Üniversitenin ilk günüydü uzun zaman sonra üniversiteye gidecektim sıla ile aynı bölümdeyiz diğerleri ise farklı bölümlerde beni izleyen birini hissedince arkama dönüp baktım. Kimsenin olmadığını görünce afalladım. Sılanın bi anda koluma dokunması ile ürkmüştüm son zamanlarda olanlar korkmama daha çok neden oluyordu. Sılanın meraklı bakışlarını görünce derin bi nefes aldım yavaşça yanına doğru yaklaşıp fısıldayarak konuşmaya başladım.
"Sıla ben sanki Elifin beni takip ettiğini hissediyorum sanki yakamı hiç bırakmamış. Avını izleyen bi avcı gibi beni izlediğini doğru zamanı beklediğini düşünüyorum. Özellikle şu sıralar böyle daha çok hissediyorum." dedim.
Sılanın korku dolu olan bakışını hissetmiştim. Titreyen sesi ile konuşmaya başlaması ile bakışlarımı ona doğru çevirdim.
"Alev ya Elif değilse aslında hissettiğin kişi o adamsa" dedi Sıla.
Sılanın dediği daha da ürkütmüştü beni o adamın geri dönme ihtimali bile tüylerimi diken diken olmasına neden oluyordu. Arkamdan gelen Ilgazın sarılması ile gülümsemem büyüdü kokusundan tanımıştım.
"Kokun hala aynı" dedim gülümseyerek.
"Uzaklaşmak zorunda kaldık ama ben yine aynı benim" dedi Ilgaz.
Ekibi özlemiştim yetimhaneyi her ne kadar sevmesem de onlarla geçirdiğim günleri özlüyordum. Birden Sılanın gülümseyerek kolumdan tutup sınıfa doğru ilerletmesi ile Sılayı zorlatmayacak şekilde peşinden ilerledim yavaşça içeri girip en arka kısımlara geçtik. Etrafımı izlerken yine aynı hissi hissedince tedirgin oldum ayağa kalkıp arkamı döndüğümde arkamda olan uzun boylu esmer siyah saçlı, simsiyah gözlerini bana dikmiş dimdik bakan çocukla göz göze gelince tüylerim diken diken olmuştu. Bakışları bi yerden tanıdık geliyordu kalp atışlarım hızlandığını hissediyordum. Nefes almakta zorluk çektiğim için derin derin nefes almaya çalıştım ama istediğim gibi başarılı olamıyordum.
Gözlerimi hastanede açınca şaşırdım başımda duran tilkiyi görünce kaşlarımı çattım.
"Bana ne oldu en son sınıftaydık" dedim.
Batuya sarılarak ağlayan Sılanın sesimi duyunca gülümseyerek bi yandan da göz yaşlarını silerek yanıma gelip sarılması ile karşılık verdim. Başıma öpücük kondurup korkak bi ses tonu ile konuşmaya başladı.
"Arkanı döndün sonra bir anda bayıldın biz de ne olduğunu anlamadık" dedi Sıla.
Aklıma o anlar gelince derin bir nefes aldım. O çocuğun gözleri çok tanıdıktı dost gibi değildi bakışları yabancı gibi de değildi sanki tanıdık biriymiş gibiydi.
"Açlıktan tansiyonun düşmüş gidip kafeteryadan bir şeyler alalım sana" dedi Ilgaz
Derin bir nefes aldım hastane odaları beni hep boğuyordu bu yüzden dışarda yemek yemenin daha iyi bi fikir olacağını düşündüm.
"Hastane beni boğuyor dışarda bir şeyler yiyelim. Siz çıkın ben gelirim şimdi" dedim.
İlk başta kabul etmeselerde çok ısrar edince kabul etmişlerdi. Hepsinin çıkması ile derin bi nefes aldım ayağa kalkıp telefonumu çıkardım saate bakacakken odaya birinin girmesi ile ürktüm arkama dönmeye korkuyordum yine aynı şekil de bayılmak istemiyordum bu sefer konuşabilmek istiyordum. O çocuk olduğuna emindim neden hastaneye gelmişti? Ne istiyordu? Bunun gibi aklımda bir sürü soru vardı ürkek bir sesle konuşmamak için derin bir nefes aldım
"sen o çocuksun dimi?" dedim.
Sesim ister istemez ürkek çıkmıştı çocuğun nefesini boynumda hissedince gözlerimi kapattım.
"Çocuk mu?" dedi.
Çocuk dememe alınması ile gözlerimi açtım hızla. Yüzümde şaşkın bir yüz ifadesi oluşmuştu.
"Evet çocuk" dedim.
Arkama hızlıca dönünce çocuğun nefesini yüzümde hissetmem ile kalp atışlarım yine hızlanmıştı bu yakın mesafe beni geriyordu.
"Çocuk dediğin senin eline çocuk verir kızım" dedi.
Çocuğun böyle alınması beni daha da şaşırtmıştı kaşlarımı çatarak sinirle konuşmaya başladım.
"ne dememi bekliyordun ultra yakışıklı çocuk mu diyeyim" dedim.
Çocuğun düşünmeye başlaması ile kaşlarımı daha da çattım. Patavatsıza bak ya bir de düşünüyor yüzsüz
"kaşlarını çatma yaşlanınca buruş buruş olursun" dedi.
Çocuğun dediğine daha da sinirlendim inadına kaşlarımı daha da çatarak sinirle konuşma başladım.
"Çocuğum sen manyak mısın? Ne öyle sessiz sessiz arkamdan geliyorsun onu da geçtim ne diye hastaneye geliyorsun kimsin sen in misin cin misin sapık mısın nesin?..." dedim.
Çocuğun bir den dudaklarıma yapışması ile kaşlarımı çattım karşılık verecekken aklıma bir anda dudağıma yapıştığı gelince geri çekilip tokat attım.
"Çok konuşuyorsun kızım bi sus dinle bi beni" dedi
Çocuğun dediği ile kollarımı önümde birleştirdim yanağını tutan çocuğa iyice yaklaşıp
"Ruh hastası mısın? manyak, pis sapık hastaların odalarına girip milletin aklını çeliyorsun dimi mikrop çocuk seni ya hastalanacam senin yüzünden DNA'n bana geçti of" dedim sinirle
Çocuğun pişkin pişkin bakışlarını görünce dilimi çıkartıp sinirle odanın kapısına doğru ilerlemeye başladım.
"Geçmiş olsun, tanıştığımıza memnun oldum adım Aras" dedi Aras
İsminin Aras olduğunu öğrendiğim çocuğa doğru dönüp sinirle baktım.
"pislik şey seni, ben hiç memnun olmadım" dedim sinirle hızlıca odadan çıktım.
Belki yeni tanıştığımız insanlar geçmişin habercisidir kim bilir...