7.Bölüm:Çay OcağıBağdaş kurmuş bir şekilde yer sofrasında otururken önümdeki tavadan ekmeğime sucuk koydum. Eskiden kahvaltısında avokadolu mozzarella salatası yiyen Belinay herhalde bana gülüyordur. İnsan denen şey değişiyormuş. Aman canım ne yapalım böyle yaşamak da kötü değil. Sadece yer sofrasına hiç alışkın değilim. Zaten ayağım uyuştuğu için sürekli oturma pozisyonumu değiştirmiştim.
Sabah kahvaltıya süt ailem gelmişti. Biz de masaya sığamayacağımız için oturma odasına yer sofrası kurmuştuk. Nuran annem sağ olsun sofrada yok yoktu. Süleyman babam lokmasını yutup babama döndü ve "Ahmet şu evin önüne bir sekmen yaptırın. Sizin ön taraf gölge oluyor biliyon mu? Orada iyi oturulur galkılır." dedi. Babam kafasını sallayarak "Doğru diyorsun Süleyman abi yazın iyi keyif yapılır sekmende." dedi
Ben sekmenin ne olduğunu bilmediğim için sol tarafımda oturan Çağrı abime sessizce sorma kararı aldım. Ama Çağrı abimin telefonu çalınca yanımdan kalkıp gitti. Konu başka yere kaymaya başlamıştı ve ben artık soramazdım. Çünkü herkesin içinde sormaktan utanmıştım. Çok basit bir şeyi bilmiyormuş gibi hissetmiştim.
Kulağıma doğru eğilip fısıldayan Arif abiyle hafif irkildim. "Sekmen basamak demek. Balkonun yerdeki hali gibi düşün. Verandayla aynı şey." deyince anlamıştım. Ona minnetle baktım. Nasıl anlamıştı ki benim bilmediğimi ve merak ettiğimi?
Ben de Arif abiye doğru sessizce "Nasıl anladın anlamadığımı?" dedim. Hafifçe güldü ve "Yüz ifaden seni ele veriyor abicim." dedi. "Sen benim yüz ifademi mi izliyordun yoksa?" dedim hafif muzurlukla. "Sadece bilemeyebilirsin diye düşünüp seni inceledim. Yanlış anlama buralarda büyümediğin için bilmemen normal." dedi anlayışlı bir tebessümle. Sonra da kahvaltısını yapmaya devam etti.
Arif abiye yaklaşıp "Teşekkür ederim abi." diye fısıldadım. Abi dediğim de eli hareket etmeyi bırakmıştı. İlk başta tepkisiz duran yüzünde büyük bir gülümseme peydah oldu. Yüzündeki gülümsemeyle bana baktı ve bir şey demeden geri önüne döndü. Bu kadar mutlu olacağını bilseydim daha önce abi derdim.
Kahvaltımızı yaptıktan sonra sofrayı toplamak için Nuran anneme yardım ettim. Az sonra herkes işine ve evlere dağılacaktı. Ben Nuran annemin köpüklediği tabağı durularken Alparslan abim kapıdan kafasını uzatıp "Belinay çağ ocağına bizimle gelmek ister misin? Hem sana da bir değişiklik olur." dedi. Ben de "Olur abi." dedim. Hem gerçekten çay ocağını merak ediyor hem de evde tek başına sıkılmak istemiyorum.
Herkes kapıda vedalaşmaya başlamış, sabah buluşmamız sona ermişti. Babamlarla çay ocağına gideceğim için heyecanlıydım. Yola çıkmamızla Bekir abi ve Arif abinin de bizle geldiğini fark etmem beni mutlu etmişti. Hele Bekir abi geliyorsa keyfimiz yerinde olur dedim kendi kendime.
Bekir abi omzuyla beni hafif dürtüp "Kız Belinay şimdi sen oraya gidince çok şaşırma tamam mı? Bunlarınki öyle bildiğin çay ocaklarına benzemiyor. Sonra ağzı açık ayran delisi gibi bakma!" demiş gülmüştü. Ben de hafif merakla "Nasıl benzemiyor?" dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AKASYA | Bir Köy Masalı
Espiritual"Canım kızım, aslında senin baban ölmedi. Hatta senin iki tane abin var güzel kızım. Sana her şeyi en başından anlatacağım. " dedi ve kafasını kaldırıp ellerine sabitlediği gözlerini benimkiler ile buluşturdu. Ben ise hareket dahi edemiyordum. Annem...