istemedim. Bir kez sürpriz yapacağını söylediği için asla istediğim cevaba ulaşamayacağımı biliyordum.
Gideceğimiz yere bir türlü ulaşamadığımız için heyecanım git gide artıyordu. Bu heyecanın sebebi tamamen varamamak mıydı ondan da emin değilim aslında. Bu adam beni tam olarak nereye götürüyordu? Şehir merkezinden fazlasıyla uzaklaştığımızın farkındaydım. Buna rağmen sesimi çıkarmıyordum, neden ben de bilmiyorum açıkçası. Korkuyordum ama nedense zarar vermeyeceğinden de korktuğum kadar emindim.
Sonunda motor durduğunda Minho indi ve elini bana uzattı.
"Neden böyle bir yere geldik?"
Etrafımıza baktığım zaman görünen tek şey bir sürü ağaç ve bir adet tepelikti. Bayağı da yüksek gibiydi. Tabii birde yukarıdaki ay ve yıldızları unutmamak gerek.
"Korkuyor musun?"
Tedirgince başımı hayır anlamında salladım ve uzattığı eli tutarak ben de indim.
Gülerek cevap verdi "pekte korkmuyor gibi gözükmüyorsun ama neyse."
Tepenin zirvesine doğru olduğunu tahmin ettiğim yolda ilerlemeye başladık.
"Neden buradayız?"
Bir müddet sessiz kaldıktan sonra konuşmaya başladı.
"Dünyanın senden sonra en büyük harika görüntüsünü izlemek için."
Bu dediğinden sonra nedeni sonunda çözmüştüm. Ve hemen hızlanmaya başlamıştım. Çünkü bir an önce o harika manzarayı görmek istiyordum.
"Bakıyorum da korkun heyecana dönüştü bir anda?"
"Çünkü fazla merak ediyorum bahsettiğin görüntüyü. Gökyüzü aşığı biri olarak söylüyorum bunu."
Yüzündeki gülümseme ile cevap verdi "seveceğinden emindim."
"Emin olduğun konularda asla mı yanılmazsın?"
Biraz düşündükten sonra konuşmaya başladı. "Eğer sonunda edeceğim teklife olumlu yanıt verirsen asla yanılmış olmayacağım."
Hafifçe gülüp başımı iki yana salladım ve bu esnada da en tepe noktaya geldiğimizi fark ettim. Buraya çıkana kadar kafamı gökyüzüne kaldırıp bakmamak için çok zorlu bir savaş vermiştim. Bütün güzelliği yolun sonuna bırakmayı tercih edenlerdenim.
"Artık bakabiliriz bence." Minho'nun söylediğine karşı gülümseyip kafamı salladım.
Ardından ikimiz de başımızı gökyüzüne konumlandırdık.
Ve hayran olunası o manzarayı seyrettik bir süre sadece.
"Şehrin ışıkları neden düşman bu güzelliğe..."
"Sadece kendimizi düşündüğümüzü sanarak zararı daha da artırmayı tercih ediyoruz." Söyledikleri yine beni şaşırtırken başımı bu defa ona doğru çevirdim ve gözlerimi yan profilinde gezdirdim.
Bir insan yüzünün sadece ufak bir kısmıyla bu derece çekici olabilir miydi? Bu adam ya insan değildi ya da insan olduğunu sorgulatacak kadar muhteşemdi.
Ben öylece ona dalıp giderken onun da yüzü nihayet bana dönmüştü.
"Buraya gökyüzünü izlemeye gelmiştik aslında ama senin gözlerin yukarıyı değil yanındakini izlemek istiyor sanırım. Bilseydim buraya kadar yormaz evine geldiğimde içeri girmeyi davet etmeni sağlardım."
Evet, bir şeyler söylüyordu ama beynim asla söylediklerini tam anlamıyla algılayamıyordu. Meşgul olduğu farklı bir iş vardı şu an. Bir şeyleri çözmeye çalışıyordu. Çözüp 'sonunda' demek istiyordu.
"Yüzün... Çok güzel. Ve gözlerin en az yukardakiler kadar parlak."
Ağzımdan çıkan kelimelere ben bile şaşırırken onun yüzü tamamıyla şok ifadesine dönüşmüştü. Ve ben yine de konuşmamı bölmeden devam ettim.
"Fazla düşünceli ve iyisin... Bana gönderilecek kadar ne yapmış olabilirim?"
Onu ilk defa bu kadar şaşkın görüyordum. Ağzını bile açamayacak kadar şaşkın. Ve bu onun şirin yönünü de ortaya koyuyordu.
Minho'yu hatta kendimi de daha da şaşırtacak bir hamle yaparak vücudumu tamamen ona doğru döndürdüm ve yürümeye başladım. Tam önünde durdum ve bir müddet sadece yüzünü bu derece yakından izledikten sonra o iki kelimeyi şerbet bıraktım.
"Seni öpebilir miyim?"
__________________
Minho'nun gözlerine takıntılıyım.
Uzattıkça saçmalayacak gibiyim bu yüzden yakın bir zamanda kesinlikle final gelmeli. Son üç bilemedin dört bölüm sonra bitiririm diye düşünüyorum.
Kendinize iyi bakın♡.
2min çok güzel.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yakışıklı Polis |2min|
FanfictionNereden bilebilirdim ki başını beladan kurtaramayan arkadaşımın beni günümün kahramanına kavuşturacağını?