Sılanın dediği hepimizi korkutmuştu. Hiç birimiz belli etmemeye çalışsakta birbirimizin korktuğunu anlıyorduk. Bakışlarımı Ateşe doğru çevirince onun yüzünde korku değil hüznü hissetmiştim. Ateşin hüzünlü bakışları canımı daha çok acıtmıştı. Derin bi nefes alıp bakışlarımı yere indirdim.
"Hepsi benim suçum. Eğer ben sizi çağırmasaydım bunlar olmayacaktı." dedim.
Kimsenin yüzüne bakacak halim yoktu. Ilgazın beni kendisine çekmesi ile başımı onun omzuna yasladım. Bakışlarımı abime çevirince nefret dolu bakışlarını görmem ile yutkundum. O gün olanlar benim suçumdu biliyordum ama abimin kanımdan, canımdan tek insanın benden böyle nefret etmesi canımı yakıyordu.
"Hiç bir şey senin suçun değildi. Kendini sakın suçlama o durum da aramızdan başka biri olsaydı emin ol biz yine aynı şeyleri yapacaktık. Sen bizim kardeşimizsin biz birlikte büyüdük" dedi Batu.
Batuya Ateş hariç hepsi katılıp olumlu anlamda başını salladılar.
"Şu an yapacak bir şeyimiz yok. Birbirimizden ayrılmayalım ne olacağı belli olmaz." dedi Ilgaz.
Ilgazın dediği ile başımı olumlu anlamda salladım. Bu konuları konuşmak istemiyordum bu yüzden hemen kabul etmiştim.
"O zaman hepimiz evlerimize dönelim." dedi Sıla.
Sıla öyle diyince bakışlarımı yere indirdim. Param hiç kalmadığı için gidecek yerim de yoktu. Tilkinin bunu anlayıp kolunu omzuma atması ile bakışlarımı ona doğru çevirdim.
"Kedicik bu akşam biz de kalıyorsun itiraz istemiyorum." dedi Tilki.
Tilkiye hiç itiraz etmeden başımı olumlu anlamda sallayıp gülümsedim. Hepimiz evlerimize dağıldık. Tilkinin evinin önüne gelince bakışlarımı evde gezdirdim. Küçük bi villaydı kapıyı genç bi bayan açınca gülümsedim. Kadının "hoş geldiniz Çağan Bey" demesi ile bakışlarımı gülümseyerek tilkiye çevirdim. Tilkinin hayatını kurtarmasına sevinmiştim. Olaydan sonra çoğumuz ya evlatlık verilmişti yada benim gibi sokaklara düşmüşlerdi. Orta yaşlarda hafif kilolu bi kadının bize doğru yaklaşması ile gülümsemem büyüdü tilkinin annesi olduğunu anlamıştım. Tilkiye "Hoş geldin aslan oğlum, bu arkadaşın kim?" Demesi ile tam lafa girecekken tilkinin benden önce davranması ile kaşlarımı çatarak bakışlarımı ona doğru çevirdim. "Sana hep bahsettiğim kedicik arkadaşım" tilkinin dediği ile şaşırmıştım annesine hep kedicik diye mi bahsediyordu benden. Kadının da normal karşılayıp mutfağa doğru ilerlemesi ile sinirle Tilkiye doğru döndüm. Tilkinin kolumdan tutup sürüklemesi ile hiç itiraz etmeden peşinden gittim. Duvar kağıtları kedili olan odaya girdiğimiz de şaşkınca odaya dikkatle bakmaya başladım.
"Bu odayı sana özel olarak hazırlatmıştım. Burası artık senin de evin kedicik" dedi Tilki.
Tilkinin bu davranışı her ne kadar beni mutlu etse de kedi dolu olan bi oda hazırlaması hoşuma gitmemişti yatağıma doğru ilerleyip yastığı alıp tilkinin kafasına doğru fırlattım.
"Sana demedim mi bana kedicik deme diye" dedim. Tilkinin bi anda yastığı geri fırlatıp gıdıklamaya başlaması ile gülmeye başladım.
Sabahın ilk ışıkları ile kalkmıştım yavaş adımlarla odadan çıkıp salona doğru ilerledim sofrayı kuran bi kaç çalışan ve arkalarından gidip gelen tilkinin annesini görünce gülümsemem büyüdü
"Günaydın Buse abla" dedim.
Bakışlarımı kahvaltı masasına çevirince karnımın guruldaması ile bakışlarımı tekrardan Buse ablaya çevirdim. Uzun zamandır güzel bi kahvaltı yapmıyordum. Buse ablada bakışlarımdan anlayacak olacak ki eliyle oturmamı işaret etti.
"Günaydın canım sen otur şöyle çağan da gelir şimdi" dedi Buse abla.
Başımı olumlu anlamda sallayıp oturdum tilkinin gelmesi ile bakışlarımı ona çevirdim.
"Sana bi süprizim var yarım kalan üniversitene devam edeceksin. Sakın bana bi açıklama yapma ne olduğunu biliyorum Alev ben seni uzun zamandır takip ediyorum. Sen benim kız kardeşimsin." dedi Tilki.
Tilkinin bu düşüncesi ve davranışı çok mutlu etmişti ayağa kalkıp sıkıca sarıldım.
Bi anlık olsun enselerine kadar yaklaşan geçmişi unutmuşlardı. Her ne kadar geçmişi unutup kaçmaya çalışsalar da geçmiş her zaman onların bi adım arkasından geliyordu...