18: hayal kırıklığına uğramanı istemiyorum

3.8K 698 970
                                    

slm geciktik biraz kb

1.5k kelime olmus😞👍🏻

(♡)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(♡)

"alo kanka, biz biraz gecikeceğiz kusura bakma. bu avel changbin halatı vücuduna bağlamak yerine boynuna geçirmiş, biz onu aşağıya çekince de boğuldu gibi bir şey oldu. hastaneden uğrayacağız yani partine. love you, hadi kapat."

suratıma kapatılan telefondan sonra boş boş karşımdaki kişiye bakarken konuşmaya başlamasıyla tüm ilgimi ona verdim.

"bir sorun mu var? ne oldu?"

soobin endişeli yüz ifadesiyle bana baktığında kafamı salladım, hayır dercesine. "çok önemli bir şey değil ya, changbin boğulmuş."

dediğim şey onu şaşırtırken vücudunu dikleştirdi ve yüzünü bana yaklaştırırken elini de koluma yerleştirdi.

"boğulmuş mu? nasıl? neden önemli olmadığını söylüyorsun?"

gülerek cevapladım. "çok önemli olsaydı eğer direkt benim orada olmamı isterlerdi çünkü. hatta changbin başı belaya girdiğinde yanında sadece beni ister."

soobin anladığını belli eder bir şekilde kafasını salladığında gülümsedim ve cebimden anahtarımı çıkarıp salladım. "parti başlasın o zaman."

sessizce adımlarımı takip etmeye devam ettiği sırada elindeki poşetleri gösterdim sorgulayarak. o da cevap vermeden mutfak kısmına geçip tezgaha koydu elindekileri.

ardından bana doğru dönüp evi incelemeye başladı. "önceden hazırlıkları yaptın sanırım. ben beraber yaparız sanıyordum."

"saçmalama, sen de misafirimsin sonuçta."

gülerek söylediğim şeyden sonra eve yavaş yavaş gelmeye başlayanlara selam vermeye gittim. bir süre sonra kapıyı açık bıraktım zaten, evin bahçesi geniş olduğu için bahçenin kapısını kapattım sadece.

şimdilik her şey istediğim gibi gidiyordu ama yine de canım sıkkın gibiydi. bir süre sonra çoktan tıka basa dolmuş olan salona baktım göz ucuyla. "şuna bak, şimdiden tüm okul gelmiş resmen."

"hmm, popülersin lee minho."

soobin'in göz kırparak söylediği şey gülmemi sağlarken buzdolabına doğru ilerledim. "harika, hiçbir şekilde tanımadığım onlarca insan evimde ve ben tekim."

giderek boşalmaya başlayan dolaba tezgahın üzerindeki biraları doldururken soobin de yanıma gelip bana yardım etmeye başladı. "tek misin?"

kafamı salladım onaylayarak. ben sadece arkadaşlarımla takılırdım çünkü ve şu an hiçbirisi burada değildi.

fark etmeden fazla aldığım şişe biralardan iki tanesini elimden aldı ve benimle aynı anda dolaba doğru eğildi. "sence tek misin?"

söylediği şey ile gülmeye başladığımda suratındaki sırıtışı büyümüştü. "yanlış anlama, yanımda olman güzel ama ben ondan bahsetmemiştim." dedim doğrularak. son şişeyi de dolaba koyduktan sonra tekrar kalabalığa doğru baktım.

the great war ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin